• bo$luk: baki$imin bicimini aliyor isimli kitabinin arkasindaki tanimla:

    fransa'nin tubitaki olan cnrs'de ara$tirma bolumunu yoneten astrofizikci.
  • "doğayla savaş halindeyiz eğer kazanırsak kaybedeceğiz" gibi çok bilge bir sözün sahibi.***
  • 1932 doğumlu kanada asıllı fransız ekolojist ve astrofizikçi.

    1989'un grand prix de la francophonie sahibidir.
  • "man is the most insane species. he worships an invisible god and destroys a visible nature. unaware that this nature he's destroying is this god he's worshipping."

    diyerek lafı koymuş astrofizikçi dedemiz.
  • 'atomlara ve galaksilere ilişkin yazılar' adlı oldukça sade ve anlaşılır bir dille yazılan muhteşem kitabın yazarı.
  • kanadalı astrofizikçi.bu denli az biliniyor olmasına pek şaşırdım.kitaplarını okuyup anlamak için üst düzey bilgi birikimine gerek de duyulmaz,gayet sade olması ile birlikte oldukça derin ve gizemlidir...
    "kâinat" isimli kitabındaki bu söz çokça belirsizlikler içerisinde gece gözlerimi tavana kilitlediğim zaman uçuşuyor etrafta,yavaşça ve tane tane:
    "zorunluluk tek başına, sadece tıpatıp benzerliği ve dolayısıyla monotonluğu yaratır. tesadüf tek başına, sadece dağınıklığı yaratır. doğa, üstün biçimde düzenlenmiş, aynı zamanda muazzam çeşitliliğe sahip bir evren ortaya koymak için iki tabloya da müdahale ediyor. dünya’nın yaratıcılığının sırrı bu."
  • “zorunluluk tek başına, sadece tıpatıp benzerliği ve dolayısıyla monotonluğu yaratır. tesadüf tek başına, sadece dağınıklığı yaratır. doğa, üstün biçimde düzenlenmiş, aynı zamanda muazzam çeşitliliğe sahip bir evren ortaya koymak için iki tabloya da müdahale ediyor. dünya'nın yaratıcılığının sırrı bu.”
  • "yeryüzünü oturulabilir halde tutmak için insanları bir mücadele dinamizminde tutmak gerekir. baş uğraşım budur. "
    1932 doğumlu hubert reeves'in bir yıl önce, 17.11.2020'de kendisine sorulan sorulara verdiği cevaplardan biri.

    çocuklara ve gençlere ve çizgi roman sever büyüklere ormanları, okyanusları anlatan bu şirin mi şirin tabiat dede kalıpları yıkan bir astrofizikçi.
    işte kendi sitesi ve fotoğrafı
    sorunun, insan ve doğa arasında değil, zekâ ve doğa arasındaki huzursuz ilişkide yattığına inanıyor. "gezegenimizde, zekâsıyla diğer türlerin zekâsını geride bırakan bir tek insandır", demiştir.

    adam olacak çocuk denir hani, her şey montreal'de okurken 10. sınıfta bir gözlemle başladı. bir denklem, birkaç hesap ve mercek ayarı.. hepsi buydu ve güneş lekelerini gördü.
    bu işi çok sevdi. hayatını yıldızlara adadı. çevreye, daha sonra..

    maddeyi oluşturan kimyasal elementlerin reaksiyonlarını araştırdı. lityum, berilyum ve bor gibi belirli elementlerin oluşumunun uzaydaki nükleer reaksiyonlardan kaynaklanabileceğini açıkladı.
    johannes geiss'la çalışmaya başladı. geiss'in söylediği "güneş rüzgârında, dünyadaki doğal oluşumundan beş kat daha az ağır hidrojen bulunur." teorisi üzerinde ayrı ayrı çalıştılar ama aynı sonuçlara vardılar ve birlikte açıkladılar.
    bu amaçla, 1969'da reeves, abd ulusal havacılık ve uzay dairesi (nasa) ile uzun müzakerelerin ardından amerikalıları kendisi için basit bir deney yapmaya ikna etti. astronotlar, aya yapılan 15 apollo roket gezisinin beşinde alüminyum folyolu bayraklar çektiler. geiss folyoyu analiz ettiğinde, diğer şeylerin yanı sıra, güneş rüzgârının her 10.000 normal hidrojen atomu için bir ağır hidrojen atomundan oluştuğunu buldu. mesele uzaydaki ısıydı ve naziler 2. dünya savaşı sırasında yaptıkları ağır su çalışmalarında bunu bulmuşlardı.

    ikili, ilk kez 1971'de yayımlanan deneyleri ve teorileri için 2001 einstein ödülü'ne layık görüldü.

    reeves, soleil ve patience dans l'azur kitaplarından sonra başka yazarlarla ortak olarak 15 astronomi kitabı daha yayımladı. fakat o, şöhretini çevreciliğine borçlu. çevre ve bu konudaki halkla iletişimi nedeniyle birçok ödül ve unvan aldı.
    asteroid 9631 onun adını taşıyor.

    iklim değişikliği, çevre, doğaya ve canlıya saygı konusunda çeşitli tv programları ve filmler yapan, konferanslar düzenleyen reeves bu dünyayı insandan korumak gereğine inanıyor. tam olarak öyle dememiş ama o anlama gelen çok şey söylemiş, aşağıdaki de bunlardan biri;

    "canlıların var olma hakkı tartışılamaz ve hiçbir canlının varoluşunu haklı göstermesine de ihtiyaç yoktur. "zararlı türler" ve "zararlı otlar" sözleri, bitkilerin ve hayvanların bize hizmet etmek için var olduğunu ve üzerlerinde hiçbir sınır tanımayan bir hakka sahip olduğumuzu savunan, yüzyıllar öncesinden gelen bir önyargının yansımasıdır. bu ifadeler benmerkezciliğimizin, (ya da insanmerkezciliğin) cahilliğimizin ve dar görüşlülüğümüzün doğrudan ifadesinden başka bir şey değildir. gerçekte, başka birçokları arasında bir türüz biz de, o kadar. bu arada, yok olmalarından bütünüyle sorumlu olduğumuz, sayıları gittikçe artan, yeryüzünden silinmiş türlere bakacak olursak, doğanın dengesine ve yaşam çeşitliliğinin korunmasına zararlı tür nitelemesini, diğer tüm türlerden daha çok hak eden biz oluruz herhalde."

    "ben temelde bir nükleer fizikçiyim" diyen hubert reeves, hep merak ettiğimiz "başlangıç" la ilgili çok değerli bir bilgi veriyor;
    "ancak 100 kadar kimyasal element, yıldızlardaki nükleer reaksiyonların bir sonucu olarak oluştu. dolayısıyla benim işim, işlerin nasıl gittiğini -kökenlerimizin tarihini- çözmeye çalışmakla ilgili. dünyanın ve biz de dâhil olmak üzere üzerindeki her şeyin, yıldız tozu olarak başladığını söyleyebilirim."

    yıldız tozundan bugüne.. çevre, doğa, tür, biyoçeşitlilk.. çünkü "hepimiz evrenin çocuklarıyız.. yıldızların oğulları ve kızlarıyız."
    ne olduğumuz ve nereye gittiğimiz konusunda farkındalık yaratmak için çırpınan hubert reeves'e çok şey borçluyuz. kendisi günümüzün en saygın bilim insanlarından biri olarak kabul ediliyor.

    kaynak ve ileri okumalar
hesabın var mı? giriş yap