• son birkaç aydır kendini iyiden iyiye gösteren yasakçı zihniyettir.
    aklımda kaldığı kadarıyla son dönemde medya organlarına yönelik olarak yapılan sansür uygulamalarını yazayım.
    1. alo fatih olayı vardı hatırlarsanız. tayyip, muhalif insanların televizyonlara çıkıp konuşmasını bu alo fatih sayesinde engelliyordu. alo fatih'i bahçeli hakkında arayıp fırçalaması zihinlerde yer etmiştir.
    2. el-bab'da canice şehit edilen iki askerimiz ana akım tabir edilen hiçbir medya organında yer almamış, üstüne üstlük hükûmet sözcüsü konuyla ilgili haber yapan az sayıda medya organını tehdit etmişti.
    3. medya organlarında "son dakika" ibareli yayınlar yapılması yasaklanmış, ülkede meydana gelen terör olayları ile ilgili resmi kaynaktan açıklama yapılana kadar haber yapılmaması tüm medyaya bildirilmiştir.
    4. bugün sosyal medyada referandum ile ilgili görüşlerini açıklayan bir sunucunun(irfan değirmenci) işine son verildi.
    daha benim aklıma gelmeyip de karşılaştığımız pek çok yasak var medya organlarına karşı.
    ne tesadüftür ki ilk istibdat dönemi tayyip'i benzettikleri ıı. abdülhamid zamanında olmuştu.
  • torunumun torununun tarih kitabından bu dönemle ilgili bir alıntı;
    “başlangıcı 21. yy’ın ikinci on yılında gibi görünse de temelleri taa 2002 yılında atılmaya başlanmıştır. ülkenin sosyal, ekonomik, kültürel ve iktisadi alanlarda gerilemeler yaşamasına sebep olmakla beraber türkiye cumhuriyeti devletinde toplumsal kutuplaşmalar bu dönemde hiç olmadığı kadar ayyuka çıkmıştır. kutuplaşma ve ayrışmalar en küçük nahiyelerden tutun da metropollerde yaşayan her görüşten ve her meslekten eğitimli, eğitimsiz farketmeksizin her insana sirayet etmiş, ülke içerisindeki sınıflar yada zümreler olarak niteleyebileceğimiz, birbirinden fikir, inanış, etnisite ve ülkü birliği gibi toplumları bir arada tutmayı amaçlayan temel taşlardan bir veya bir kaçından yoksun düşmüş topluluklar bu dönemde üstü kapalı da olsa psikolojik savaş ve birbiri üzerinde hakimiyet kurma mücadelesini sürdürmüştür.”
  • aslında gezi’nin hemen öncesinde başlayan, fetö’nün düzenlediği 17-25 aralık operasyonları sonrası tırmanan,yine fetö’nün 15 temmuz 2016 darbe girişimi sonrası daha da artan ve son olarak ak parti’nin 2019 yerel seçimlerini kaybetmesi sonrası bir kaç yüz insan hariç toplumun tüm kesinlerinin (buna ak parti’ye oy atanlar da dahil) hissetmeye başladığı karanlık dönem.
    bugün artık türkiye’de çalışanların kıdem tazminatının elinden alınması,baroların devre dışı bırakılması ve sosyal medyanın kapatılması konuşuluyor.
    yazık,gerçekten çok yazık.
  • 16 nisan 2017 referandumunun kabulünden sonra 9 temmuz 2018 itibariyle uygulanmaya başlanan cumhurbaşkanlığı hükumet sistemi ile resmen başladığını söyleyebileceğimiz dönemdir.

    tabii ki fiilen daha önceden başladığını söylemek mümkündür. çünkü kendileri de hatırladığım kadarıyla fiilen uygulanmakta olan duruma bir resmiyet kazandırmaktan bahsediyorlardı o zamanlar bu sistemi getirenler.

    2021 yılının ekim ayının son günü itibariyle söylemek istiyorum ki, bir gün mutlaka hürriyet geri gelecektir. insanlar görüşlerini çekinmeden, korkmadan ifade edebileceklerdir. istedikleri eleştirileri şahıslara hakaret etmeksizin yöneltebileceklerdir.

    silivri'nin soğuk olduğu düşünmediğimiz günlerden bahsediyorum konuşurken evet.

    kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet!
  • tarihte birgün bir dönem bu isimle anılacaktır. hangi dönem, ne zaman anılır bilmem mümkün değil. ama anılacaktır. birileri dolar 10 lira olacak dendiği zaman verdikleri tepkiyi verebilir. yine yanılacaklardır.
hesabın var mı? giriş yap