• foca da onuc bin donumluk arazi uzerine kurulmus, serilmis ve serpilmis cezaevi. aslen burasi foca jandarma komando egitim yeri imis fakat burada oyle bir yazin sivrisinek, iki kisin soguk varmis ki askeriye pili pirti toplamis, gitmis buradan. oyle ki sivrisinek kotpantolondan sokar, bir de aglatirmis kasintidan. eh tabi arazi kocaman hayvan besleniyor devamli, bir turlu gitmemis sivrisinekler.
    buca cezaevine kiyasla bir "cennet" olan foca da, mahpuslarin tedirginligi disiplin cezalari. ayrintili belirlenmis disiplin kurallarina uyulmadigi takdirde, hemen paketlenip cezali olarak buca cezaevine yollaniyor hapisane sakinleri. buna ragmen iki gunde bir cezaevinden kacanlar ise bize ceza sisteminin kokten yanlis oldugunu hatirlatmali diye dusunuyorum. (oyleyse ?)
  • resmi kayitlarda ve girisindeki tabeladaki yazida izmir foca tarim yari acik cezaevi olarak gecen cezaevidir. sinirlari icinde ahiri, tarlalari ve kumesleri vardir*. her suclu burada potansiyel ciftci olarak calismakta ve sutunden ekmegine, yogurtundan yumurtasina kadar uretmektedir. hele ki bir ayranlari vardir, neredeyse foca ayrani ile kapisacak lezzette ve kivamdadir lakin uzerinde yazan ''foca yari acik cezaevi ayrani'' yazisi insanin icine kurt dusurur, lokur lokur icerken ayran kazanina ''alin lan ozgur ipneler!'' diye tukuren* suclu goruntuleri getirir, o yuzden istahiniz yarida kesilir. butun urunleri de foca ve yeni foca'daki cogu dukkanda ve haftalik pazarlarinda bulunabilir.
  • valla burdan bi kere bi kör kaçmıştı artık nası bi cezaeviyse (bkz: prison break)
  • etrafında tel örgü ya da güvenlik kalkanı falan yoktur. kaçmak isteyen yürüyerek kaçabilir. pek çok tarım cezaevinde olduğu gibi, buraya da, cezasının yamulmuyorsam 2/3 ünü tamamlamış suçlular arasından iyi halden bilmemne seçilmiş olanlar transfer edilir. efendi efendi, kalan cezayı yatar çıkarlar. yatar da değil, kalan ceza süresince bu çevrede takılırlar diyelim. içerde ot içen, hırsızlık yapan, düzeni bozan suçlular, ya da kaçmaya çalışırken enselenenler bu kebap yerden kapalıya sürülürler. kaçmak istemezler haliyle. içlerinde servisle her sabah izmir'e gidip adliyede falan çalışan, sonra akşam eve döner gibi hapishaneye dönen mahkumlar bulunur.
    görüş günlerinde de açık görüş yapılır, tüm gün sürer, daha ne olsun.

    buyrun bu da bu cezaeviyle ilgili bir anı:

    askerliğim esnasında 3 mahkumun esrar kullandığı tespit ediliyor, ve şüpheli 10 mahkum, şahsımın görevli olduğu karakola getiriliyor. 10 mahkuma silahsız ve fakat coplu 4 asker gibi adaletsiz ve anlamsız bir eşleştirmeyle hastaneye, idrar tahlili vermeye gidiliyor. gözlerimizi dört açıyoruz, başımızdaki komutanın evrak işini tamamlamasını bekliyoruz. ben zannediyorum ki, bir iki senelik mahkumlar bunlar, ama yok. birine soruyorum 16 yıldır içerdeyim, ablamı öldürdüm diyor, birine soruyorum 10 senedir yatıyorum diyor. içime bir korku düşüyor, saldırsalar bir bok yiyemem, iyi niyetli olsunlar diye dua ediyorum. en sonunda tahlil işine başlıyoruz, ben ve bir asker koridorun bir ucuna geçiyoruz, iki asker diğer ucuna, giriş çıkışları kestik, bekliyoruz.

    ~esrar kullanmanın cezası kapalıya nakil, firarın cezası da kapalıya nakil~

    ablasını öldürmüş mahkum ve 2 arkadaşı, koridorun benim olmadığım ucundaki kapıdan kaçıyor. peşlerinden koşuyoruz, yakalayamıyoruz, yok. tim oluşturuluyor, arama timi. foça didik didik ediliyor, yok yok yok.
    mahkemeye veriliyoruz, "özen yükümlülüğünü yerine getirmemek" suçundan. savcı bağırıp çağırıyor, sizin bu işten ne kârınız var diye. anlatamıyoruz, adamla anlaşamıyoruz.
    askerliğimin kalanında gergin bir şekilde mahkeme gününü bekliyorum, öncesinde sorguya gelen rütbelilere hesap veriyorum. lan hiçbir suçum yok, anlatamıyorum.
    mahkemede hakim sert, suçlar suçlar konuşuyor. tüm resmi detaylı bir şekilde anlatıyorum. çalışmışım mahkemeye, mahkum sevkiyatı esaslarını ( 1 mahkuma 2 asker ) hatırlatıyorum, erteleniyor. hakim kadının verdiği yeni tarih sivil günlere denk geliyor. haberleşiyorum sonra kalanlarla, mahkemeden bir şekilde yırtıyorum. ama aylarca sinir ve stres yaşıyorum, hayatımda ilk defa sanık oluyorum. başımızdaki komutan sürülüyor, mahkumlar bulunamıyor, foça güzel küfürler istiyor~ve yiyor.

    edit:mahkemeden yırtamamışım. dün kapıma tebligat gelmiş. 5 ay hapis. 3 sene suç işlememem koşuluyla ertelenmiş durumda. hakkaten güzel sövüyorum foça'ya...
  • foça cezaevi ürünleri, özellikle süt ürünleri mutlaka alınası ve yiyilesidir. yoğurdu 5 günde ekşir, peyniri 1 haftada küflenir. süt ürünlerine koyulan katkı maddeleri ile ilgili bilgisi olanlar ne demek istediğimi anlayacaktır.
  • ürünlerinin markası focedir.
  • izmir adliyesi'nin otopark işletmelerinde, fotokopi hizmetlerinde, kantinleri ve çay ocaklarında alınan ihale nedeniyle mahkumlarının hizmet verdiği cezaevi. bu sayede önemli sayıda hükümlü istihdam edilip bunların topluma karışması sağlanıyor. ancak aldıkları maaş bildiğim kadarıyla 90 tl civarında, yani pek bir düşük. yine cezaevinin tarım alanlarında üretilen yumurtalar ve başkaca ürünlerin de adliyede satışı yapılıyor. kısacası bu cezaevi hükümlülerin görece sosyalleşmesini sağlamak için elinden geleni yapıp avrupai bir şekilde çalışıyor. darısı ülkemizdeki diğer cezaevlerinin başına.
  • süt ürünleri çok leziz olan kurum. ayrıca diğer ceza evlerinin ürünlerini de zaman zaman bulabilirsiniz. bir de yumurta almayı unutmayın.
hesabın var mı? giriş yap