• gece alışkanlığımız. kaliteli ve düzeyli haberci.

    (bkz: kanal 24/#11032701)

    (bkz: moderator gece kusagi/#11032716)
  • moderator gece kuşağında konuk ettiği ido genel müdürüne "tarifelerde yazılar çok küçük daha büyük olamaz mı?" gibi abuk bir soru sormuştur.
    ido genel müdürünü ben karşımda görsem neler sorarım neler ama sen git koca gazeteci sorduğun soruya bak...
    (bkz: hasbinallah)
  • kanal 24'ten ayrılıp atv'ye geçmiştir. haftasonu atv haberi sunacaktır. böylelikle kanal 24 büyük tanıtım kampanyaları düzenleyerek tanıttığı 4 moderatörden önce burçun imir'i sonra fuat kozluklu'yu kaybetmiştir.
  • büyük* kanallar arasındaki en iyi haber sunucusu olacaktır kuşkusuz. bu tarz ana haber bültenlerinden nitelikli haber beklemek hayal gibi de olsa fuat kozluklu'nun yerinde müdahalelerde bulunacağından eminim.

    nazım alpman kendisi için güzel bir yazı yazmış birgün'de:

    "kosova’da sırp mevzilerinin nerelere kadar yaklaştığını anlatan haberi sunarken az daha bir muhabirin canlı yayında ölümüne tanık edecekti izleyenleri. mevzileri sadece 50 metre mesafede anons yaparken, sırp nişancılar tüfeklerini fuat’a doğrultmuş nişan alıyorlardı. ntv genel müdürü cem aydın, masasından fırlayarak yayın odasına girmiş avazı çıktığı kadar bağırmıştı:

    -çabuk oradan uzaklaş, yayını kesiyoruz!

    1990’ların başında cizre’den taksi bagajında çıkabilmişti. cumhuriyet muhabiri olarak yaptığı haberler yüzünden özel tim’in “özel ilgisine” mahzar olmuştu. tim elemanları kadoğlu otelin kapısına kadar gelip soruyorlardı:

    -fuat kozluklu burada mı?

    1989 1 mayıs’ında taksim’de çevik kuvvet şube müdürü necmettin yıldırım, “önce gazetecilere” komutunu verince ahşap copla kolu kırılan ilk gazeteci yine fuat kozluklu olmuştu."*

    *http://www.birgun.net/…02&year=2008&month=06&day=23
  • moderatör gece'de misafiri olan kişiyle karadeniz'den konuşurken hatırlamaya çalıştığı türküyü canlı yayında "çayelinden yukari giderum yali yali" şeklinde mırıldanmış sevdiğim kişidir.

    kasıntısız, komplekssiz, bir ağbi bir kardeş gibi o gün gördüklerini anlatırdı sanki gece gece. her mimiğine dikkat ederek izlediğim haberleri anlayarak ve günümün en eğlenceli vakitlerinin bir kısmını geçirmiş olarak ayrılırdım tv'nin başından. neyse geçmişe mazi derler. inşallah benzer bir tadı haftasonu ve daha erken saatlerde de olsa yakalayabiliriz. zira ilk seyrettiğim anahaber bülteninde haber formatı, metin dili ve fuat kozluklu birbirlerine uymamışlardı.
  • apo'nun yakalandığı günün ertesinde okula giderken heyecanlıydım. haber yazma teknikleri dersime yalçın bayer geliyordu, o günün konusunun abdullah öcalan'ın yakalnması olacağı aşikardı. okula giderken bütün gazeteleri hatmettim, bütün haber programlarını izledim, tartışacağım konuları aşağı yukarı belirlemiştim. yalçın bayer derse geldiğinde konu hakkında neler bildiğimizi, düşüncelerimizi öğrenmek istedi, söz alıp anlatmaya başladım, gülümsedi, cep telefonunu çıkarttı, birini aradı, bir öğrencimi vereceğim telefona, sonuna kadar dinle yorum yapmadan dedi. telefonu bana uzatırken aynı şeyleri bana söyledi, bir öğrencisi ile görüşecek ve konu hakkında bildiğim her şeyi ona anlatacaktım. telefonu aldım, biraz gergindim, apo'nun yakalanmasına dair bildiğim ne varsa anlatıyordum, amerika'da bulunan gazeteci fuat kozluklu'nun cia'den bu haberi öğrendiğinin iddia edildiğini söylediğimde karşımdaki ses gürlemeye başladı: "ben kesinlikle bu haberi cia'den almadım, çok daha farklı haber kaynaklarım var, haber peşinde koşarken asla kirli ilişkilere bulaşmam..." diye başladı söze, kalbim duracak gibi oldu, telefonun diğer ucunda fuat kozluklu vardı, o andan sonra yaklaşık yarım saat boyunca haberi nasıl aldığının ipuçlarını verdi, son on dakikasında ise habercilik etiği ile ilgili asla unutamayacağım bir nutuk çekti, yalçın bayer karşımda kıs kıs gülüyordu... o günden sonra fuat kozluklu'ya karşı büyük bir sempati besledim, haber atlatmak kadar habere ulaşırken temiz yolları kullanmanın da bu işteki en önemli kurallardan biri olduğunu öğrenmiştim, bir haberin altında imzası varsa, o haber benim gözümde "gerçek ve objektif" oldu hep.

    bu akşam atv ana haber bülteninde fuat kozluklu'yu izledim, sunduğu haberlere baktım, herhangi birinin gerçek olmadığını iddia edebilecek bir pozisyonda değilim ama bu konuda birkaç ders almış biri olarak şunu söyleyebilirim: haberler tarafsız değil, neredeyse tamamı iktidarın penceresinden bakılarak hazırlanmış...

    tanıma gelince... kendi değerinden, güvenilirliğinden, tarafsızlığından fedakarlıkta bulunmaması gerektiğini düşündüğüm, bir zamanların ve umarım geleceğin en idealist gazetecisi...
  • turk tv.lerinin bir numaralı anchormani"sunum yetenegi olarak" ali kirca'ya, on basacak genc anchorman
    gercek bir haberci..
    bugun bekir hazarin hakkinda yazdigi bir yazi:
    http://yenisafak.com.tr/…?t=23.07.2008&y=bekirhazar
  • halil nebiler'in fuat kozalaklı diye kendince dalgasını geçtiği atv ana haber sunucusu.

    (bkz: ulusal kanal)
  • dikkat etttim de, haber sunarken grammer koltuğundaki bir minibüs şoförü gibi minik zıplamalar yapıyor oturduğu yerde.
  • tanidigim bir asker arkadasi kendisiyle ilgili cok enteresan bir şey anlatti gecenlerde. haliyle askerlik sirtina buyuk bir yuk gibi gelen fuat kozluklu surekli kaytarma pesindeymis. bir gun bircok kislada oldugu gibi, tepenin birine taslardan dev bir asker postali yapacagini soylemis komutanlarina. komutanlar da fikri ilginc bulup kabul etmisler tabii. gunlerce kafasina gore o tepede takilan fuat kozluklu nihayet bitirmis dev postali, gayet de guzel olmus, gelin gorun ki bir kac ay kadar sonra bu dev postalin altindan kocaman laleler bitivermis, enteresan bir goruntu olmus, fuat kozluklu o laleleri oraya dikerken ne dusundu bilinmez ama laleler buyudugunde kendisi artik hurgeneralmis.
hesabın var mı? giriş yap