• filipin mutfaginda bir sabah kahvaltisi tercihi. pirincle yenilinir.

    domuzun kani, onun cigeriyle pisirilerek yogunlastiriliyor. icine sirke de atiliyor tuz da. ayni sey danadan ve insan dahil bilumum kanli canlidan da yapilabilir. filipin mutfaginda insan pisirmek yok. tadi, turk mutfagindaki bir seye benziyor, ama cikaramiyorum. sirkeli iskembe corbasi olabilir. eski aile toplantilarini falan hatirlatiyor. sicak bir yemek. mesela yayla corbasi ne olursa olsun, restorantta bile yenilse bir nevi domestik aidiyet katar. domuz kani da oyle bir sey, tabii dogru zamanda ve dogru kisilerle yenilmek suretiyle. rengi siyahtan bir ton kahveye acik. neredeyse koka kolayla ayni. oysa, kolanin tadi muhtesem bagimliligiyla acayip lezzetli dururken, domuz kani corbasi kotu.

    psikolojik olarak domuz yememeye sartlanmis ve domuz yememeyi ogrenmis biri olarak, domuz kani corbasini da ictikten sonraki ilk bir kac gun kendimi tam bir domuz gibi hissetmem de ilgincti. bedenimden, kendinden tiksinen domuz cigliklari cikti. tüm hafta boyunca kendimi kanlar içindeki bir domuz gibi hissettim. yağmur yerine yağan domuz sidiğiydi. kusulacak bir yer de yoktu; çünkü bu, oradaki aç ya da tok insanların, yemeden önce dua ettikleri ve aileyi bir araya getiren yemekleri. öte yandan, domuz ve yan ürünlerinin, büyü ve büyücülükte kullanıldığı göz önüne alınırsa, katolik halkın yüzde bir sürüsünün büyülenmiş olması gerekiyor. lanetin çerçevesinin içinde değerlendirmek istenildiğindeyse, aynı halk lanetin en dibinde hüküm sürüyor olmalı. bu, belki de sahidir, çünkü ülkede trafik sorunu, fuhuş ve siyasi yozlaşma ve katledilen kişi sayısı hayli yüksek.

    domuz kanını bir bayram sabahı yemeği olarak tüketen bu mutfakta, ayrıca, türkiye yolcusu için tamamen şok yaşatacak başka bir kardeş yiyecek ise, içinde tüylü civciv cenini olan haşlanmış yumurta olarak tanımlanabilecek balut adındaki bir geceyarısı yemeği. dolayısıyla, ortalama, sıradan ve banal bir avrupalı'nın kokoreçi anlaması ne kadar güçse; ortalama bir türkiyelinin de filipin mutfağı'nı kavraması bir o kadar zor.
  • hakkında okuduğum tanıtıcı entrylerin ardından ,uzunca bir süre dana eti,sirkeli herhangi bir şey,işkembe çorbası ve yayla çorbası yiyemeyeceğime ve ağzıma kola sürmeyeceğime kanaat getirdiğim şey.

    yahu domuzun etini kim yer kim yemez beni ilgilendirmez de ölümü öpün kanını içmeyin yaa.. vallahi fena oldum...şu yeryüzünde yenecek onca yemek,onca çorba varken bunun bile çorbası yapılıyorsa ve yapılan şeye rağbet oluyorsa ; ben bırakıyorum artık yemek işini...bitmiştir mutfakla ilişiğim.
  • (bkz: black pudding)
  • real dünyada bir büyü bileşeni.
  • finlandiya mutfağında siyah rengiyle insanı irite etse de tadına bir süre sonra alışabileceğiniz mustamakkara, yani siyah sosisin hammaddesidir.
  • cikolata yapilabilen muhteviyat. ki zamaninda bir alaman tivisinde, ki kendisi arte bilemedin pro7dir, yüzde seksen domuz kaniyla üretilmis ciholatalar yoldan gecenlere yedirilmis, gayet de olumlu tepki almistir. he bana gelse verir miydim, vermezdim, onu birak göstermezdim bile.
  • gülün adı'nda, domuz kanını pıhtılaşmasını önlemek için soğuyana dek sürekli karıştırıldıktan sonra, puding yapımında kullanılmak üzere dinlendirildiğini okumuştum. ve "insanlar ortaçağda neler yemek zorunda kalmışlar yazık, e tabii daha yeni dünya keşfedilmemiş besin çeşitleri sınırlı" diye kendi kendime ahkam kesmiştim. ardından durumun hiç de sandığım gibi olmadığını (bkz: black pudding) öğrenmek şaşırtıcı olmasının yanında gayet mide bulandırıcı oldu.
    (bkz: kültür vasıtasıyla ulaşmak ve çeşitliliği kutlamak)
  • sigara filtresinde zararlı maddeleri süzsün diye domuz kanından elde edilen hemoglobin kullanılıyormuş, evet, sigaraya ilişkin en çok endişe etmeniz gereken bu, evet, en zararlı ve en iğrenç olan bileşeni bu, tabi evet...arkadaş içinde benzin var, kadmiyum var, bütan var, arsenik var, hidrojen siyanür var, nikotin var,bunlarda paniklenecek hiiç bir şey yok. domuz kanı varsa olmaz, iğrenç pis, hemde günah... hı hı evet...
  • geçen gün televizyonda bir adam çıktı, domuz kanının sigara izmariti yapımında kullanıldığını ve bunun gizlendiğini, müslümanların bu sebeple acımasızca kandırıldıklarını, çok tepki göstereceklerini falan söyledi ama hiç anlam veremedim. o kadar müslüman tanıyorum, içlerinde izmarit yiyen bir tane bile adam yok. neyine tepki gösterecekler amına koyiim? ben bazen bu dünyayı hiç anlayamıyorum be sözlük.
  • eston mutfağında praad ismindeki bir çeşit bifteğin üzerine garip bir sos ile bulamaç edilip dökülen madde. lezzet katıyormuş.
hesabın var mı? giriş yap