• "aynada gördüğümüz kişi bizim en büyük düşmanımız da olabilir, en büyük dostumuz da.
    bu neyle yaşamayı seçtiğimize bağlı.
    işığımızın sevgisiyle mi, gölgelerimizin korkusuyla mı yaşamayı seçiyoruz?
    işığımızı bilincimize çıkarmadıkça, bilinçaltımız bizim adımıza seçimlerini yapar.
    ve farkında bile olmadan geçmişimizin gölgelerinde yaşamaya mahkum oluruz.

    gölgelerimizle barışmadığımız sürece, şikayet ederiz, acı çekeriz, suçlarız, suçluluk duyarız, kızarız,
    "zavallı ben" rolünü oynayarak sorumluluk üstlenmekten kaçarız.
    tüm bunların, doyumlu bir yaşam sürmek için bize en ufak bir yararı olmadığını bile bile." *

    *debbie ford -gölgenin sırrı kitabı
  • 17 şubat 2013'de, 57 yaşında vefat etti.
  • kitabından : "eğer karanlığınla barışırsan hayatın dönüşür. tırtıl nefes kesici güzel bir kelebeğe dönüşür.artık olmadığın biri gibi davranman gerekmez. yeterli olduğunu ispat etmene gerek kalmaz. karanlığını kucakladığında, korku içinde yaşamana gerek kalmaz. gölgenin hediyelerini bul ve bu sonunda kendi gerçek halinin zaferini sunar sana..o zaman her zaman arzuladığın hayatı yaratma özgürlüğüne sahip olursun.."
    debbie ford
  • tırnak içindekini ışığı arayanların karanlık yanı'nda ya da bir başka kitabında okudum seneler evvel. aşağı yukarı şöyle bir söz:
    "bir kişi herhangi birini bir davranışı sergilediği için eleştiriyorsa
    -1. olasılık: kendisi geçmişte o "hata"yı yapmış, bu durumla barışamamış ve/veya farkındadır kendini affedemiyordur,
    --2. olasılık: şu anda apayrı bir mecrada aynı davranışı sergiliyordur, farkında değildir ve "sen" diliyle kendi "ben"liğini yansıtıyordur,
    ---3. olasılık: gelecekte aynı "hata"yı yapacak potansiyelini kabullenememiştir."
    (yapma potansiyeli olduğu halde yapmaması onun seçeceği ve görece şahsi doğrusu oluyor bu bağlamda.)
    şimdi... nerede ve ne zaman başka insanları hangi konular üzerinden eleştirdiğinize dikkat edin.
    diyelim ben en yakın arkadaşıma "çok tembelsin, geldin kaç yaşına hâlâ ananın babanın eline bakıyorsun." demeye başladıysam buyurun rezalete. aslında an itibariyle kendimi aynalıyorum onda.
    ***
    ikinci örnek: devamlı başkalarını ırkçı, şovenist, tacizci vs. diye yaftalıyorsam ve bunu artık bir yerden sonra tekrara düştüysem kendime dönüp bakmam lazım.
    evet, geçmişte had bilmeden mesaj attığım birkaç kişi oldu. bu da bir yerde özel alanı ihlaldir. dolaylı yoldan...
    diyelim bir kadına "kocam-köylü" diyorsam içimdeki potansiyel geyşayı kabul edemeyişimden ileri geliyor.
    çoook ağır bir yaşam dersi bu, hazmetmesi oldukça zor.
    diyeceğim odur ki "x kişileri geldi bunları yaptı! yahu olacak şey değil!" diye köpürenler kendilerine dönsün baksın.
    bunu takiben de x kişilerini eleştirenlere karşı, "vay amk sana mı düşüyor, ayrımcı bıdı bıdı!" diyenler dönsün ikinci kez kendilerine baksın.
    eleştirenleri eleştirdiğimizde eleştirdiğimiz kişilerden farkımız kalmıyor çünkü.
    ***
    kendi hayatımdan örnekler verdim ki kendimle biraz olsun daha barışmış olayım.
    ***
    edit: cümle düşüklüğü ve yanlış harf hatası düzeltildi.
  • beni çok etkileyen ve hayatımda büyük bir yer edinen kitabın yazarıdır.

    (bkz: ışığı arayanların karanlık yanı)
  • tavsiye edilecek bir yazar. bir veya iki kitabını okumuştum, tekrar kitaplarını alıp okumak istiyorum.
hesabın var mı? giriş yap