• sozlukte ve gunluk hayatta surekli olarak karsima cikan isyan cumlesi. daha kapsamlisi ise 'modern toplumda artik hem kadinlar hem de erkekler calisip ev ekonomisine katki sagliyorken, evden ayni anda cikip, ayni anda giriyorken, neden ben eve gelince yemek bulasik camasir utu ile ugrasiyorum, kocam ise televizyon karsisina gecip pinekliyor?' seklindedir.

    simdi burada kadinlarimiz, modern toplum elestirisi yaptiklarini dusunup, haklarinin yendigi iddiasiyla bu argumana bayiliyorlar. benim soylemek istedigim sey ise su, eger boyle bir durum varsa tamamen sizin yuzunuzden. evleneceginiz adami devlet mi atiyor? anneniz babaniz zorla mi nikahliyor? belediye kapiniza birakip kaciyor mu? eger zaten meslek edinmis ve kendinizi gelistirmis bir bireyseniz kimse sizi zorla evlendiremez.

    bu durumda da zaten kendi sectiginiz partneriniz okuz cikti diye toplum elestirisi yapip, kadinlarin guncel durumunu modern kolelik olarak tanimlamaniz cok gerzekce. eger evlenince boyle oldugunu ogrendim ve simdi bosanmaya cesaretim yok diyorsaniz o da sizin probleminiz ve ozguven sorununuzdan kaynaklaniyor.

    ben hicbir sekilde ev islerini esime yaptirmayi dusunmuyorum, tamamen yari yariya veya yorgunluk durumumuza gore ufak fedakarliklarla goturmeyi umuyorum. ıkimiz de yorgunsak dursun bulasiklar camasirlar bir gun ortalikta dunyanin sonu degil. zaten bana hizmet edecek, yemegimi hazirlayip utumu yapacak kadina ben birey olarak saygi duymam ve iliskinin yurumesi imkansiz olurdu.

    tabi erkeklerimizin cogu guclu kadin figurunden deli gibi korktuklari icin bu soyledigim sekilde yasayacak erkek bulmak zor olabilir, ama yapacak bir sey yok. o tip erkekleri bulabilecek sekilde davranabilir veya yalniz yasayabilirsiniz herhangi bir okuze hizmet edeceginize.

    degistirmeye gucumuzun yetmeyecegi seylerden sikayet etmeyi anliyorum ama es secimi onlardan biri degil.

    not: mesaj atip durmayim olum dusuyor mu boyle kiz diye, 6 temmuzda evleniyorum basim bagli benim :)
  • duymamak için çabaladığım cümle.
    ben eşimin çalışmaya ihtiyaç duymayacağı bir hayat için elimden geleni yapıyorum.

    çalışmak özgürlük değil, mecburiyet ve köleliktir.
  • eşi de çalışan bir erkeğin isyanı niteliğinde ki cümle.
  • artık gelinen noktada olmaması gereken söylemdir.
  • yanlış kişi ile evlenildiğini kanıtlayan cümledir.
    her iki tarafın da bu cümleyi kurduracak raddeye gelinmemesi için çaba göstermesi gerekmektedir.
  • anadolu kültürünü yansıtma konusunda ortalama bir ailede yetişen bir kadının bunu söylememesi gerekir. tek taşını erkek alsın, altınlarını erkek alsın, düğününü erkek tarafı yapsın, "oğlumuz ne iş yapıyor" sorularına erkek maruz kalsın, boşanınca nafakayı erkek versin, belini erkek çalıştırsın, biri bi laf attığında erkek cevap vermek zorunda kalsın, testosteron hormonuna erkek sahip çıksın....

    sonra neden ben ev işi yapıyorum. yapacaksın tabi aq, ha arada yardım ederiz belki.
  • ikimizde çalışıyoruz market poşetlerini neden ben taşıyorum? kontrasıyla karşılanabilir. ikiniz de çalışıyorsanız adil bir iş bölümü ortaya çıkmalı yada eve yatılı yardımcı almanız gerekiyor.

    edit: imla
  • aklıma şunu getiren sözdür

    ve doğruya doğru tespittir.
  • ‘ çünkü bütün hayvanlar eşittir de ondan dolayı’ diye cevaplarsanız, karşı atak gelmeyecektir.
  • sorunun kendisi yanlış. 2 tarafında çalışması koşullara bağlıdır. yani 2si de yoğun çalışıyorsa evlenmemelidir. kadın ve erkek doğası farklıdır, bunun anlaşılmalı gerekiyor.

    kadın yapısal olarak stresli, yoğun mesaili işlerde çalışmak için yaratılmamıştır çünkü bunu karşılayacak testosteron hormonuna ve gerekli kas yapısına sahip değildir. doğanın çalışanı bütün türlerde her zaman erkektir. şöyle düşünün savaşa ilk feda edilecekler öne sürülür. güçlüler ise son anda bekletilir. işte doğada bu konumda olan erkeklerdir. kadın ise değerlidir. evrimi temsil eder, doğurgandır. en iyisini seçmek için uğraşır. nedense bunlar hep göz ardı edilerek erkeğin çalışması çok değerli gibi gösteriliyor. erkek istediği için değil, çalışmak zorunda olduğu için çalışır, çünkü rüştünü ispat etmek ister.

    şimdi kadın oturup erkeğin rolünü üstlenmeye çalışınca orada huzursuzluk başlıyor. kadın çalışmasın mı? hayır çalışabilir, üretime katkı sağlayabilir fakat ihtiyaç yokken erkeğin eforu üstünde bir efor sarferderse durum karışır. çünkü kadın o baskı altında testosteron hormonu yetersizliği sebebiyle sağlıklı düşünemez. stresle başa çıkamaz. dırdırlanmaya başlar, kendi doğasını unutup inanabileceği en yalancı düşüncelere girmeye başlar. *

    tam tersini düşünelim, erkek tamam dedi, sen git çalış, ben evde oturayım veya sen stresli işte çalış ben az kazandıran fakat stressiz bir işe gireyim. ne oldu şimdi? erkek ev işlerine odaklandı ve freelance çalışıyor. bu sefer erkek doğasına aykırı yaşamaya başladı. inanın bana bundan kadın mutlu olmaz ve sinirlenir. en basitinden kendi sabah kalkıp işe gittiğinde siz uyuyorsanız deli olur. çünkü doğası gereği hipergamiktir ve erkeğin daha çok çalıştığını görmek, üstün olduğunu görmek ister. (buna 2 kere bizzat kendi ilişkilerimde şahit oldum.) bu arada siz hiç ev işini disiplinli yapan, profesyonel meslek harici ahçılığı güzel, mutfağı batırmayan erkek gördünüz mü? göremezsiniz. ev 1 ayda batacaktır. yani erkek iyi niyetli bile olsa ona göre "ev temizdir." kadın yine dırdırlanır, doğası gereği "düzensizlik" kadının gözüne batar. işte erkeğin yapacağı o kadar oluyor hanımlar, algı farklılığımız var.

    o erkek ev işinde bütün gün muhtemel olarak: priz bozulmuş diye "elektrik işi", ahh o lavabo akıtıyor diye "musluk tamiri", koltuğun bacağı kırılmış diye "mobilya tamiri", "hatta terzilik" gibi daha mekanik konularda uğraşıp duracak ve diğer ev işlerini yapmayacaktır. üstüne bir de kadından "ben çalışıyorum, sen neden çalışmıyorsun bey?" cümlelerinin duyacaktır. yani kadın hem erkeğin rolünü üstlenip, hem de bundan rahatsız olup, erkeği de yapmak istemediği bir şey için zorlayacaktır.

    ne oldu şimdi? erkek çalışmıyorken kadın tarafından çalışması için zorlandı. çalışıyorken de kadının söylediği "ev işlerini neden ben yapıyorum?" gibi dırdırlanmaları duydu. işte bu feminizmin 2 yüzlülüğüdür. "zorunda bırakma." her durumda erkek haksız oldu. eee ne olması gerek? çözüm basit: kadının kendisine verilmiş bir lüks mevcuttur. kadın çalışmak zorunda değildir. kadın çocuğunu büyütmek, ona sevgi vermek, yaşanacak güzel bir ortam sunmak ile yükümlüdür. (en basitinden 1 senelik emzirme işini bile erkek yapamıyor.) unutmayın yuvayı dişi kuş yapar ve doğasına uygun yaşadığı için mutlu olur. * hele ki erkeğin üstünde efor sarf etmesi gereken stresli bir işte kesinlikle çalışmamalıdır. bu kadının hormonal dengesini bozar ve seks hayatını dahi kötü etkiler.

    sonuç olarak özet geçelim:
    -dediğimiz gibi sorunun çekirdeğinde ve varsayımlarda problem var. sorun burada kadının çalışması değildir.
    -kadın çalışabilir fakat gereğinden fazla stresli bir işte mesai üstüne mesai alarak çalışması kadın doğasına(hormon ve kas sistemine) uygun değildir. bu durum esas görevlerini de bozmaktadır. kadın ancak yuvayı çevirebildiği sürece çalışmalı veya hiç evlenmemelidir. evlenmek zorunda değilsiniz! çalışan kadın olarak devam edebilirsiniz. mutlu(mutsuz!) bir yuva kurmayınız. unutmayın ki o zamanda evine gittiğinizde ev işi yapacaksınız.* üstüne bir de hormonal sisteminize aykırı yaşadığınız için yine mutsuz olacaksınız. (kilo alma garantili.)
    -2 tarafta çalışmak zorunda değildir. zaten erkek, bir kadına kendisinden çok yük yüklüyorsa o erkek hala erkek olamamıştır.
    -şöyle bir şey kesinlikle yok: "bütün ev işlerini kadın yapar", erkek de "çalış kadın" gibi direktiflerde bulunmaz. bu yazanlardan "iş bölümü" algısı anlaşılmalıdır. yani erkek gerekirse iş bölümüne katılır, gider musluk/priz değiştirir fakat evin genel işleyişine doğal bir görevmiş gibi katılmaz. yani varsayalım erkek yorgun-argın zor bir günde eve geliyor ve kadın ailesi için yemek hazırlıyorken, karısı ondan rica etmediği sürece kocası görevmiş gibi o yemeği hazırlamaya yardımcı olmaz. (o zaten işini yapıp evine gelmiş.)
hesabın var mı? giriş yap