• bilim felsefesinde aşağıdaki iddiaya verilen isimdir:

    bilimsel bir önermeyi, kendisiyle bir şekilde alakalı kuramlardan izole bir biçimde test etme şansımız yoktur.

    "kendisiyle bir şekilde alakalı" sözünün genişliği düşünülmediğinde, bu iddia tırı vırı* görünebilir. ancak belki şöyle bir örnek açıklayıcı olabilir:

    newton fiziğinin yerçekimiyle ilgili iddiasını test etmek için bir gezegeni gözlemlediğimizi ve gezegenin newton fiziğinin öngördüğü yerde bulunmadığını varsayalım. öncelikle aklımıza gelecek olan (niyetimiz newton fiziğini test etmek olduğuna göre) newton fiziğinde bir hata olduğu olacaktır.

    ancak bu test sırasında, gözlem ve kayıt aletlerimizin çalışma prensiplerinin (bu aletlerle ilgili bilimsel kuramların) kesin olarak doğru olduğunu önceden varsayamayacağımıza göre, hata bu prensiplerle ilgili bilgilerimizde de olabilir.

    ayrıca, gezegenin ışığının bize nasıl geldiği konusunda bir optik kuramımız var. bu kuramın doğruluğundan da emin olamayacağımıza göre, belki de hata bu kuramın önermelerindedir.

    evrende sözkonusu gezegenle bizim aramızda ne olduğuna dair de belli kabullerimiz var - diyelim ki arada boşluk olduğunu varsayıyoruz. belki de bu varsayımımız doğru değil ve gezegenin ışığı bu yüzden bize ulaşırken bozulmaya uğruyor.

    ... ve eğer biraz ısrarcı olursak*, tek bir önerme test edilmeye çalışıldığında, neredeyse bütün fizik biliminin işin içine karıştığını görürüz. dolayısıyla, fiziğin temel yapı taşı sayılan gözlem/deney kanıtlarının, tam olarak hangi kuramın kanıtları olduğunu bulmanın, diğer bir deyişle bu kanıtları lokalize etmenin, ilkesel olarak doğru bir yolu yoktur.

    bir diğer deyişle, sıçtık. a-ha duhem-quine tezi bunu der.

    (bkz: pierre duhem)
    (bkz: willard van orman quine)
  • karl popper'in yanli$lanabilirlik ilkesine an ağır darbeyi vuran tezdir. bir teoriyi yanli$ladiginizda yanli$ladiginiz aslinda teoriniz degil, (teori + yan varsayimlar + ozel varsayimlar) dir. hata teorinizde degil varsayimlarinizda da olabilir.

    aslinda duhem'in ve quine'in tezleri birbirinden biraz farklidir. ancak literature beraber gecmi$lerdir.

    quine daha da ileri giderek bir teoriyi test ederken aslinda butun bilimi test ettigimizi soyler. ona gore bilim, her taraftan birbirine bagli olan, merkezinde matematik ve mantik disiplinlerinin yer aldigi bir "inanc agi"dir.
  • popper'ın yanlışlama teorisini savunanların, bir kuramı terk etmenin ne zaman gerekli olduğu, bunu yapmak için ne zaman yeterli neden toplanmış olduğunu gösterecek ölçütler bulması gerektiğini söyleyen tez.
    duhem'e göre hiçbir önermeyi ya da kuramı tek başına kesin olarak yanlışlamak mümkün değildir. bir kuram denendiğinde aykırılık çıkıyorsa, kuram ya da deneyi oluşturan önermelerden ya da araçlardan hangisinin değiştirilmesi gerektiğini bulmak çok zordur. bunun için kuramı genişletmek, ek varsayımlar yapmak lazımdır. kuramlar birçok yasa ve önermeden oluştuklarından, çürütülebilmeleri için de bağlı oldukları bütün kavramsal sistemin eleştiriye tutulması gerekir.
    aslında tek başına ele alınan hipotezlerin denenemeyeceğinden; bütün bilgi sisteminin denenmesi gerektiği düşüncesine varmak büyük bir adımdır. bu adımı gerçekleştiren kişi de quine'dır.
    bu sebeple iki düşünürün birlikte geliştirdikleri bu görüşe duhem-quine tezi denir.
    (bkz: nilüfer kuyaş)
  • leviathan and the air pump bu tezin özellikle deney ve ölçüm aletleri üzerine olan yorumunu kullanmıştır.
  • her aksiyomatik sistemin karar verilemeyen önermeleri de kendiliğinden içereceğini öne süren gödel teoremi de bu tezi destekler görünmekte:

    (bkz: incompleteness theorem)

    kurulananfok'un uyarısını aynen aktarıyorum: "her aksiyomatik sistem değil ama; aritmetik aksiyomlarını da içeren her aksiyomatik sistem"*
  • yanlışlanamaz olduğundan mütevellit tez değil yadsınması mümkün olmayan bir problem olarak adlandırılmalı. bilim dünyasının kendilerini anlamsızlaştıracağı korkusuyla çokca görmezden geldiği bir problem.

    pierre duhem ile willard van orman quine adlı ikilinin öne sürdüğü bu problem şunu der;

    !---- alıntı ----!

    belirli bir teorinin veya hipotezin sınanması sırasındaki çoklu etkileşim, sınama sonucunun yorumunu kesinlikten uzaklaştırır. buna göre, bir ana hipotez sınanırken onunla beraber bir çok yan hipotez de sınanmaktadır. sınama sonuçlarının teoriye yahut beklentiye aykırı çıkması, sınanan ana hipotezin geçersizlğinden kaynaklanabileceği gibi deneyi düzenleyenin sınamayı düşünmediği diğer hipotez veya varsayımların yanlışlığından da kaynaklanıyor olabilir. böyle bir durumda herhangi bir sınamanın ortaya çıkardığı sonucu kesin olarak yorumlamak imkânsız hale gelebilir.

    !---- alıntı ----!

    duhem, quine'e göre biraz daha ılımlı davranır bu hususta lâkin quine haklı olarak epey ileri gider ve şöyle der;

    ' dış dünyaya değin önermelerimiz, geniş bir duyumsal deneyim demetiyle teker teker değil, bir tek örgül beden olarak karşı karşıyadır. hepsi bir arada ele alındığında bilim hem dile hem de deneyime bağımlıdır. ama bu çifte bağımlılık birer birer bakılırsa bilimin önermelerinde işlevsel değildir.
    kullanımdaki bir simgeyi tanımlama düşüncesi locke ile hume'un birer birer terimlere dayalı olan olanaksız görgülcülüğünün yanında bir ilerlemedir. görgül eleştirinin ele alabileceği en küçük anlamlı birimin terim değil önerme olduğu bentham sayesinde tanınmaya başlamıştır.
    ama ben burada önermeyi bile bir birim olarak görmenin elimizdeki cetveli gereğinden fazla bölümlediği konusunda diretiyorum. görgül olarak anlamlı olan birim, bilimin tümüdür. '

    işte bu, ' görgül olarak anlamlı olan birim, bilimin tümüdür.' yadsınamazlığı postmodern düşüncenin kökenine oturttuğu perception is reality * düsturuyla bilime karşı duruşunun dinamiğini oluşturur.
    bu yerleşikliğe karşı yapılan nihai çırpınışlar, zamanında bayağı bir ilgi çeken sokal vâkâsında ve sonrasında alan sokal'ın jean bricmont ile yazdığı son moda saçmalarkitabında görülür.
    postmodernizmin söylevlerini 'son moda saçmalar' olarak gören bu gereksizlik abidesi alan sokal bahsolunan bu duruma şöyle karşı çıkar;

    ' bilim insanları uygulamalarında quine'in bahsettiği sorunun farkındadırlar. bir deneyin kuramla çeliştiği her durumda bilim insanları kendilerine bir sürü soru sorarlar: acaba yanlış, deneyin yapılışında ya da sonuçlarının çözümlenmesinde mi? acaba sorun kuramın kendisinde mi yoksa ek varsayımlarda mı?
    bu durumda ne yapılması gerektiği konusunda deneyin kendisi hiçbir zaman yol göstermez. bilimsel önermelerin birer birer sınanabilecekleri düşüncesi (quine buna görgülcü dogma diyor) aslında bir masaldır. '

    yani bir oluş'u güya bilimsel bir 'objektifliğe' oturtmanın hâlâ mümkün olduğunda diretir. lâkin bunu yine insansal subjektivitelliğin fatallığından ortaya çıkacak 'problem' çözme'ye dayandırır.

    karl popper, paul feyerabend, thomas s. kuhn, david hume öte yandan kurt gödel^:eksiklik teorisi^ 'in dekonstrüktifliklerine rağmen yine de şöyle söylemeye devam eder sokal;

    '' gerçek dünyaya ilişkin önermeler hiçbir zaman sözcüğün tam anlamıyla 'kanıtlanamazlar';
    ama anglosakson yasalarındaki, çok yerinde ifadeyle söylersek, kimi zaman da herhangi bir akla yatkın kuşkuya yer vermeyecek biçimde kanıtlanabilirler. ''

    bu sözde kanıtlanabilirliğe felsefi, güneş doğması^:güneş her gün doğuyorsa yarın da doğacağı beklenir^ örneğiyle arka çıkmaya çalışıyor;

    ' daha önce de gördüğümüz gibi, ussallığın yalnızca tümdengelim mantığından oluştuğu savı fazla ciddiye alınırsa, güneş'in yarın doğacağına inanmak için de iyi bir neden kalmaz. oysa gerçekten güneş'in ertesi gün doğmayacağını bekleyen yoktur. '

    burada yeniden yanılıyor işte. güneş'in yarın doğacağını yine insansal buradalığın deneyimlediği eksik tümdengelime dayandırıyor. ve bunu tümdengelimin eleştirisini yaparken yapıyor olması ayrıca ironiktir. tümdengelimsizlik mümkün değildir. tümevarımın yollarında bile insan biteviye tümdengelir. algılama var olduğu sürece algıladığı şey bir 'tüm'den algılanır.

    aslında bu bilim tarafgirlerinin objektivitenin mümkünlüğünde bunca dayatmasının sebebini anlayamıyorum. çok basit değil mi yahu? sürekli tekrar ediyorum.
    şeyleri kendi optiğimizden ayrıksı göremeyiz. ne olurlarsa olsunlar, nasıl gelişirlerse gelişsinler, bugüne kadar böyle olmaları, yarın da öyle olacak olmaları v.s. fark etmez. bu objektiflik mümkün olmayan bir dava.
    ya bunu kabul edip - ki bazıları ediyorlar- bu kısıtlılık içinde aspirin yapıp, uzay araçları icat etmeye devam edebilirsiniz ya da alan sokal gibi tarafgirliğe bürünerek, bilimi insandan öte bir konuma yerleştirerek rezilleşebilirsiniz.
  • yanlışlamacılığı çökerttiği falan yok.

    aslında iki versiyonu var, zayıf olan birincisi sadece ve sadece "dogmatik yanlışlamacılığı" susturabilir,
    güçlü olan ikincisi ise "metodolojik yanlışlamacılık" tarafından kolayca iptal edilebilir, çünkü ortadaki rasyonel seçim kuralını görmezden geliyor.
    kii popper'in esas görüşü olan "sofistike yanlışlamacılık"la uzaktan yakından alakası yok bu tezin.

    ha bütün bu yanlışlamacılıklar nedir diyorsanız, daha bilim felsefesinin abecesini bilmiyorsunuz demektir.

    boşverin bunları. kuhn, feyerabend falan okuyup relativist olmayı da maharet saymayın. bir başka bilim felsefecisi (gerçi hiç sevmem kendisini) larry laudan'ın dediği gibi relativistler aslında post-pozitivist, aynı aşırılığın bir başka versiyonu.
  • iki farklı tezin birleşimin ortaya çıkmış bir tezdir. duhem ayrı şeyler söyler, quine ayrı şeyler.

    duhem'in açıklaması şöyledir. bir gözlem teorilerden oluşan bir grup ile açıklanabilir. eğer o grup ile açıklanamıyorsa grubun içerisinde bulunan bir teoriyi değiştirip tekrar denemek gerekir. bu grup içerisinde bulunan teorilerden bazıları temel bazıları ise yardımcı tezlerdir. hangi tezi değiştirmemiz gerektiği konusunda ise net bir yol çizmemiştir. buna duyularımızla karar vermenin doğru olacağını savunmuştur. duhem bu metodun sadece fizik ile ilgili şeylere uygulanabileceğini, başka bilimler için uygulanamayacağını söyler.

    quine ise duhem'in tezini çok daha öteye götürerek bütün bilimlere uygulanabilir bir metod sunmuştur. artık o da başka bir entry konusu olsun *
hesabın var mı? giriş yap