• karga bokunu yemeden yaşanmış ve bitmiştir.
  • 3300-2000 arası.
  • anadolu'da ana tanrıça kültü bu çağ da önemliydi. tüm yarımadaya yayılmış, her eve girmiş kutsal alanlarda tapınım yapılır olmuştu.
    ancak eski gerçekçi tanrıça heykelcikleri yerini soyut figürünlere bırakmıştır.( kadın cinsel organının ve doğurganlığının yansıtılmaması)

    (bkz: idol)
  • kendi içinde ı- ıı- ııı diye ayrılır.
  • bu dönemden kalan ikonlara bayılırım.
  • anadolu arkeolojisi açısından oldukça önemli bir evreye tekabül eden dönüm noktasıdır. kabaca mö 3000-2000 yıllarına tarihlenir ve kendi içinde üç döneme ayrılır; bunlar: erken tunç çağı 1 (mö 3000-2500), erken tunç çağı 2 (mö 2500-2250) ve erken tunç çağı 3 (2250-2000). insanlık; birçok açıdan bu dönemde ileriye gitmiş ve takip eden evreler bu bilgi birikim üzerine kurulmuştur.

    kendinden önceki kalkolitik çağ, anadolu için halen birçok soruya ve yeni araştırmalara muhtaçtır. çünkü bu uzun evreden bilgi alabildiğimiz yerleşim sayısı oldukça azdır. erken tunç çağı ise yukarıda bahsettiğim gibi oldukça farklı dinamiklere sahiptir ve kalkolitiğin aksine birçok yerleşimin stratigrafisinde takip edilebilmektedir.

    anadolu arkeolojisi’nde erken tunç çağı “beylikler dönemi” olarak adlandırılabilir. erken tunç çağı 1 ve 2’de, anadolu bize daha sade bir tablo veriyorken; erken tunç çağı 3 ile birlikte farklı bir manzaraya tanık oluyoruz. genel olarak bu çağın yeniliklerini dört başlıkta toparlayabiliriz:
    - hammadde ihtiyacı
    - ticaret
    - teknolojik gelişmeler
    - toplumsal değişimler

    şimdi bu maddeleri açıklayayım...

    hammadde ihtiyacı
    ilkokuldan beri bildiğiniz üzere anadolu coğrafyası madeni açıdan oldukça zengindir ve bunun başını bakır yataklarıçeker. yaklaşık 5 bin yıl önce de böyleydi. anadolu’da madencilik taa akeramik neolitiğe kadar inen bir kavram. yani etç’nin binlerce yıl öncesi... bakırın kolay temini ve işlenişi, beraberinde de kolay bozulmasını getirmiştir. nitekim birbirleri ile mücadele içindeki yerleşimlerin olduğu bir evrede bu pek de iyi bir şey değil. insanların bilişsel gelişimi ve daha dayanıklı bir maden arayışı; karşımıza bu dönemde tunç alaşımını* çıkartmıştır. kalay, anadolu kökenli bir maden değildir ancak buradaki zengin bakır yataklarından haberdar olan mezopotamya ve suriye halkları, bir takas metası olarak kalayı kullanmışlardır. nitekim bu da ticaret ağını değiştirip dönüştürmüş oldukça önemli bir etken olmuştur.
    kalayın yanı sıra lapis lazuli, fildişi gibi başka değerli hammaddeler de rağbet görmüş ve toplumun sınıfsal ayrımında rol oynamıştır.

    ticaret
    temeli hammadde ihtiyacı olan bu organizasyon, etç 3’te anadolu ticaret ağı* ya da büyük kervan yolu* isimleriyle bilinmektedir. her ne derseniz deyin, hammadde ihtiyacı bugün olduğu gibi o zamanda da önemliydi ve yerleşimleri birbirleri ile bağlantıda tutan önemli bir olguydu. hammadde ihtiyacı ile başlayan kültürler arası etkileşim, yine kültürler arası transferi de bu dönemde beraberinde getirmiştir. şimdi, ticaret deyip geçmeyiniz. birbirinden uzak iki merkez düşünün. bunlar ticaret yapmaya karar veriyorlar o-lal-la değil tabii... karşılıklı güven, diplomatik ilişki, rotaların güvenliği gibi birçok parametre barındırıyor ve bu mö 3. binyılda yapılıyor...

    teknolojik gelişmeler
    yaklaşık 10 yıldır arkeoloji içindeyim ve beni en çok heyecanlandıran başlıklardan birisi budur. düşünün, o güne kadar var olmayan bir yapım tekniği bir anda toplumların hayatını kolaylaştırıp onları geliştiriyor. gerçekten muazzam!
    bence bu başlığın en göze çarpanları madencilik ve seramik alanındaki gelişmeler.
    madencilikle başlayalım...
    akeramik neolitikten bahsetmiştim. o dönemin insanları bakırı soğukken, en basit yöntem olan dövme tekniği ile işliyorlardı. bunca yıllık bilgi birikim ise bize kaybolan modelli kalıp tekniğini sunuyor. balmumu veya hayvansal yağlardan elde edilen kalıp kille kaplanıyor ve ateşin yardımıyla balmumu eriyerek esas kalıbı oluşturuyor. erimiş metal bu esas kalıba dökülüp en nihayetinde istenilen ürün elde ediliyor.
    seramik ya da çanak çömlek alanında ise kuşkusuz en önemli şey yukarıda bahsettiğim ticaret ile anadolu’nun tanıştığı çark teknolojisi. kazılarda dahi el yapımı olanlardan kendini kolaylıkla ayıran, kesinlikle toplumsal dönüşüm unsurlarından birisi olan çark sayesinde toplumların üretim kapasitesi artarak zanaatkarlar sınıfı ortaya çıkmıştır. o zamana kadar elde, oldukça emek ve zaman gerektirerek üretilen çanak çömlek; çark sayesinde çok daha kolay işlenir hale gelmiştir. dolayısıyla seri üretim kavramını da bir yerlere iliştirmek gerekir.

    toplumsal değişimler
    bu noktada biraz daha fazla arkeoloji bilgisine ihtiyaç var. bilindiği üzere yerleşik hayata geçen insanlar bir müddet sonra kendi mülkiyet alanları içerisinde yaşamaya başlamıştır*. doğal iş bölümü yerini sınıflı toplum yapısına bırakırken, etç insanları da bundan etkilenmiştir. bu dönemde şehir diyebileceğimiz yerleşimlerin* sur duvarları ile çevrildiğini görüyoruz. aslında bu tartışma kalkolitikten itibaren var olup elde yeterli kanıt yoktur. yerleşim savunması ve güvenlik ihtiyacı bu dönemin oldukça önemli maddeleri arasındadır. bununla birlikte o yerleşimin idaresinden sorumlu biri/birileri de vardır ki; bu noktada hiyerarşi olgusu ile karşılaşıyoruz. hiyerarşik yapının olduğu yerde de enikonu zenginler ve sıradan halk olacaktır. biz toplumsal yapının ne denli karmaşık olduğunu aslında kültepe tabletlerinden biliyoruz ama o evreye gelmeden de arkeolojik kanıtlar bize bunun varlığı hakkında bilgi veriyor. sınıfsal ayrımın en keskin örneği alacahöyük kazılarında açığa çıkartılan ve etç 3’e tarihlendirilen mezarlardır. tartışma kısmına girmeden buluntularından bahsetmek gerekirse, 13 mezar da içerdiği değerli objeler açısından zengin sınıfa atfedilmiştir. buluntuların bir kısmı bile zenginliği ve beraberindeki sınıfsal ayrımı özetler niteliktedir. halk mezarları* basit ve gösterişten uzaktır, içerisinde çanak çömlek bulursanız şanslısınız.

    sözün özü;
    erken tunç çağı anadolu arkeolojisindeki bence en önemli dönüm noktalarından birisidir. insanlık; teknolojik ve sosyal anlamda bir daha geriye dönmeksizin ileri gitmiş ve takip eden çağların başlangıcını oluşturmuştur. bu çağın, ki halen sebepleri tartışma konusudur, sona ermesi ile birlikte anadolu insanı yazı ile tanışmış, yaşamlarını kayda almış ve bambaşka bir dönemi başlatmışlardır.
hesabın var mı? giriş yap