• bertrand russell'in baş yapıtları arasında gösterilen son derece önemli olan kitabıdır. cem yayınevinin desteğiyle alişan uğur 'un emeği sonucunda dilimize kazandırılmıştır. çevirisi gayet başarılı olduğundan dolayı tavsiye edilir.

    kitabında sadece var olan eğitim sistemlerinin eksiklikleri konu alınmamış. bunun yanında çocuk gelişiminin, aile yapısının, toplumun ahlak anlayışının, cinselliğin ve dini öğretilerin eğitim içerisinde çok önemli bir yere sahip olduğuna değinmektedir.gerçekten bir çok toplumun örnek olarak kullanması gereken harika bir yapıttır.

    özellikle bizim toplumumuzda çocuk gelişimlerinin ve eğitim sisteminin düzensiz olduğunu göz önünde bulundurursak, kesinlikle idrak etmemiz gereken düşünce ve fikirleri barındırmaktadır.
  • çocuklarla bir şekilde iletişime giren herkesin, özellikle çocukları henüz olmadıysa çocuk sahibi olmak isteyenlerin okuması gereken bertrand russell kitabı. cem yayınları bazı cümleleri saçma sapan kelimelerle mahvetmiş olsa da çevirisi genel olarak iyidir, buraya altını çizdiğim cümleleri bırakıyorum:

    --- spoiler ---

    *her çocuk kendi hakkında telaş ve heyecan gösterilmesine bayılır, çünkü böylece kendi değeri hakkındaki anlayışı tatmin edilmiş olur. (s. 34)

    *güçlü inançlar ya ilerleme ya felaket getirirler, istikrar değil. (s. 37)

    *öğretmen, öğrencilerini devletinden veya dininden daha çok sevmelidir; yoksa o ideal bir öğretmen olamaz. (s. 41)

    *kediler yavrularına fare tutmayı ve onlarla oynamayı öğretirler; militaristler de aynı şeyi insan yavrularıyla yapıyorlar. (s. 42)

    *şimdiye kadar erkekler kadınların mantıklı olmayan korkularla dolu olmasından hoşlandılar, çünkü bu erkeklere, gerçek bir tehlikeye düşmeksizin koruyucu görünmek fırsatını veriyordu. (s.45)

    *hayranlıklarımızda daha akıllı davransaydık, çok daha değerli olabilirdi ama en hayran olduğumuz kahramanlar en çok insan öldüren kimseler olduğu sürece, hayranlık sevgisi yalnız başına iyi bir yaşam için yeterli görülemez. (s. 50)

    *cahil insanlar hiçbir zaman düşünsel alışkanlıklarını değiştirmek zorunda bırakılmadıkları için katılaşıp davranışları değişmez bir hale gelmiştir. onlar yalnız kuşku duymaları gereken şeylere inanmakla kalmazlar, inanmaları gereken şeylere karşı da o derece güvensizlik gösterirler. (s. 51)

    *özgür bir düşünsel yaşam, bir inanca bağlı yaşam kadar sıcak, rahat ve yumuşak olamaz. ancak bir inanç, dışarda kış fırtına sürerken, rahat bir ocak başı duygusunu verebilir. (s. 54)

    *hiçbir çocukta yemek yemek gibi, gerekli, normal bir zevk olması gereken bir hareketin, sizin istediğiniz ve sizin hoşunuza gitmek için yapılmasını istediğiniz bir şey olduğu kanısının ortaya çıkmasına neden olmayın. (s. 69)

    *en küçük bir bebeğe bile saygıyla, bu dünyada makamına oturan bir kişi gibi davranın. onun geleceğini bugünkü rahatlığınız veya okşamaktan duyduğunuz zevke feda etmeyin. (s. 69)

    *dünyada hiçbir inanış bir anne babanın çocuğuna yalan söylemesini haklı göstermez. (s. 81)

    *çocukların başlıca içgüdüsünün isteği cinsellik değil yetişkin olmak ya da daha doğrusu güçlü olma isteğidir. (s. 85)

    *ahlaki düşünceleri, karşılık uyandırmayacakları, tavır ve hareketin kontrolü için henüz gerekli olmadıkları yaşlarda zorla kabul ettirmeye çalışmak yararsızdır. bunun tek etkisi can sıkıntısı, daha sonraki yaşlarda etkili olabilecek aynı düşüncelere karşı kayıtsızlıktır. (s. 89)

    *insan benliği, tıpkı bir gaz gibi, dışarıdan baskıya uğramazsa durmadan genişler. eğitimin bu bakımdan amacı, dış baskının çocuğun kendi zihninde, vurma, çarpma ve ceza biçiminde değil, alışkanlıklar, düşünceler ve sempatiler biçiminde oluşmasını sağlamaktır. (s. 100)

    *çocukların yalan söylemeleri istenmiyorsa, yetişkinlerin çocuklara karşı tutuculukla doğru sözlü olmaları kesinlikle zorunludur. yalanın günah olduğunu öğreten ve buna karşın yalan söyledikleri çocukları tarafından bilinen anne baba, doğal olarak ahlaki otoritelerini kaybederler. (s. 109)

    *ahlak hakkında konuşmayın, bırakın olaylar çocuğun zihninde kendi ahlak derslerini yaratsınlar. (s. 139)
  • bertrand russell 'ın kitabıyla karıştırılmasın. yazdıklarım, kant ekolünün eseridir. zira bu esere pek aşina değildir bizim eğitimcilerimiz. sevgi, şefkat ve pembiş yaklaşımlar üzerinden inşa edilen bir öğrenme süreci yoktur, serttir ımmanuel kant; doğumdan ölüme dek "ne öğrenmeliyiz" değil, "nasıl öğrenebiliriz" sorunun üzerinde çalışmıştır. okuldan önce ailenin atacağı temelleri, kazandıracağı alışkanlıkları tek tek açıklamıştır. almanların disiplin anlayışına hayransanız, metodolojisi bu kitapta saklıdır. alman filozof kant, ulusuna unutulmayacak bir rehber bırakmıştır. kitabın mottosuna dair bir fikir: disiplin yoksa toplum değilsin, başıboş bir kabilesin!
  • "eğer bir çocuk kötü davranışlarından ötürü cezalandırılır, iyiliğinden ötürü ödüllendirilirse bu durumda o sadece ödül için doğru davranacaktır; ve hayata atılıp da iyiliğin her zaman ödüllendirilmediğini, kötülüğün de cezalandırılmadığını gördüğünde sadece hayatta nasıl muvaffak olabileceğini düşünen ve hangisini kendi yararına görürse buna göre doğru ya da yanlış davranan bir insan olacaktır."

    eğitim üzerine (ruhun eğitimi-ahlaki eğitim-pratik eğitim), ımmanuel kant
  • ımmanuel kant’ın jean-jacques rousseau’nun “emile” isimli kitabını okuduktan sonra üzerine kendi felsefesini de katarak yazmış olduğu kitap... çocuk yetiştiren herkesin okuması gerektiği bir eserdir. kitaptan bazı bölümler:

    --- spoiler ---

    — insan eğitime ihtiyaç duyan tek varlıktır. insanın bütün doğal yetenekleri kendisinden kendi çabasıyla yavaş yavaş geliştirilmelidir. bir nesil bir sonraki nesili eğitir.
    — hayvani dürtüleriyle insanı insanlıktan, kendisi için tayin ve takdir edilmiş hedeften yüz çevirmekten alı koyan şey talim ve terbiyedir. sözgelimi talim ve terbiye onun tehlikeye fevri ve vahşice atılganlığını dizginler.
    — çocuklar sözgelimi önce okula bir şeyler öğrenmeleri için değil, fakat daha çok, sessizce oturup kendilerine söylenenleri gerektiği gibi yapmaya alışmaları için gönderilmeli. ve bunun amacı daha sonraki hayatlarında akıllarına gelen şeyi derhal yapmak istememelerini sağlamaktır.
    — insan ancak eğitimle insan olabilir.
    — eğitimimizi üstlenecek olan, insana göre daha yüksek tabiata sahip bir varlık olmuş olsaydı eğer, insanın neye muktedir olduğu neler yapabileceğini o zaman görebilirdik.
    — bir fikir henüz tecrübe edebilmiş bir mükemmeliyet tasavvurundan başka bir şey değildir.
    — kötülük sadece denetim altına alınmamış tabiatın sonucudur.
    — eğer idare mevkiinde olanlara güvenilecekse ilk önce eğitimleri geliştirilmelidir.
    — insan ya alıştırılıp eğitilebilir ve mekanik biçimde öğretimden geçirilebilir ya da gerçekten aydınlatılabilir.
    — düşünmeyi öğrenerek insan keyfi- gelişigüzel değil, sabit-değişmez ilkelere göre hareket etmeyi öğrenmeye başlar.
    — insanlığın mevcut durumuna göre, denilebilir ki devletin refahı ile insanların sefaleti yan yana gelişmektedir.
    — çocuklar için iradelerini kırmak amacıyla üzerlerinde küstürücü, bezdirici ve kölelere mahsus bir disiplin uygulamaktan daha zararlı bir şey tasavvur edilemez.
    — insan çalışmak zorunda olan tek hayvandır.
    — sözgelimi iyi bir hafızaya sahip, fakat yargı gücünden yoksun bir insan... böyle bir insan yürüyen bir sözlükten farksızdır.
    — itaatsizlik her zaman cezalandırılmalıdır.
    — çocuklara ödül vermenin faydası yoktur, bu onları bencil yapar ve paragöz olmalarına sebebiyet verir.
  • • bir erkek veya kız çocuğunun kendisini “tuhaf” bulması, başka kız ve erkek çocuklarından farklı olduğunu hissetmesi çok kötüdür. üstelik çocuk, kendisinde oluşan bu duygunun yaratıcısının anne babası olduğunu anlayınca onlara karşı bir öfke duymaya bile başlar.
    • insanlar ölmektense biraz yiyecek karşılığı her gün uzun saatler çalışmaya razıdırlar ama hayvanlar, cezası ölüm bile olsa, ellerine olanak geçtiği zaman hazdan yararlanmayı seçerler. bu yüzden birçok kimse hazdan tümüyle yoksun bir yaşam sürmeye katlanıyor çünkü başka bir koşul altında yaşam kısa sürecektir.
    • her çocuk kendi hakkında telaş ve heyecan gösterilmesine bayılır çünkü böylece kendi değeri hakkındaki anlayışı tatmin edilmiş olur.
    • düşler ancak gerçekliği değiştirmeye yönelik çabaların yerini alacak bir tembellik bahanesi oldukları zaman kötüdür. çalışmaya teşvik edici oldukları zaman insanlık ideallerinin gerçek olmasında yaşamsal bir amaca hizmet ederler. çocuklukta düş gücünü öldürmek onu var olan şeylere köle yapar, dünyaya tutsak ve bu nedenle cenneti yaratamayan bir varlık olur.
    • yalana karşı ceza vermek doğru değildir. bu yalnızca korkuyu ve sonuç olarak yalan söylemenin nedenlerini artırır.
    • çocuğa anlayabileceğinden daha azını değil, çok fazlasını söyleyin; anlayamadığı kısım onun merakını ve düşünsel tutkusunu kamçılar.
    • bir çocuğa “sen falandan iyi yapmışsın” ya da “falan hiç yaramazlık yapmıyor” gibi sözler söylenmemelidir. bunların birincisi küçük görme, ikincisi ise kin duygusu yaratır.
    • bir ailede ilk çocuk genel olarak daha sonraki çocuklardan daha zor yürür ve koşar çünkü yetişkinler bu bakımlardan o kadar mükemmeldirler ki taklit edilmeleri zordur.
    • çocuklar başka çocukları kendilerine, yetişkinlerden daha yakın bulurlar. bu yüzden de tutkuları diğer çocukların yaptıklarıyla daha fazla kamçılanır. yalnız bu, başka çocuklarla birlikte eğitim olanağını sağlar.
  • kant'ın yazdığının pdf ya da mobi versiyonu olan varsa çok mutlu olurum.

    edit: bu entrty kendini imha şeysi.
  • "insanlar bilgisiz doğar aptal değil, sadece eğitilerek aptal olurlar."

    “mükemmel bir insan olmak için doğuştan gelen bir gurur ve dürüstlük asıldır, bu olunca yalan, herhangi bir iyi niyetli nedenle söylenmesi dışında olanaksız olur. ben çocuklarımın düşüncelerinde ve sözlerinde doğru olmalarını isterim, bu onların maddi zararlarına neden olsa bile. çünkü burada zenginlik ve yüksek mevkiden daha önemli olan bir şey söz konusudur.”

    “insanlar ölmektense biraz yiyecek karşılığı her gün uzun saatler çalışmaya razıdırlar ama hayvanlar, cezası ölüm bile olsa, ellerine olanak geçtiği zaman hazdan yararlanmayı seçerler. bu yüzden birçok kimse hazdan tümüyle yoksun bir yaşam sürmeye katlanıyorlar, çünkü başka bir koşul altında yaşam kısa sürecektir.”

    “nasıl eğiteceğimizi düşünmeden önce, nasıl bir sonuç elde etmek istediğimizi açıkça bilmemiz gereklidir. dr. arnold “alçak gönüllülük” istiyordu, aristo’nun “yüksek ruhlu adam”ın da bu özellik yoktur. nietzsche’nin ideali hıristiyanlığın ideali değildir. ne de kant’ınki: çünkü isa herkesten sevgi isterken, kant güdüsü sevgi olan hiçbir hareketin gerçekten iyi olmayacağını öğretir. iyi bir karakterin ne gibi unsurlardan ibaret olacağı üzerine anlaşan kimseler bile onların birbirine oranla önemleri hakkında farklı düşüncelere sahip olabilirler. biri cesareti, diğeri bilgiyi, başka biri şefkati, bir başkası da doğruluğu önemli budur. bir adam, büyük brutus gibi, devlete karşı görevi aile sevgisinden daha üstün tutar; bir diğeri ise konfüçyüs gibi, aile sevgisini en başa alır. tüm bu ayrılıklar eğitimde de farklar doğuracaktır. en iyi kabul ettiğimiz eğitim hakkında herhangi bir kesin bir görüşümüz olmadan önce nasıl bir insan yetiştirmek istediğimiz hakkında bir düşüncemiz olmalıdır.”

    (bkz: bertrand russell)

    ..
    .
  • ünlü filozof bertrand russell tarafından 1926 yılında yazılmış, orijinal ismi "on education" olan, dilimize profesör hamit dereli tarafından çevrilerek 1954 yılında meb yayınları bilim eserleri serisi içinde yayınlanmış harikulade eser. meb yayınevi baskısında ismi "terbiyeye dair" olarak geçer. 1954 türkçesi ile okunduğunda daha kalıcı olduğunu düşünen azınlıktayım.

    russell bu eserde hem çocuk yetiştirme, hem de farklı basamaklardaki eğitim dönemleri üzerine çok önemli tespitlerde bulunuyor. kitapta ebeveynlere yönelik çok somut tavsiyeler var. kitabın ana hedef kitlesi çocuğunu güvenilir eğitimcilere emanet etmeyi isteyen ama emin olamayan, okul ortamından da zaruriyetler nedeniyle uzak tutamayan ebeveynler diyebiliriz.

    şöyle küçük bir alıntı bırakmak ve konuya ilgili olan herkesin kitabı okumasını şiddetle tavsiye etmek isterim:

    "en küçük bebeğe bile geleceğin dünyasında yerini alacak bir kişi olarak saygıyla davranın. kendi kolayınıza gelen şeyler için ya da ona aşırı önem vermekten aldığınız haz için çocuğun geleceğini feda etmeyin; bunların her biri öteki kadar zararlıdır. her alanda olduğu gibi burada da doğru yolun izlenebilmesi için sevgi ve bilginin bir araya gelmesi gereklidir."
hesabın var mı? giriş yap