• sadece insanın değil, yeryüzündeki bütün canlıların davranışlarını yöneten asıl itici güç.

    üreme, soyunu devam ettirme içgüdüsü bile aslında kaynağını bundan alır. üremek, genlerini geleceğe aktararak bir nevi ölümü atlatıp hayatta kalmadır.

    bana çok zeki bir designer'ın eseri gibi geliyor. düşünün, eğer bu içgüdü olmasa ölümlü olan, yani günün birinde öleceği kesin olan ve bunu bilen hiç bir canlı hayata sarılamazdı, "ne de olsa öleceğim" mantığıyla. bu içgüdü ise "bugün de ölmemeliyim" mantığına kapılmamızı sağlıyor. sonra gelsin uygarlık, buluşlar, şunlar bunlar.

    çok ilginç.
  • bu ne kadar tuhaf bir sey ya.
    rezil bir sekilde yasamaya devam edecegini biliyorsun. daha iyisine ulasmak icin hevesin ve caban yok ama bu icgudu yuzunden bayagi huzursuz, mutsuz, cogunlukla bosa debelenerek ve bunun farkinda oldugun halde yasamaya devam ediyorsun.
    genel olarak orta dogu'da yasamaktan mi bahsediyorum yoksa kisi kendinden bilir isi durumu mu ayirt edemiyorum.

    diger yanda artik ne icin oldugunu bile anlayamadigim kocaman hirslara sahip insanlar var.

    demet akalın'in borc mevzusundan hayatta kalma icgudusune savruldum ey sozluk. format icin affet.
  • en güzel örneği son yıllarda gözümüzün önünde yaşanmıştır.

    (bkz: suriyelilerin çocuk yapmaya devam etmesi)
  • bebekler annelerinden azar işittiklerinde ya da dayak yediklerinde yine dönüp annelerine sarılırlar. bu da onların hayatta kalma içgüdülerinden ileri geliyormuş, yaşamak için annelerine muhtaç olduklarını bildiklerinden.
  • bir kere yaşadım, beyin kendi kendine karar alıyor cidden. bilincin dışında bir atılım oldu. şimdi hayatımda yaşarken çok şeye daha hazırlıklı hissediyorum.
  • stresin en büyük sebebi.
hesabın var mı? giriş yap