• ikinci dünya savaşı’nı arka plana alan, az kişi tarafından bilinen şaheser filmler kategorisine dahil edilebilecek 1972 yapımı japon filmi. ingilizce adı under the flag of the rising sun.

    --- spoiler ---

    film, japon bir kadının (sakie togashi) savaşta yitirdiği kocasının 26 yıl boyunca bıkıp usanmadan izini sürmesini konu alıyor. 1945’te aldığı ölüm haberi ile yıkılan saike, küçük kızıyla beraber hayata tutunmayı başarır, ancak devletten -ölen asker eşlerine verilen- maddi yardımı alamaz. çünkü çavuş katsuo togashi askerî mahkeme tarafından cepheden firar ettiği için idam edilmiştir. sakie, kocasının ölüm haberini zor da olsa içine sindirir ancak firari olduğunu, böylesine onur kırıcı bir suçu işlediğini bir türlü kabullenemez. kocasının akıbetinin birkaç satırlık ceride kayıtlarından ibaret olamayacağına inanarak bürokrasinin aşılmaz duvarlarını sonuna kadar zorlar. her şey değişir, japonya savaş yaralarını sarar, fakat -kendi kızından bile bu konuda destek alamayan- sakie'nin mücadelesi hiç bitmez. nihayetinde insafa gelen bir memurun yol göstermesiyle kocasının akıbetini öğrenebileceği bir çözüme yaklaşır. çavuş katsuo'nun görev yaptığı cephedeki eski askerlerin isim ve adreslerini almasıyla filmin asıl öyküsü başlar.

    saike'nin yanına gidip konuştuğu her bir eski asker aracılığıyla pasifik cephesi'nin küller altında kalan acı gerçekleri yüzeye çıkar. sarf edilen her cümle, cephede gömülmüş binlerce cesedi gözler önüne serer. muharebe alanının kanlı atmosferinde umutsuz bir hava hâkimdir. hatıralarını anlatan eski askerlerden kimi çavuş katsuo'yu hatırlamadığını söyler, kimi iyi bir arkadaş olduğunu, kimi de korkunç suçlara karıştığını. aslında her öyküde japonya'nın 1940'lardan 1970'lere uzanan panoramasını izleriz. konu, ölü bir askerin kayıp hikâyesinden çok daha ötelere taşınır.

    savaştan sonra şehrin çöplüğünde hayatta kalmaya çalışan eski askerin yaşamı özünde pek değişmemiştir. çünkü savaş sırasında tropik adalarda da pislik içindedir, sağ kurtulup döndükten sonra da -artık son derece gelişmiş- metropolün bataklığındadır. rütbesiz erlerin payına, yeni kurulan barış dolu dünyada yine ayak takımı olmak düşer. savaşta sağ kalmak için her şeyin mübah hâle gelmesi son derece açık bir üslupla aktarılır: iftihar edilen kahramanlık çoktan yerin dibine girmiştir, fırsatını bulan arkadaşlarının iaşesini çalar, açlığı dayanılmaz duruma gelenler ise taze cesetleri pişirip yer..

    kadının ziyarete gittiği bir başka kişi, gözleri artık görmeyen eski inzibattır. yaşamını sürdürmek için eşinin hayat kadını olmasına ses çıkarmaması japon toplumunun ahlaki yozlaşmasına işaret eder. gururu için ölen ve öldüren adamlar o kadim değerleri çoktan unutmuştur.. bir başka eski asker, ucuz tiyatrolarda sahne almaktadır. kısa bir kesitini izlediğimiz kabarede hiroo onoda’ya nazire yaparcasına savaşın hâlâ sürdüğünü haykıran fanatik bir japon asker rolünü oynar. aslında bu kabareler hem askerin kendi geçmişinin, hem de vaktiyle son derece militarist olan japon toplumun cenaze merasimi gibidir.

    aydın görüşlü, geçmişiyle bağını koparmamış eski asker profili bir öğretmen ile hayat bulur. ne var ki, 1940'lı yıllarda yaşananlar ile hesaplaşması bir türlü bitmemiştir. yeni düzen içinde kendine bir yer edinmiş olsa da, aslında eğreti kalışının gayet farkındadır. zaten pasifik cephesi'nden sağ kurtulanlar için herhangi bir düzene adapte olmak pek mümkün değildir. müttefikler tarafından kuşatılmış, dış dünyadan tamamen izole olmuş japon askerleri açlık ve sıtmanın pençesindedir. başlarındaki subaylar sağlıklı karar alma yetisini çoktan kaybetmiş, erleri intihar görevlerine teşvik etmekten başka bir şey yapmamaktadır. pasifik cehenneminde düşmanların belki de en az zararlı olanı abd ve müttefikleridir. zira japonlar kendi kazdıkları kuyunun dibinde ağır ağır boğulmaktadır. bir hamle yapmanın ya da hiçbir hamle yapmamanın ölüm anlamına geldiği ortamda sağduyusunu halen koruyabilmiş bir avuç japon asker de askerî mahkemenin çarkında öğütülüp yok edilir..

    geçmişe dönük son hesaplaşma çavuş katsuo'nun mensup olduğu birlik komutanı ile yapılır. artık torun seven, sosyal yaşama gayet uyum sağlayan, anılarını kitaplaştırmayı düşünen tonton bir dede olmuştur. askerlerini ölüme gönderdiği anlamsız hücum emirleri, önünü ardını sorgulamadan verdiği idam fermanları, düşman tutsaklarının kellesini vurdurması zaman tünelinde kaybolup gitmiştir. sakie'nin sorduğu sorular eski komutanı beklenenin aksine hiç rahatsız etmez. vicdanında en ufak bir yankı uyandırmaz. cephedeyken de piramidin üst basamağındaydı, barış döneminde de güzide bir yaşamın içindedir. kaybedenler ve kazananlar -milyonlarca ölüme rağmen- hemen hemen hiç değişmemiştir..

    --- spoiler ---

    gerçek savaş görüntülerinin kullanıldığı, ölmüş askerlerin görsellerine çokça yer verilen film sona erdiği zaman insan midesine yumruk yemiş gibi hissediyor. güncel zamanda renkli, hatıralar anlatılırken siyah-beyaz olan bu etkileyici yapıtı herkese tavsiye ederim.

    not: @suyun oteki hali uktesiymiş
hesabın var mı? giriş yap