• attila ilhan'ın duvar * isimli şiir kitabında yer alan şiir.
    meraklısı için notlar kısmında şiir hakkında şöyle yazıyor:

    kitabın ilk basımında bu şiirler aşka dair başlığıyla verilmiştir. o yıllarda çıkan bazı dergilerde, bazılarını yine bu başlık altında yayımlamış olabilirim, bunu yapmakla, toplumcu ozanlara ters düşmüş oluyordum. o zamanki toplumcu ozan eğitimi sevda şiiri yazmayı yasaklamasa bile iyice kısıtlar, yazılan sevda şiirlerinin içine ille siyasal birtakım sloganların sokuşturulmasını gerektirirdi. görüldüğü gibi, bu sonuncu kurala pekâlâ uyduğum halde, ne hikmetse benim aşk şiirleri yayımlamam, aramızda mesele oluyordu. oysa kendimi fena halde âşık sanıyordum. ve ancak 20 yaşındaydım. kimseyi dinlemedim, şiirleri yazdığım gibi, ilk kitaba da aldım. ikinci basımda, önceden almamış olduklarımı da ekledim.
    genellikle bunlar, sevgilisinde uzakta olan bir genç ozanın beraber olmak özlemlerini, gelecek için kurduğu düşleri yansıtır, fonda hafif devrimci bir romantisme sezilir ki buruk tadını veren galiba budur. kitap yayınlandıktan sonra, onu hemen öven ataç *, toplumcularla sözbirliği etmiş gibi aşk şiirlerine takılmış, üstelik bunları geraldy'nin şiirlerine benzetmişti. geraldy kim, tanımıyoruz. herhalde iyi bir zan değil, yoksa ataç niye dudak bükerek söz etsin? derken şiirleri kendisi için yazdığım üniversiteli kız, hachette'den geraldy'nin toi et moi adlı kitabını bulup, bana armağan etmiyor mu? işin tuhafı, ben de bundan duygulanıyorum, o da ben de fransızca bilmediğimiz halde! bu davranışı, bizim kuşağı saran o dangalakça batıcılık hevesinin bir belirtisi saymak hiç yanlış olmaz! hoş sonraları benim şiirlerle geraldy arasında hiçbir benzerlik ya da ilişki olmadığını anladım ama, o günler o kitabı şöyle bir fiyakayla bir süre yanımda dolaştırdığımı hatırladıkça, utanırım.
  • sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    hiç görmediğim yıldızlar gözlerine doğmuş
    bir büyüklük duygusu dağlar gibi yüreğinde
    ah biz mutluluğu böyle aranıp duracak mıyız
    yağmur hep böyle yağacak mı hatıralara
    eksik olan bir şey var sana bana dair
    belki bir rüzgar belki rüzgardan da hafif
    ama kalbimiz yine uzak bir deniz gibi boş
    heybetli gurupların belirdiği saatlerde

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    acaba nasıl öğrenmişim nasıl farkında olmadan
    her şey nasıl olup geçmiş nasıl barut yağmış
    nasıl güneş vurmuş zehirlenmiş şehrin üstüne
    şimdi hangi kıyılarda gemiler demir alıyor
    güney rüzgarlarına açıp yelkenlerini
    belki bir italyan kızı tüfeğine dayanmış
    senin gibi barışı tasarlıyor dağlarda
    mahzun esirler harp şarkıları kadar mahzun
    gizlice talim ediyor hürriyet adımlarını

    sen şimdi yanımda yepyeni bir türkü gibisin
    ah şu harp bitse rüzgar gibi bir nefes alabilsek
    kimseler kimseler çıkmasa yolumuzun üstüne
    yağmur yağsın varsın ıslansın saçlarımız
    yalnız duyulmaz olsun göğsümüzdeki darlık
    dilimizdeki kilit kolumuzdaki zincir
    ömrümüz meçhullerden meçhullere akıyor
    saatler bizim değil kitaplar bizim değil
    bizim değil yaşamak bizim değil hiçbir şey
    kendi dünyamızda yabancılar gibiyiz
    ya çok erken ya çok geç doğmadık mı sevgilim
    buna rağmen mutluluğa inanıyoruz
hesabın var mı? giriş yap