• dmitri fyodorovich karamazov - ya da romanda karsiniza cikabilecek isimleriyle, mitka, mitya, mitenka, mitri fyodorovich. hepsi ayni kisi. gercek bir eylem adami. karamasovlar arasinda babasiyla en cok catisan o, cunku ayni kumastan dokunmus gibiler. ustelik ayni kadina sahip olmak istiyorlar: grushenka'ya.

    ivan karamasov ne kadar olculu ve dikkatliyse, dmitri de o kadar tutkulu ve spontan. diger karakterlerin durumu tartisilabilir belki ama dmitri'nin ruslugundan sual olunmaz. ruslarin meshur ofkesi, cilginligi ve hemen ardindan gelen pismanlik krizleri, bu karakterde fazlasiyla mevcuttur. kitabi okurken dmitri'ye kizabilirsiniz ama onu sevmeden edemezsiniz.

    hele hele bir yastik sahnesi vardir ki mahkemede, unutulur gibi bir sey degildir. dmitri babasini oldurdugu suclamasi uzerine yargilanirken, uzun suren durusmaya dayanamaz ve ara verildiginde bir siranin uzerine kivrilip uykuya dalar. kalktiginda birisinin basinin altina bir yastik koymus oldugunu farkeder ve tam da kendisinden beklenebilecek bir sekilde ayaga firlayip yastigi koyanin kim oldugunu bulmaya calisir. bir yandan da gozlerinden yaslar akarak 'kim bu iyi insan!' diye bagirmaktadir.

    dmitri, butun zaaflarina ragmen yuregi sicak bir adamdir. belki de bu nedenle severiz onu. belki de butun dostoyevski karakterlerini tam da bu nedenle severiz; siyah-beyaz olmadiklari ve iclerinde her zaman bir miktar isik tasidiklari icin.
  • dostoyevski, kitabın önsözünde hikayenin ana karakteri olarak alyoşa karamazov'u seçtiğini söyler ama pek tabi ki biliyoruz ki karamazov kardeşler, 'dmitri' karamazov'un kitabıdır. dostoyevski belki bizi kandırmak için belki de naif yapısıyla büyük abisinin 'dominant' karakteri karşısında ezilmemesi için alyoşa'yı öne çıkarmaya çalışır ama kendisi de farkındadır ki onca övdüğü alyoşa aslında 'sıkıcı' bir karakterdir. kitabın asıl 'starı' belki de haketmediği halde mitya'dır.

    bu arada dmitri'nin kitapta "tam bir rus" portesi çizdiğine de katılamıyorum. ivan evet ama dmitri kesinlikle değil. bana sorarsanız aşırı duygusallığıyla, ayran gönüllülüğüyle, züğürtlüğüne rağmen paraya düşkünlüğüyle, aptalca gururuyla, kaba sabalığıyla, alemciliğiyle, kavgacılığıyla, sürekli saçmalamasıyla, akılsızlığıyla, ciğerliliğiyle, iradesizliğiyle, vıcık vıcık ama samimi aşkıyla ve pek tabii ki filozofluğuyla mitya bir rustan çok, tipik bir türk erkeğidir*.

    tamam türk değil tabii ama düpedüz hıyarın tekidir kendisi. ama ne ivan kadar soğuk ne de alyoşa kadar sıkıcıdır. kitabın sonunda düştüğü acıların çocuğu konumu da epey eğlendirir okuyucuyu.
  • dava surerken alyosa'ya anlattiklari az buz degildir. cakal arkadasi ("domuzun herifi!") bilmemne'nin (unuttum simdi adini, gruska mruska derken kafa kalmadi zaten) "her sey mesrudur" soyleminden bahsederken bir ara lafi bilime getirir ve "kimya olm bu kimya!" cikisiyla caktirmadan kitabin tam orta yerinde determinizm ve ozgur irade paradoksundan dem vurur. siradan bir karakter gibi dururken aniden parlar ve karamazov kardesler'in mukemmel cumlelerinden birini patlatir:

    "onlar tanri'yi yeryuzunden sursunler, biz o'nu yeraltinda koruyacagiz!"
  • fedor pavloviç'in ilk karısından olan,en büyük oğludur.

    (bkz: karamazov kardeşler)
  • belki hiyardir, belki loser'dir ama yuregi ve hakkaniyeti vardir dmitri karamazov'un. en ironik kismi da budur isin. kendisinde once kufredip sonradan pisman olan gevrek guluslu adamlarin tavirlari var.

    umut sarikaya'nin bir cok karikaturune de ilham kaynagi olmustur .

    etrafta bu adamların sürüsüne millet, ırk denmeden rastlanması da dostoyevski'nin dehasını yansıtır.
  • kader mahkumu.hırçın ama temiz kalpli karakter.aptallık derecesinde gururlu ve doğrucu davut.nickimin müsebbibi.
  • yıllar önce karamazov kardeşler'i ilk okuduğumda ivan'a aşık olmuştum. mitya'dansa nefret etmiştim; ergen genç kızlık hayallerime bu sefil, acınası ve tamamen irrasyonel karakterdense soğuk, katı ve mantıklı ivan uygun düşüyordu tabii. ilk okuyuşumun üstünden 10 seneye yakın bir zaman geçtikten sonra geçen yaz kitabı elime bir kez daha aldım ve fark ettim ki ivan'ın o büyük büyük konuşmaları yerine mitya'nın saçma serzenişleri daha yakınmış bana. büyüdükçe çoğalan mantıksız hareketlerimiz bizi böyle mantıksız karakterlere yaklaştırıyor demek ki, tersinin geçerli olacağını düşünürdüm. 10 sene sonra bir daha okuduğumda artık alyoşa'nın sinir bozucu tevekkülünü kendime yakın bulur muyum bilmem. artık mitya gibi pek tutarlı düşünemiyorum. bir de roman karakterlerine aşık olmuyorum.
  • mahkeme salonundaki o konuşması için;
    http://nihaventuvertur.tumblr.com/…-insanl-ga-vedas
  • yul brynner'ın başarıyla canlandırdığı roman kahramanıdır:
    http://www.imdb.com/title/tt0051435/
hesabın var mı? giriş yap