• kütüb-i sitte'de bildirildiğine göre, kendisini ve örgütlenme biçimini eleştirip karşı çıktığı için, islamiyeti kurmaya çalışan muhammed bin abdullah'ın görevlendirdiği abdullah ibnu atik tarafından öldürülen hicaz'lı yahudi tüccar.

    cinayet sonrasında katil, hz muhammed'in yanına dönüp zaferi haber vermiş, bunun karşılığında islam peygamberi de -memnuniyetin bir ifadesi olarak- katilin ayağını meshetmiştir.

    ~

    kütüb-i sitte'de ilgili konu başlığının adı "gazveler - ebu rafi abdullah ibnu ebi'l hukayk'ın katli."

    1. "resulullah (sav), ebu rafi'e bir heyet gönderdi. abdullah ibnu atik, geceleyin evine girerek, onu uyurken öldürdü."

    2. "resulullah (sav) yahudi ebu rafi'e, ensar'dan bir grup adam gönderip, başlarına da abdullah ibnu atik'i koydu. ebu rafi, resulullah (sav)'a eza veriyor ve aleyhinde çalışmalar yapıyordu. ebu rafi hicaz bölgesindeki kendine has bir kalede oturuyordu. kaleye yaklaştıkları zaman güneş batmıştı. halk artık sürüleriyle dönüyordu. abdullah arkadaşlarına: "siz burada oturun ve yerinizden ayrılmayın. ben gidip, kapıcılara biraz iltifat edip, içeri girme imkanı arayacağım" dedi ve ilerledi. kapıya kadar geldi. kazayı hacet yapıyormuş gibi elbisesini toparladı, insanlar içeri girmişti. kapıcı seslendi. "ey allah'ın kulu, girmek istiyorsan gir. kapıyı kapatacağım (çabuk ol)!" dedi. ben de girdim ve (bir köşeye) gizlendim. halk tamamen girince kapıyı kapattı. sonra da anahtarları bir kazığa taktı. ben (müsait bir anda) kalkıp anahtarları alıp kapıyı açtım. ebu rafi evinde gece sohbeti yapıyordu. ve hususi bir köşkte idi. sohbet arkadaşları dağılınca, yanına çıktım. her bir kapıyı açıp girdikçe içeriden üzerime kapadım. "eğer halkın haberi olur da beni öldürmeye azmederlerse, ben ebu rafi'i öldürmeden ona ulaşamasınlar diye böyle yaptım. sonunda yanına kadar geldim. köşkün ortasında yer alan karanlık bir odadaydı. ancak, odanın neresinde olduğunu bilemiyordum. "ebu rafi" diye seslendim. "kim o?" dedi. sese doğru yöneldim. heyecan içerisinde bir kılıç darbesi indirdim, ama boşa gitti. adam bir çığlık attı. hemen odadan çıktım. azıcık bekleyip tekrar girdim, [sesimi değiştirip, yardıma gelmiş gibi:] "o ses de ne? ey ebu rafi" dedim. "kahrolası, odada biri var az önce bana kılıç vurdu" dedi. (yerini iyice keşfetmiştim), bir darbe daha indirdim. yaraladım, fakat öldüremedim. sonra kılıcın ucunu karnına sapladım, sırtına kadar dayandı. öldürdüğümü anladım. geri dönüp, kapıları teker teker açmaya başladım. merdivene kadar geldim. ayağımı bastım. yere kadar ulaştığımı zannettim. ay ışığıyla aydınlık bir gecede düştüm. bacağım kırıldı. sarığımla sardım. sonra gidip kapının önüne oturdum. onu gerçekten öldürdüm mü, öğreninceye kadar bu gece kaleden dışarı çıkmayacağım" dedim. horozlar ötünce, surların üzerinden ölüm ilan edildi. ölüm habercisi: "hicaz ahalisinin tüccarı ebu rafi`in ölümünü duyuruyorum!" diye bağırıyordu. ben hemen arkadaşlarımın yanına gittim. "zafer!" dedim, allah ebu rafi'in canını aldı!" resulullah (sav)'a geldim, olup biteni anlattım. bana: "uzat ayağını!" buyurdular. ben de ayağımı uzattım. meshediverdi. sanki hiçbir şey olmamış gibi hiçbir rahatsızlık kalmadı."

    3. "resulullah (sav) ibnu ebi'l-hukayk'ı öldürenleri, (bu işe giderken) kadın ve çocukları öldürmekten nehyetmişti. onlardan bir adam dedi ki: "karısı bağırmalarıyla bize sıkıntı olmuştu. kılıncı sıyırıp tepesine kaldırdım. (vuracağım sırada) resulullah (sav)'ı (n tenbihini) hatırladım ve kendimi tuttum. bu tenbih olmasaydı ondan da rahata erecektik."

    kaynak: http://hadis.ihya.org/kutubusitte/konu/542.html
  • bunun da durumu ka'b ibnu'l-eşref ile tamamen aynidir ve ayni sebepten oldurtulmustur (bkz: #21323347). hem muslumanlar icerisinde bozgunculuk yapmistir, hem kurulum asamasindaki islam devletinin altini oymaya calismistir, hem surekli olarak musrikleri muslumanlara saldimaya tesvik etmistir ve bu konuda maddi kaynak saglamistir. burada failleri hz. muhammed'in mi sectigi yoksa sadece izni mi vermis oldugu konusunda kaynaklarda ihtilaf var. yani kesin olarak kisileri kendisi secmistir diyemiyoruz. hz. muhammed bu izni verirken, bu hainin oldurulmesine izin vermistir ama saklandigi kaledeki basta cocuk ve kadinlar olmak uzere hic kimseye dokunulmamasini emretmistir. bunlar hadis kaynaklarindaki bilgiler. siyer kaynaklarinda ise, konu hayber gazvesi yani hayber'in fethi ile ilgili kisimda su sekilde geciyor:

    "hayber'in fethi, nâim kalesi ile başladı. burada mahmûd b. mesleme atılan taşla şehit oldu. sonra kamûs kalesi ele geçirildi. daha sonra, vatîh, sülâlim, şık, netah ve ketîba kaleleri alındı. bu kalelerin ele geçirilmesinde şiddetli çarpışmalar oldu. müslümanlardan yirmi beş kişi şehid olurken, yahûdilerin kaybı doksan üç kişi oldu. hayber'in ileri gelenlerinden useyr, yâsir, emir ve kinâne b. ebi'l-hukayk ve kardeşi öldürüldü (ibn sa'd, ii, 107)."
hesabın var mı? giriş yap