• bir ermeni ismi
    (bkz: hrant dink)
    (bkz: udi hrant)
  • bugünden sonra bu coğrafyada yaşayanların, hepimizin adı...
  • "hu" (ateş) ve "yerant" (canlılık, ataklık) kelimelerinin birleşiminden oluşan isim.
  • "ben gittiğimde eşimi kaldırmışlardı. kanını gördüm kaldırımın üstünde. sonra hep üzüldüm, niye uzanıp oraya, yanına yatmadım diye. sonra hep üzüldüm... çıkarken agos’tan, baktım orayı sabunla suyla yıkıyorlar. temizlemeye çalışıyorlar. sanki temizlenirmiş gibi. suyla sabunla temizlenir mi dökülmüş kan?"

    hrant. kitabın adı bu. tuba çandar yazdı. 15 eylül'de çıkacak. 15 eylül doğum günü hrant dink'in. en samimi seslenişi vermiş kitaba isim olarak çandar: "hrant". kimse uğur mumcu'ya "uğur" dememişti, sabahattin ali'ye de "sabahattin". yanlış anlaşılmasın, onlar da candır, canımızdan alınanlardır elbet; ama hrant da sanki daha bir kardeşimizi bulduk biz. uğur mumcu, hocamızdı mesela, ama hrant, onu öldükten sonra tanıyanlara bile kırk yıllık ahbaptı sanki. düşman bellemiş olanlar bile "hrant" dediler, üzülsek mi ne yapsak.

    en baştaki sözler rakel dink'e ait. ölüm anını anlatmış ailesi kitapta. "offff" dedirten bir kitap bu galiba. hrant dedikçe "offf" demiyor mu zaten bir yanımız?

    http://www.ntvmsnbc.com/id/25130520/

    edit: kırık linki kaldırdım. soy soyladım, boy boyladım.
  • tuba çandar'ın everest yayınlarından bir eseri...

    "türkiyeliyim... ermeni’yim... iliklerime kadar da anadoluluyum. bir gün dahi olsa, ülkemi terk edip geleceğimi “batı” denilen o “hazır özgürlükler cenneti”nde kurmayı, başkalarının bedeller ödeyerek yarattıkları demokrasilere, sülük misali yamanmayı düşünmedim. kendi ülkemi de o türden özgürlükler cennetine dönüştürmek ise temel kaygım oldu.

    şu anda yaşayabildiğim ya da yaşayama-dığım haklara da bedavadan konmadım, bedelini ödedim, hâlâ da ödüyorum...

    kolay bir süreç değil yaşadıklarım... ve ailece yaşadıklarımız. ciddi ciddi, ülkeyi terk edip uzaklaşmayı düşündüğüm anlar dahi oldu.özellikle de tehditler yakınlarıma bulaştığında... o noktada hep çaresiz kaldım.

    “ölüm-kalım” dedikleri bu olsa gerek... bütün bunlar olurken şu gerçeği de tek güvencem sayacağım.

    evet, kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. evet, biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce...
    hrant dink

    hrant dink malatya'da 15 eylül 1954'te doğdu. türkiyeli bir ermeni aydını olarak toplumuna baktı, ona dokundu, gördü ve bildi. mücadelesini sürdürdüğü gazetesi agos'un önündeki kaldırımda 19 ocak 2007'de vuruldu. bu kitap onun benzersiz hayatının hikâyesidir. "
  • tûba çandar'ın yazdığı -daha doğrusu hrant dink'in yakınındaki insanların tanıklıklarını ve yazılarını kendi içinde özenle iki kitap olarak tanzim ettiği- ilk hrant dink biyografisi. kitap doğrudan insanların tanıklıkları ve hrant dink'in yazıları çok akıcı bir şekilde hrant dink'in hayatını anlatıyor. mutlaka okunmalı bir kitap, daha önce de bahsedilmiş kitap hrant dink'in ölümünün yakınlarının öğrenmesini anlatmasıyla başlıyor ki bu bölüm hakikaten dağlıyor insanı.
    beni en çok etkileyen cümle ise kardeşi yervant (levent) dink'e ait:
    "[kimsesizler yurdunda kaldıkları dönemi anlatırken] ama hamam günleri hrant yıkardı beni, çünkü ben başkasına müsaade etmezdim. abim beni çok yıkadı, bense onu bir kez... 23 ocak 2007'de..."
  • ilerlemesi zor kitap. zira ağlamaktan okumak zorlaşıyor. dink ailesi büyük bir samimiyetle ailelerine alıyorlar okuyanı...
  • hrant dink'i "khent hrant" ve "baron hrant" olmak üzere iki bölümde anlatan kitap.evet aldım ama henüz okumaya başlayamadım.hrant dink'in kitabın kapağındaki fotoğrafına baktıkça gözlerim doluyor,aldığım gibi geri koyuyorum kitaplığa.
  • kartal'a saha için giderken yolda okumaya başladım. öldürülmesiyle başlıyor kitap, ben bunu bilmiyordum. ailesi anlatılıyor öldürülüşünü nasıl öğrendiklerini ve neler hissettiklerini. kartal dolmuşunda ben bir ağlamaya başladım, durduramıyorum kendimi. ancak yetim çocukların sahip olabileceği bir kırk döküklüğe sahip bir çocuk hrant'ın, aynı anda hem kırık dökük hem çok gururlu hrant'ın, ancak yetim kalmış bir ailenin duyabileceği bir acıyı anlatan dink ailesinin ve ancak yetim kalmış, bırakılmış bir milletin anlatabileceği derinlikte anlatan ermeni milletinin hikayesi hep birlikte anlatılıyor kitapta. çok dokunaklı ama çok da soğukkanlıca ayrıntılı bir biyografi olmuş. hrant dink'in nasıl biriktirerek, neleri biriktirerek hrant dink olduğunu anlatıyor estetize etmeden. etse de beni rahatsız etmez, o da ayrı. hrant dink'i estetize etmeyip kimi estetize edicez bu dünyada?

    bende bir de hep bir kalp sıkışması okurken, gitmedik duruşmalarına hrant dink'in. yalnız bıraktık onu vicdanı, hiç yakamı bırakmıyor. uzaktan da olsa bir şeyler yapmalıydım duygusu yiyip bitiriyor beni. her şey bir yana, yetimhanede kardeşleri ve oradaki küçük çocuklara sarılarak çektirdiği bir fotoğraf var. nasıl da kanadı kırık ve aynı zamanda bıçkın. nasıl da sahip çıkıyor kendinden küçüklere. ermeni toplumunun lideri olmaya öyle alışık, öyle çırpınan hali var ki kahroluyor insan o fotoğraftaki küçük çocuğa bakarken. bir yetim selamı alıyorum kendi üstüme bir de, seviniyorum.

    bu arada, ne güzel kelime ahparig, ne çok yakışıyor hrant dink'e.
  • bu kitap bir hayat sundu bana, başlarken de ağladım bitirince de. kitabı aldığım ilk zamanlar başlayamadım bir türlü çünkü biliyordum ki kitap bitince hrant dink'in yokluğuna daha da yanacağım. biliyordum ki bu kitap mutlu sonla bitmiyor. bir hafta önce okumaya karar verdim sonunda. isteksizce başladım ancak bir baktım hrant dinksizliği telafi adına her geçen sayfada daha da hızlı daha da şevkle okumaya başlamışım. güldüm, ağladım, kızdım, imrendim, sevindim, üzüldüm... en çok da öğrendim. tuba çandar hrant dink'in hayatını hrant dink'in hayatını oluşturan, şekillendiren insanların ağızlarından çok iyi aktarmış bizlere. bu biyografi nasıl daha başarılı yazılabilirdi bilmiyorum. hrant'la birlikte ailesini, arkadaşlarını, dostlarını da tanıma fırsatını sağlamış okura tuba çandar. bu kitabı okumadan önce hrant dink'le birlikte geride bıraktıklarına da çok üzülürdüm. yani onlarla ilgili baskın duygum üzüntüydü. rakel dink'i ne zaman görsem gözlerim dolar hep. bir dostum var, bir sempozyumda ya da bir anmada bana ne zaman ''şu tarafa bakmadan önce uyarıyorum ağlama sakın'' diye takılsa anlarım ki rakel dink o yanda. sadece rakel dink için değil, hrant dink'in evlatları, kardeşleri yani bütün ailesi için çok üzülürdüm. ki hala da üzülüyorum ancak bu kitaptan sonra onlar için 'baskın' duygum sevgi oldu. tuba çandar hrant dink'in geride bıraktıklarına acımaktan çok onların asıl ihtiyaçları duygu olan sevgiyi daha da hissedebilmemizi sağlamış bu kitapla. en azından benim için durum böyle. rakel dink'i görünce gözlerim dolardı ama tutardım kendimi, bu kitaptan sonra tutabilecek miyim bilmiyorum. bildiğim şey artık acıdığım için değil sevdiğim için dolacak gözlerim.
hesabın var mı? giriş yap