99 entry daha
  • "... size nefsinizin hoşlanmayacağı bir şeyle gelen her peygambere kafa mı tutacaksınız?" (bakara 87)

    "ey iman edenler! sabır ve namazla yardım isteyin. şüphe yok ki allah, sabredenlerle beraberdir." (bakara 153)

    "yoksa siz, kendinizden önce gelip geçenlerin hali, uğradıkları sıkıntılar başınıza gelmeden cennete girivereceğinizi mi zannettiniz? onlara öyle yoksulluklar, öyle sıkıntılar dokundu ve öyle sarsıldılar ki, hatta peygamber ve beraberinde iman edenler 'allah'ın yardımı ne zaman?' derlerdi. bak işte! gerçekten allah'ın yardımı pek yakındır." (bakara 214)

    "... olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysa ki o sizin için bir kötülüktür. allah bilir, siz bilmezsiniz." (bakara 216)

    "bir tatlı dil ve kusurları bağışlamak, arkasından eza ve gönül bulantısı gelecek bir sadakadan daha hayırlıdır." (bakara 263)

    "sadakalarınızı kendilerini allah yoluna adamış olan fakirlere veriniz. onlar yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremezler. utangaç olduklarından dolayı, bilmeyenler onları zengin sanırlar. oysa sen onları yüzlerinden tanırsın. yüzsüzlük yapıp kimseden bir şey de isteyemezler. ne türden bir iyilik yaparsanız, şüphe yok ki, allah onu bilir." (bakara 273)

    "insanlara kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, salma atlar, davarlar, ekinler kabilinden aşırı sevgiyle bağlanılan şeyler çok süslü gösterilmiştir. halbuki bunlar dünya hayatının geçici faydalarını sağlayan şeylerdir. oysa varılacak ebedi hayatın bütün güzellikleri allah katındadır." (âl-i imran 14)

    "gevşemeyin, üzülmeyin; eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir." (âl-i imran 139)

    "... bundan dolayı allah, size gam üstüne gam verdi ki, ne elinizden gidene ne de başınıza gelene üzülmeyesiniz." (âl-i imran 153)

    "allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. eğer sizi yardımsız bırakırsa, artık ondan sonra size kim yardım edebilir? müminler ancak allah'a güvenip dayansınlar." (âl-i imran 160)

    "insanlar onlara 'düşmanlarınız size karşı ordu topladı, onlardan korkun' dediklerinde, bu onların imanını artırdı ve şöyle dediler: allah bize yeter, o ne güzel vekildir." (âl-i imran 173)

    "muhakkak ki siz, mallarınız ve canlarınız hususunda imtihan olunacaksınız. sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve allah'a ortak koşanlardan size eziyet verici birçok söz işiteceksiniz. eğer sabreder ve allah'tan gereği gibi korkarsanız, şüphesiz işte bu sabrı gerektiren işlerdendir." (âl-i imran 186)

    "kendi nefislerini temize çıkaranları görmüyor musun?" (nisa 49)

    "... insanlardan korkmayın, benden korkun." (maide 44)

    "ey inananlar, kendinize dikkat edin. siz doğru yolda olduğunuz takdirde doğru yoldan sapanlar size zarar veremezler." (maide 105).

    "bugün, sizi ilk defa yarattığımız zamanki gibi yapayalnız huzurumuza geldiniz, size verdiğimiz her şeyi arkanızda bıraktınız. allah'ın size göre ortağı olduklarını iddia ederek yardımlarına, şefaatlarına güvendiğiniz ortakları yanınızda görmüyoruz. aranızdaki bütün bağlar artık kesilmiş, güvendiklerinizin hepsi kaybolup gitmiştir." (en'am 94)

    "... yoksa onlardan korkuyor musunuz? eğer inanıyorsanız her şeyden önce allah'tan korkmalısınız." (tevbe 13)

    "... çünkü onların allah yolunda çektikleri hiçbir susuzluk, hiçbir yorgunluk ve hiçbir açlık, ayrıca kafirleri öfkelendirecek ayak bastıkları hiçbir yer veya düşmana karşı elde ettikleri hiçbir başarı yoktur ki, karşılığında kendilerine salih bir amel yazılmış olmasın. çünkü allah, güzel iş yapanların mükafatını zayi etmez." (tevbe 120)

    "... ey insanlar, taşkınlığınız sırf kendi zararınızadır. şu değersiz dünya hayatının bir süre tadını çıkarınız, sonra nasıl olsa dönüp bize geleceksiniz. biz de bütün yaptıklarınızı tek tek size haber vereceğiz." (yunus 23)

    "şurası kesindir ki allah, insanlara zerre kadar zulmetmez. insanlar kendi kendilerine zulmedip duruyorlar." (tevbe 44)

    "hangi işi yaparsan yap, kur'an'dan ne okursan oku, ne işte çalışırsan çalış, unutmayın ki siz ona dalıp gitmişken biz sizin üzerinizde şahidiz. ne yerde ne de gökte zerre kadar hiçbir şey rabbinin gözünden kaçmaz." (yunus 61)

    "... akıllarını kullanmayanlar üzerine allah şeytanı musallat eder ve onları pislikte bırakır." (yunus 100)

    "rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazı dosdoğru kılarlar ve verdiğimiz rızıklardan gizli ve açıkça allah yolunda harcarlar. çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. işte bunlar, bu hayatın akıbeti kendilerinin olacak olanlardır." (ra'd 22)

    "... evet, iyi bilin ki, kalpler allah'ın zikriyle yatışır." (ra'd 28)

    "eğer allah insanları zulümleri yüzünden hesaba çekseydi yeryüzünde kımıldayan tek canlı bırakmazdı. fakat allah onları belli bir vakte kadar erteler. ecelleri geldiği zaman, onu ne bir saat erteleyebilirler, ne de öne alabilirler." (nahl 61)

    " 'kitabını oku! bugün hesap görücü olarak sana nefsin yeter' deriz." (isra 14)

    "hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan sorumludur." (isra 36)

    "yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! çünkü sen asla yeri yaramazsın ve boyca da dağlara erişemezsin." (isra 37)

    "denizde başınıza bir felaket geldiği zaman, allah'tan başka yalvardığınız bütün putlar kaybolur. allah sizi tehlikeden kurtarıp karaya çıkarınca da yüz çevirirsiniz. zaten insan çok nankördür." (isra 67)

    "biz insana nimet verdiğimiz zaman, allah'ı anmaktan yüz çevirip uzaklaşır. ona fenalık dokununca da umutsuzluğa kapılır." (isra 83)

    "de ki: 'siz rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, fakirlik korkusunu yine de elden bırakmazdınız.' doğrusu insan çok cimridir." (isra 100)

    "sakın kıyamete inanmayıp kendi heva ve hevesine uyan kimse seni ona iman etmekten alıkoymasın, sonra helak olursun." (taha 16)

    "kafirlerin bir kısmına, onları sınamak için dünya hayatının süsü olarak verdiğimiz ve onunla kendilerini geçindirdiğimiz mal ve saltanata sakın rağbetle bakma. rabbinin ahirette verecekleri daha hayırlı ve daha devamlıdır." (taha 131).

    "... gerçek şu ki, gözler kör olmaz; fakat asıl göğüslerin içindeki kalpler kör olur." (hac 46).

    "çünkü kullarımdan bir zümre 'rabbimiz! biz iman ettik, bize merhamet et. sen merhametlilerin en iyisisin' diyorlardı. işte siz onları alaya aldınız. sonunda bu davranışınız size beni yâd etmeyi unutturdu, çünkü siz onlara gülüyordunuz." (nur 109-110)

    "sizi sadece boş yere yarattığımızı ve sizin hakikaten huzurumuza geri getirilmeyeceğinizi mi sandınız?" (müminun 115)

    "... ey insanlar! sizi birbiriniz için imtihan aracı kıldık. bakalım sabredecek misiniz?" (furkan 20)

    "o çok merhametli allah'ın has kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahil kimseler kendilerine laf attığı zaman incitmeksizin 'selam' deyip geçerler." (furkan 63)

    "sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle!" (şuara 84).

    "resulüm! sen sevdiğini hidayete eriştiremezsin; bilakis, allah dilediğine hidayet verir ve hidayete girecek olanları en iyi o bilir." (kasas 56)

    "şimdi sen sabret. çünkü allah'ın vaadi mutlaka haktır. sakın imanı sağlam olmayanlar seni hafifliğe sevk etmesinler." (rum 60)

    "oysa her kim iyilik yaparak yüzünü tertemiz allah'a tutarsa, o gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. öyle ya, bütün işlerin sonu allah'a dayanır." (lokman 22)

    "şimdi hiç kimse kendileri için, yaptıklarına karşılık gözler aydınlığı olacak şeylerden neler gizlenmiş olduğunu bilemez." (secde 17)

    "ne kör ile gören eşit olur, ne de karanlıklarla aydınlık, ve ne de gölge ile sıcaklık." (fatır 19-20-21)

    "allah'ın kitabını okuyan, namazı kılan ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli ve açık olarak verenler, kesinlikle batma ihtimali olmayan bir ticaret umarlar." (fatır 29)

    “... sizi, düşünüp öğüt alacak kimsenin düşünüp öğüt alabileceği kadar yaşatmadık mı?" (fatır 37)

    "o sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: 'ey kavmim! uyun o elçilere! uyun sizden hiçbir ücret istemeyen o zatlara ki, onlar hidayete ermişlerdir' " (yasin 20-21)

    "bununla beraber kimin ömrünü uzatıyorsak, yaratılışta güç ve kuvvetini alarak tersine çeviriyoruz. hala akıllanmayacaklar mı?" (yasin 68)

    "derken birbirlerine dönüp sorarlar: 'gerçekten benim bir arkadaşım vardı. derdi ki, -sen gerçekten inananlardan mısın? öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman biz hakikaten cezalanacak mıyız?- siz onu tanır mısınız?' der. derken bakınır ve onu cehennemin tam ortasına görür. ona şöyle der: 'allah'a yemin ederim ki doğrusu sen az daha beni helak edecektin." (saffat 50-51-52-53-54-55-56)

    "... hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (zümer 9)

    "sen elbette öleceksin, onlar da elbette öleceklerdir. sonra siz muhakkak kıyamet gününde rabbinizin huzurunda birbirinizden davacı olacaksınız." (zümer 30)

    "allah kuluna kafi değil midir?" (zümer 36)

    "fakat insana bir sıkıntı dokunuverince bize yalvarır, sonra kendisine tarafımızdan bir nimet bahşettiğimiz zaman da 'o bana bir bilgi üzerine verildi' der. belki bu bir imtihandır, fakat pek çokları bilmezler." (zümer 49)

    "... kötülüğü en güzel bir şekilde sav. o zaman seninle kendi arasında bir düşmanlık olan kişinin sanki samimi bir dost gibi olduğunu görürsün. bu olgunluğa ancak sabredenler kavuşturulur, buna ancak hayırdan büyük bir pay sahibi olan kavuşturulur." (fussilet 34-35)

    "heva ve hevesini kendine ilah edinen, allah'ın kendi ilmi dahilinde saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürleyip gözüne perde çektiği kimseyi görüyor musun?" (casiye 23)

    "rabbi tarafından apaçık bir delil üzerinde bulunan kimse, kötü işleri kendisine güzel gösterilmiş de heveslerinin peşine düşmüş kimseler gibi olur mu?" (muhammed 14)

    "şüphesiz biz, toprağın onlardan neleri eksilttiğini bilmekteyiz." (kaf 4)

    "andolsun ki insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. ve biz ona şah damarından daha yakınız." (kaf 16)

    "rabbinin hükmüne sabret. çünkü sen gözlerimizin önündesin." (tur 48)

    "yoksa arzu ettiği her şey, insanın kendisinin mi olacak?" (necm 24)

    "son da ilk de allah'ındır." (necm 25)

    "yeryüzünde bulunan her şey fanidir. yalnız celal ve ikram sahibi rabbinin zatı baki kalacaktır. şimdi rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz? (rahman 26-27-28)

    "... kim allah'tan korkarsa allah ona bir çıkış yolu yaratır. ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. kim allah'a güvenirse, o ona yeter." (talak 2-3)

    "sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki o, göğüslerin özünü bilir (mülk 13).

    "... kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun, sen rabbinin nimetiyle mecnun değilsin." (kalem 1-2)

    "şunların hiçbirine boyun eğme: yemin edip duran aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, hep laf götürüp getiren, hayra engel olan, saldırgan, günahkar, kaba ve haşin, sonra da kötülükle damgalı. mal ve oğulları var diye böyle davranır." (kalem, 10-11-12-13-14)

    "... kur'an'ı tertil ile, düşünerek oku!" (müzzemmil 4)

    "peki inkar ederseniz, çocukları ihtiyarlatacak kıyamet gününden kendinizi nasıl kurtaracaksınız?" (müzzemmil 17)

    "ey örtüsüne bürünen! kalk ve uyar! sadece rabbinin büyüklüğünü dile getir." (müddessir 1-2-3)

    "rabbinin ordularını ancak rabbin bilir." (müddessir 74)

    "hayır, o kıyamet gününe yemin ederim. yine hayır, o sürekli kendini kınayan nefse yemin ederim. insan kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor? evet, bizim onun parmak uçlarını bile aynen eski haline getirmeye gücümez yeter" (kıyamet 2-3-4-5)

    "insanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz, uzun bir zaman geçmemiş midir?" (insan 1)

    "kim de rabbinin divanında durmaktan korkmuş, nefsini boş heveslerden menetmiş ise, kuşkusuz onun varacağı yer cennettir." (nazi'at 40-41)

    "ey insan! ihsanı bol rabbine karşı seni aldatan nedir?" (infitar 6)

    "ey rabbine itaat edip huzura eren nefis! hem hoşnut edici, hem de hoşnut edilmiş olarak rabbine dön." (fecr 27-28)

    "insan kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor?" (beled 5)

    "ona iki yol gösterdik. fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi. bildin mi sen, o sarp yokuş nedir? köle azat etmek, veya salgın bir kıtlık gününde yemek yedirmektir, yakınlığı olan bir yetime veya hiçbir şeyi olmayan yoksula. sonra da iman edip de sabrı tavsiye eden ve merhamet tavsiye edenlerden olmaktır." (beled 10-11-12-13-14-15-16-17)

    "nefse ve onu biçimlendirene, sonra da ona kötülük ve takva kabiliyetini verene yemin olsun ki, elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur. onu isyanla, günahla bozup kirleten ziyan etmiştir. (şems 7-8-9-10)

    "sarıp örttüğü zaman geceye andolsun. parlayıp açıldığı zaman gündüze, erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki, gerçekten sizin işleriniz başka başkadır." (leyl 1-2-3-4)

    "rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da." (duha 3)

    "öyleyse sakın yetimi ezme, dilenciyi de azarlama." (duha 9-10)

    "demek ki, zorlukla beraber bir kolaylık vardır. evet, zorlukla beraber bir kolaylık vardır." (inşirah 5-6)

    "insanları arkadan çekiştiren, küçük düşüren, kaş göz hareketleriyle eğlenenlerin vay haline!" (hümeze 1-2-3)

    "çoklukla övünme yarışı sizi kabirlere varıncaya kadar oyaladı." (tekasür 1-2)

    "vay haline o namaz kılanların ki, kıldıkları namazın değerine aldırış etmezler. onlar gösteriş yapmaktadırlar." (hümeze 4-5-6)

    "de ki: 'ben insanların rabbine sığınırım. insanların sahibine, insanların gerçek ilahına '. "(nas 1-2-3)
309 entry daha
hesabın var mı? giriş yap