• haruki murakami'nin bir kitabı. ingilizce ismi dance dance dance.
  • haruki murakami'nin bilindik edebi imzalarını bulabileceğiniz bir kitap. yine kayıp bir kadın, boyut değiştirme, kesişen yollar, masalsı bir atmosfer, yolculuk ve yalnızlık var.

    kitabın başkahramanı, birlikte olduğu ve ulaşamadığı bir telekızı aramak için küçük bir şehirdeki otele gidiyor. bu otelde rastladığı bir resepsiyonist ve ergenlik çağındaki bir kız, kahramanımızın hayatının geri kalanında önemli figürler haline geliyorlar. bununla birlikte bu otelde rastladığı koyun postuna bürünmüş bir adam ona önemli bir tavsiyede bulunuyor: dans dans dans!

    hikayenin kalanında kahraman, otelde tanıştığı ergen kızla birlikte vakit geçirmeye çalışır, aktör olan çocukluk arkadaşına rastlarken kayıp olan telekıza dair ipuçları elde ediyor... murakami sevenler için birebir.
  • murakami'nin a wild sheep chase'in devamı niteliğinde yazdığı roman. protagonistin a wild sheep chase'de önemli bir yere sahip olan yunus oteli'nde beraber olduğu bir telekızı bulmak üzere otele dönmesi, el değiştiren ve daha modern, batılı tarzda dekore edilen otelde bir önceki romandan aşina olduğumuz garip karakter koyun adam'ın yeniden belirivermesi üzerine olaylar gelişir. türkçeye henüz çevrilmemiştir.
  • türkçeye çevrilen ve bu ay satışa çıkan haruki murakami kitabı. her şey gibi bu da çok geç geldi ülkemize.
  • (bkz: #111048071)
  • 5 ağustos'ta ali volkan erdemir çevirisiyle türk okuruyla buluşacak roman.
  • henüz bitirmedim, bitirince daha detaylı yazarım ama jodie foster'ın kleopatra olduğu, koca michael jackson'ın ise mısır çöllerinde billie jean söyleyerek yakışıklı yüzme öğretmeniyle kapıştığı fanteziyi okurken yıllardır gülmediğim kadar gülüp, oturduğum yerde kahkahalar attım. tatlı mısın sevimli misin nesin lan murakami! ne zaman ki "ben niye bu kadar murakami fetişistiyim?" diye düşünsem önüme böyle bişii çıkıyor. bütün şüphelerimi bana kapak yapıyor.
  • murakami'yi murakami yapan romanlari gibi fantastik ogeler icerse de; gerek muzikal zenginliginin azligi, gerekse de kurgudaki atlamalar nedeniyle bence digerlerinden eksik kalmis bir roman. ne norwegian wood'daki iliklerinizde bile hissedeceginiz ask acisini, ne de sahildeki kafka'da en belirgin olan ic ice gecmis evrenleri ayni derinlikte bulabiliyorsunuz. oysa bu roman tam da bunu amaclamis gibi gorunuyor. her seyden biraz, ama hic tam degil.

    kotuledigime bakmayin, gayet okunur ve harcaman zamana pisman etmeyen bir roman olmus.
  • yer yer oğuz atay dilinin esintisini taşıyan bir haruki romanı. bayılarak okuyorum.
    "şafak sökerken tek başına dalgın dalgın ay'a bakarak, bu sonsuza dek böyle sürecek galiba, diye düşündüm. bir yerlerde bir kadınla karşılaşacaktım. iki gezegen gibi doğal olarak birbirimize çekilecektik. sonra yine beyhude bir mucize bekleyecek, zamanı tüketecek, yüreklerimizi yıpratacak, ayrılacaktık.
    bu ne zamana kadar böyle sürecekti? "
  • taze bitirdigim, gene sonuyla beynimi yakan ve hayran birakan, okudugum altinci murakami romani. yaban koyununun izinde'yi uc-dort ay once okumustum, akabinde ddd'yi okumak devamlilik acisindan dogru bir karar oldu. kitap yine su gibi akti, uc gecede bitirmisim.

    kitabi bitirdigimde aklimda sonuyla ilgili iki senaryo olustu, biraz reddit yorumlarini da okuyarak dusuncelerimi toparlamaya calistim.

    --- spoiler ---

    asagiyi yalnizca kitabi okuyanlarin okumasini tavsiye ediyorum
    --- spoiler ---

    kitapta yine surreal ve ikircikli cok nokta olsa da en cok takildigim yer kitabin sonu oldu. ana karakterimiz kitabin sonunda oldu mu, olmedi mi? kafamda iki secenek olustu:

    - ilki (sahsen benim istedigim, okurken icimden gecen ve kendimi daha yakin buldugum son), ana karakterimizin gercek dunyada yasamaya devam ettigi, koyun adamin yonlendirmelerinin onu tamamen gerceklige bagladigi ve yumiyosi'ye (ismi dogru yazmak icin yanimdaki kitabi acip bakmam gerekti isme bak) kavustugu ve gercek dunyada var olmak istedigi son. bu durumda kiki'nin gosterdigi alti iskeletten sonuncusunun koyun adami sembolize edebilecegini dusunuyorum, zira koyun adam gorevini tamamladi.

    - ikinci senaryoysa su okudugum reddit yorumu.
    bu yorumda aciklandigi gibi ana karakterin olmus ve 6. iskeletin de o olmasi bir ihtimal. sahsen bu son bence cok depresif ve hic icime sinmiyor. zira ana karakter onca cileyi cektikten ve onca tuhaf sey yasadiktan sonra sonunda asik oldugunu anlayip gerceklige baglanmak istedi. bu durum netlesince yazarin ana karakteri oldurmus olmasi cok da kafama oturmuyor.

    bir de alti iskeletten birinin nedense yuki olabilecegini de dusunuyordum. iskeletlerden birinin kucuk olmasi, ellerini dizine koyarak oturmasi (kitapta pek cok noktada yuki'nin bu sekilde oturdugu belirtiliyordu) yuki gondermesi gibi gelmisti. ama sonradan anliyoruz ki o degilmis (iyi ki de degildi). bu noktada yazar altinci olum konusunda bilerek yaniltmalar yapip kafa karistirmaya calismis, bu sebeple de altinci olumun ana karakter olmasi konusunun da yuki konusu gibi okuru yaniltmaya yonelik bir trick olabilecegini dusundum. neden olmasin olabilir.

    --- spoiler ---

    spoiler bitti
    --- spoiler ---

    kitap bitti ama benim kafam da yandi, yine asiri tatmin olmus bir hissiyatla uzerinde bol bol dusunecegim. kitabi okumus arkadaslardan da sonuyla ilgili gorus alirsam cok sevinirim.

    yukarida yazdiklarimdan asiri alakasiz olarak kitabi okurken siroz oldum ve tekrar turk mutfagimiza sukrettim. kitap boyunca yedikleri yemeklerin cogunu suratimi buzusturerek okudum. pizza yerken bile ancuezli secmeleri benim icin bardagi tasiran son damla oldu. evet takila takila buna takildim.
hesabın var mı? giriş yap