• best in show filminin imdb'de geçen alternatif isimlerinden biri.
  • lars von trier'in "belgesel" manasına gelen "documentary" filmlere yeni bir soluk getirmek isteyen, daha doğrusu bir belgeselin de, zaman zaman nefesi kokan birileri tarafından çekildiğini vurgulamaya çalışan projesi. belgesellerdeki, herşeyi bilen ve tarafsız yansıtan dökümanlar olma iddiasının zayıflığını göstermek için uğraşıyormuş. "doc-"un "dog-" olarak dejenere edilmesi dogma kavramından geliyor.

    2002 senesi itibari ile dokuz kuraldan oluşmaktaymış bu dogumentary denen şeyin formu. danimarka film merkezi'nin film adlı dergisinden aktarımıyla:

    1- filmdeki tüm yerler (bkz: location) açık seçik olmalı. (bu, metni görüntünün içine koyarak yapılabilir. bu da, 5 numaralı kuralın bir istisnasıdır. metnin tümü okunaklı olmalıdır.)
    2- filmin başlangıcı, yönetmenin amaçlarının ve fikirlerinin bir taslağını sunmalıdır. (bkz: outline) demiş
    3- filmin sonu, 2 dakikalık bir serbest konuşma sekansı olmalıdır. bu bölümde, belgesel filmin "kurbanı" konuşmalıdır. bu bölümde, "kurban", filmin bitmiş haline önerilerde bulunmalı ve onayını verdiğini açıklamalıdır. eğer filmde bahsedilenler ve filmin çekimine katkıda bulunanlar arasında bir kutuplaşma, zıtlaşma söz konusu değilse; ortada "kurban" da yoktur. bu durum, filme eklenecek bir metinle de belirtilmelidir. )
    4- filmde gösterilen, tüm klipler/parçalar 6ya 12lik bir siyah çerçevede izleyiciye sunulmalıdır.(gerçek zamanlı, o an olan bir şeyin görüntüsü olmadığı sürece)
    5- sesin ve görüntülerin manipülasyonu, onlar üzerinde oynama yapılması söz konusu olmamalıdır. filtreleme, ışık oyunları, optik numaralar vs. kesinlikle yasaktır.
    6- ses üretimine kesinlikle geçilmemelidir. yani, müzik kullanmak gibi ekstra numaralara bir belgeselde yer almamalıdır. müzikle, diyaloğun sonradan karıştırılmasına başvurulmamalıdır.
    7- bir kavramın film için üretilmesi, oluşturulması ya da oyuncuları yönetmek kabul edilebilemez. "scenografi" vasıtasıyla filme bir takım unsurlar eklemek yasaktır.
    8- her tür gizli kamera kullanımı yasaktır.
    9- arşivden alınmış görüntüler ve başka programlar için üretilmiş olan parçacıklar (bkz: footage) asla kullanılmamalıdır.

    lars von trier, zentropa real, 2001'in mayıs ayı [ilk kez yazılışı]

    şimdi, bu yasaklar ve "olmaz"larla dolu dokuz kurallık "dogumentary" manifestosunun olayı ne?

    kısaca, görünen o ki, trier sıkılmış. oradan buradan arak görüntülerle, oradan buradan arak şarkıların üst üste bindirilmesinden; bir de göremediğimiz birileri tarafından okunan derin metinlerden. ayrıca; onu, bunu, otu, kırları, eskimoları ve her türden her şeyi çeken belgeselcilerin insanlar üzerinde yarattığı "gerçeği yansıtan film" izlemişlik etkisini bozmak istiyor. nitekim, bozulmaya değer bir etki. neredeyse, insan güdümleyici bir hale dönüşen görüntü-ses eşleştirmeleri ve ansiklopedik bilgi eklemeli bir film türü var artık. bu filmlere tahsis edilmiş kanallar mevcut.

    lars von trier'in "dogumentary" diyerek şekil şemal vermeye çalıştığı ve düşünüp taşındığı bu kuralları umursamayan ve onun tüm "objektivite" çabasının tam tersi istikamette son derece kişisel, öznel, yaşamsal bir belgesel çekmiş olan jonathan'ın tarnationı ile birlikte düşününce,
    dogumentary çok çok iginçleşiyor.
    insanın aklına kötü kötü şeyler geliyor. trier'in danimarkalı oluşu ile jonathan'ın amerikanın sillesini, tükrüğünü, bokunu yemiş ve bununla kendini kurmuş, ve seyredeni de kudurtmuş oluşu arasındaki farklar dikkat çekici.
    türkiye'den çıkan belgesellerin ışın kılıcı nereleri nasıl kesip biçer, editler sorusunu sorduruyor...

    dogumentary ile trier, belgesele alınanı "kurban"lıktan kurtarmaya çalışıyor. daha doğrusu, "kurbanlık" pozisyonunu silmeye. tarnation'ı yaşamış ve çekmiş olan jonathan ise bir kurban olduğunu vurgulayıp duruyor. ve filmiyle kendi kendini de kurbanlaştırıyor. "documentary"i "dogumentary" yapan insan tayfası ile fazla uğraşmaya gelmez. "ilginçler, çok ilginç" denilebilir dogumentary meraklılarına. yoksa;

    [tanım yaparsak] bence, insana kafayı yedirtebilecek bir şey "dogumentary". ve, alışıldık, geleneksel belgeselciliğin uzağında bir yerlerde henüz.
hesabın var mı? giriş yap