desolation angels

• sırasıyla şu şarkıları barındıran 1979 tarihli bad company albümü:
  
  rock 'n' roll fantasy
  crazy circles
  gone, gone, gone
  evil wind
  early in the morning
  lonely for your love
  oh, atlanta
  take the time
  rhythm machine
  she brings me love
  
  ps:sabah sabah bad company misyonerliğine soyundum,evet.
• bad company'nin düşüş dönemi albümlerinden. açılış parçası "rock n roll fantasy" dışında büyük bir şarkı yok. ha bir de "early in the morning".
• "it's the beat generation, its béat, it's the beat to keep, it's the beat of the heart, it's being beat and down in the world like oldtime lowdown and like in ancient civilizations the slave boatmen rowing galleys to a beat and servants spinning pottery to a beat..."
  
  önce the town and the city başlığına baktım. insanlar neler yazdı ekşi'de acaba diye. başlığın açılmamış olmasına başta şaşırdım ama düşününce kitabın doğasından dolayı çok da yadırgamadım. sonra desolation angels'a bakayım bari dedim, "iyi övmüşlerdir ne de olsa, hehe" diye aklımdan geçirdim. bu kez de başlık var jack kerouac yok. nasıl iş yahu? "yolda" 30 senedir okunuyor bu ülkede, tekrar tekrar baskı yapıp duruyor. a tout le monde megadeth'çisi gibi on the road kerouac'çılığı mı türedi?
  
  iki ay boyunca süren dağ yalnızlığının ardından kaleme alınmış bir deruni murakabe kitabıdır. bir budist rahibi gibi başladığı haikularla bezeli mutlak münzeviliğin kerametlerinden, yeter allahın belası çiçeğinden de böceğinden de, gidiyorum ben medeniyetin nimetlerine geçişini; society aşkını/tiksintisini ve gri tonlu içsel yolculuğunu, itiraflarını keyifle içinize çekebilirsiniz. kitap ikinci kısımda, desolation peak'ten inişin ardından bambaşka, çılgın bir hâle gelir ("pass through as does the vanishing lightning, and dont worry.") ve kendimizi bir anda cassady ve bildik "west coast" ekibiyle önce seattle, ardından san francisco, sonra da meksika'da, william burroughs'un kapısında, materyal dünyanın harika bir temayüzüne şahit olurken buluruz. sevgili kerouac ile birlikte "the vision of the freedom of eternity"i keş aylaklara anlatmaya çalışır, sonra yılar ve keşlere katılırız. eh, okuyun işte. oturduğunuz yerde hengâmeli bir yolculuğa çıkmış gibi bir zihin yorgunluğu ile çevireceksiniz son sayfayı, daha ne olsun.
  
  "i now wanted a reproduction of that absolute peace in the world of society but secretly greedy too for some of the pleasures of society (such as shows, sex, comforts, fine foods & drink), no such things on a mountain. ı knew now that my life was a search for peace as an artist, but not only as an artist. as a man of contemplation rather than too many actions, in the old tao chinese sense of "do nothing" which is a way of life in itself more beautiful than any, a kind of cloistral fervor in the midst of mad ranting action-seekers of this or any other 'modern' world."
  
  "the holy light is all there is to see,
  the holy silence is all there is to hear,
  the holy odor is all there is to smell,
  the holy emptiness is all there is to touch,
  the holy honey is all there is to taste,
  the holy ecstasy is all there is to think...
  
  it's silly..."