• 1990'lı yıllarda artık iyice ayyuka çıkmıştı bu. bakmayın siz bu kemalistlerin "70 yıldır iktidara sağ partiler geldi" laflarına. bu ülkede 2016 yılında askeri vesayet tamamen bitti. onun öncesinde hangi partinin iktidara geleceğine, neyi yapıp neyi yapamayacağına, hatta hangi partilerin koalisyon yapıp yapamayacağına bile asker karar verirdi.

    eski chp üyesi mehmet ali yılmaz bugün 1995 seçimlerinde kemalist askerlerin rolünü anlatmış dün, biz de ondan okuyalım, gayet derli toplu yazılmış çünkü:

    "neydi o seçimler, o günler öyle?

    24 aralık 1995 yılında yapılan seçimlerin sonucunda hiçbir partinin oy oranı yüzde 22’yi bile aşamamış, birinci çıkan refah partisi yüzde 21.38, anap 19.65, dyp 19.18, dsp 14.64, chp 10.71, mhp 8.18 ve hadep 4.17’de kalmıştı.

    (...)

    türkiye’yi “28 şubat 1997’ye” götüren sürecin aslında refah partisi’ni birinci çıktığı 24 aralık 1995 gününün gece yarısında başladığını görürsünüz!

    erbakan’ın başbakan olmaması için askerde kıpırdanma çoktan başlamıştır bile!

    teamüller gereği cumhurbaşkanı süleyman demirel’den “hükümet kurma görevini” alan erbakan’a o sıra dyp’nin başında bulunan tansu çiller ve anap’ın tepesindeki mesut yılmaz’dan “hayır” yanıtı gelir önce.

    diğer yandan birbirlerine yakın oy alan anap ve dyp koalisyon görüşmelerine başlarlar ama mesut yılmaz, çiller’i tehdit eder; eğer “başbakanlıkta” ısrarcı olursa anap erbakan’la hükümet kurmaktan da çekinmeyecektir!

    dönemin genelkurmay başkanı ismail hakkı karadayı 7 ocak 1996 akşamı üzerinde sivil bir kıyafetle çiller’le görüşmek üzere başbakanlık konutuna gider.

    şunları söyleyecek, resmen dikte edecektir başbakan’a:

    refah partisi'nin iktidar ortağı olmasına kesin karşıyız. eğer yılmaz'la anlaşamazsanız, o zaman yine erken seçim olsun. cumhurbaşkanı demirel'e de aynı şeyi söyleyeceğiz.”

    türkiye’de “siyaset kurumunu” askerin dizayn ettiği yıllardı o yıllar.

    birbirlerinden nefret eden iki lider dsp’nin de dışarıdan desteğiyle koalisyon kurmak üzere anlaştı daha sonra.

    koltuğa önce yılmaz oturacak, çiller de başbakanlık sırası gelene dek hükümete girmeyecekti.

    53’üncü cumhuriyet hükümeti anayol-sol işte böyle kurulmuştu sevgili okurlar.

    (...)

    bu iki parti zorlamayla da olsa hükümeti kurdu ama yılmaz ve çiller birbirleriyle sürekli olarak kavga etmekten hiç usanmadılar!

    bu durumu gören refah partisi de meclis’e sürekli “yolsuzluk dosyaları” getirmeye başladı.

    tedaş, tofaş…

    dönemin refah partisi genel başkan yardımcısı abdullah gül bu skandalların ardından ne olacağını hasan cemal’e şöyle anlatıyordu:

    “tofaş'ın arkasından varan-3 geliyor.
    yani, çiller'in malvarlığıyla ilgili soruşturma önergesi...”

    “ikinci örtülü ödenek skandalı” işte tam bu esnada patladı.

    ilkinde selçuk parsadan isimli bir dolandırıcı dönemin başbakanı tansu çiller’e kendisini “orgeneral necdet üruğ” diye tanıtarak örtülü ödenekten 5 buçuk milyar lira tokatlamış, çiller’se “siyasi amaçları” uğruna devletin parasını hortumlamaktan geri durmamıştı hatırlayacağınız gibi!

    parsadan yargılandı ve mahkum oldu.

    bu işlerden “siyasi çıkar” sağlamak isteyenlerin hiçbiri de hakim karşısına çıkarılmadı!

    ikinci skandal ilkinden çok daha büyüktü.

    çünkü, çiller’in başbakanlık görevini yılmaz’a devretmeden çok kısa bir süre önce örtülü ödenekten tam 500 milyar lira para çektiği iddia ediliyordu!

    kesin bir dille yalanladı çiller.

    “örtülü ödenek başbakan'ın haysiyetine emanet ediliyor. bunu söyleyenler sadece şerefsiz değil, milliyetsizdir de. iftiranın böylesinden allah saklasın insanı” dedi.

    kısa bir süre sonra hürriyet gazetesi’nden muharrem sarıkaya yayınladı belgesini.

    yine yalan söylemişti çiller!

    belge yayımlanınca “nereye harcadığımı açıklarsam savaş çıkar, dünya birbirine girer” diye durumu kurtarmaya çalışacaktı sonradan!

    tansu çiller, “örtülü ödenek belgesini başbakanlık koltuğuna oturan yılmaz'ın sızdırdığını düşünüyor”, yılmaz’sa “çamurun üzerinde oturmam” diyordu.

    anayasa mahkemesi dsp’nin, anayol hükümeti için yapılan güvenoylamasında verdiği “çekimserlik” kararını “güvensizlik” sayınca dyp de hükümetten desteğini çekti ve kurulduktan yaklaşık 3 buçuk ay sonra bu hükümet de tarihe karıştı.

    karanlık günleriydi türkiye’nin.

    bir gecelik faiz oranları yüzde 150’yi buluyor, ülke faizle, enflasyonla soyuldukça soyuluyor, olan vatandaşa oluyordu.

    koltuğa önce refah partisi lideri necmettin erbakan oturdu.

    refah-yol hükümeti çok hızlı başladı işe.

    peki, onca “yolsuzluk” dosyasında adı geçenler yargılanmışlar mıydı?

    ne gezer!

    hepsi teker teker temizlendi.

    örneğin, mit’in “mafyayla irtibat” uyarısına rağmen “türkbank’ın, korkmaz yiğit’e usulsüzlük yapılarak satılmasıyla” suçlanan mesut yılmaz, yüce divan’a gitmekten çiller’in başında bulunduğu dyp’nin oyu sayesinde kurtuldu!

    meclis’e verdiği mal beyanında “yalan söylediği”, türkiye’den, amerika’ya uzanan bir coğrafyada milyonlarca dolarlık servetini sakladığı ortaya çıkan tansu çiller bu zor durumdan mesut yılmaz’ın başında bulunduğu anap sayesinde kurtuldu!

    eşi özer uçuran çiller, tbmm'de kurulan komisyona, servetlerini “kayınvalidesinin çıkınında” bulduklarını söyledi ve dosya öylece kapanıverdi!

    sahi, çiller'in başbakanlık koltuğunu devretmeden hemen önce örtülü ödenekten 500 milyar lira çektiğini duyuran isim kimdi dersiniz?

    şevket kazan!

    aynı kazan, 28 haziran 1996'da kurulan refahyol koalisyonunda adalet bakanı olacak, hükümete başbakan yardımcısı ve dışişleri bakanı olarak giren çiller'in karşısında önünü ilikleyecekti!

    o dönemde refah partisi’nin 2 numaralı ismi olan oğuzhan asiltürk’se yıllar sonra erbakan’ın cihat paralarını evlatlarının ve damadının üzerine geçirdiği iftirasında bulunacak, bu iddia daha sonra saadet partisi genel başkanı mustafa kamalak tarafından kesin bir dille yalanlanacaktı.

    (...)

    28 haziran 1996’da kuruldu refahyol.

    toplam 11 ay hüküm sürdü.

    erbakan’ın ilk icraatı işçiye, memura ve emekli maaşlarına zam yapmak oldu.

    memura temmuz ayında önce yüzde 50 zam, her ay enflasyon oranında maaş artışı, ocak 97’de yüzde 30 daha zam ve devamında toplamda tam yüzde 130 artış sağladı.

    yani erbakan gelmeden önce 100 lira alan bir memur refah-yol hükümeti gittiğinde 230 lira alıyordu!

    aynı şey işçiler ve emekliler için de hiç farklı değildi.

    herkesin alım gücü olağanüstü artmıştı.

    devletin parasının faizle emperyalistlerin kasalarına akması önlenmiş, oluşturulan “havuz sistemiyle” bütçede olağan üstü bir artış sağlanmıştı.

    cumhuriyet tarihinin en iyi, en başarılı hükümetlerinden biriydi refah-yol.

    ımf’ye hiç başvurmadan önce büyük kaynaklar yarattılar, tam yüzde 9 büyüme sağlarken vatandaşa hiç görülmemiş oranlarda maaş artışları sağladılar ve tabii bunun bedelini de çok ağır ödediler!

    çünkü yurt dışındaki faiz lobisinin, onların buradaki uzantıları ve iş birlikçilerinin, banka ve medya patronlarının hiç hoşuna gitmemişti bu durum!

    derhal müslüm gündüz’ler, fadime şahin’ler, ali kalkancı’lar, kendilerine “aczmendi” diyen ve sokakta ellerindeki asalarıyla yürüyen adamlar türettiler ortalıkta.

    bunların bir kısmının daha sonra “devlette çalıştıkları” ve “dönemin derin devleti tarafından kullanıldıkları” da çıkacaktı ortaya!

    medya, asker, hatta siyaset kurumu ellerindeydi ülkemizi uzun yıllardan beri sömürüp duran emperyalistler ve işbirlikçilerinin.

    refah-yol hükümeti’ni devirebilmek için işin “siyaset” ayağında hüsamettin cintonik, (pardon!) cindoruk’a adında sözde “demokrasi” olan demokrat türkiye partisi (dtp) isimli bir parti kurdurdular önce.

    bu parti dyp içinden bazı milletvekillerini kendine çekerek refah-yol’u güçsüz kılacaktı!

    dtp’nin kuruluşu “28 şubat’ın” en önemli organizasyonuydu.

    bildiğiniz gibi bu başarıldı da.

    daha sonra başbakan’ı mesut yılmaz olan 55’nci hükümete ecevitlerin dsp’si ve hüsamettin’in dtp’si destek verecekti.

    dtp hiç seçime bile girmeden iktidar olmuştu.

    katıldığı ilk seçimdeyse sadece binde 58 oy alabildi!

    kurulurken gerek ankara, gerekse bursa’daki yöneticileri taze tezeğe koşan sinekler gibi üşüştüler dtp’ye.

    şimdi nasıl aynı tipler koşturuyorlar meral akşener’e doğru?"

    ---------

    yazı aslında her şeyi anlatıyor değil mi?

    önce dindarların partisiyle (refah partisi) koalisyon yapmamaları konusunda diğer partiler tehdit ediliyor, ama buna mani olunamayınca bu sefer kemalist paralel devlet devreye girip aczmendileri ortaya sürüyor ve refah partisi'ne post modern darbe çekiliyor, yine kemalist derin devlet'in o dönemki müttefiği fetullah gülen'e "beceremediniz artık bırakın" diye demeçler verdiriliyordu. "28 şubat 1000 yıl sürecek" diyen kemalist genelkurmay başkanı hüseyin kıvrıkoğlu ise daha sonraları fetö liderinin dedesinin namına heykeller diktirmişti.

    bakmayın siz bunların "biz ezelden beridir fetö'ye karşıydık" laflarına. bunlar hiçbir zaman fetö ile karşıya karşıya gelmediler, 28 şubat'ta da kolkolaydılar, ittifak halindeydiler, kenan evren de bunlarla ittifak halindeydi, süleyman demirel de, bülent ecevit de. ta ki fetö bunların kemalist paralel devlet yapılanmasını tasfiye etmeye karar verip yerlerine çökmeye niyet edene kadar. ancak o zaman senelerce semirttikleri fetö'ye karşı sesleri çıktı ama çok geçti.
  • özlenen yıllardır
  • dostum kemalist demişsin ama bu askerlerin tamamı siyasal islama tam gaz yol vermişlerdir. komunizm korkusuyla ülkenin yönünü eğitimden cehalete, modern dünyadan çağdışılığa döndürmüşlerdir. şimdiki iktidar nasıl okumuş kesimi cezalandırıyorsa, askerler de zamanında aynısını yaptı. okumuşların cezalandırılması değil iktidara gelmesi gerekiyor.
  • anasını kimin becereceğini şeyhinin belirlediği, babası nüfus ta yazan değil fetullah köpeğinin anasını becermesi için gönderdiği yobaz olan tiplerin saçmalamasını sağlamıştır.

    bu köpeklerin diğer bir özelliğide onurlu bir duruş sergileyip abd ve avrupaya posta koyup insanlarını kurtaran bu yüzden çekilen sıkıntıların sebebi olan konuyu "tüp yağ ekmek kuruğu vardı tamam mı" diye anlatmalarıdır. e bu itlerin babasını belirleyen şeyhi olunca, abileri tarafından badelenmekten de ağızları lağıma dönüyor dolayısıyla.

    not: düşündümde aslında zamanında kendisini kusturmalı badelemiş abilerinin üzerindeki baskıyı azaltmak için de saçmalıyor olabilirler.
  • jkasndjksand bende ne zaman fetöde cehapeye yıkılacak diye bekliyordum, bu güne kısmetmiş demek. yok hükmünde sayılan irtica karşı hareketide dürüp büküp götüne sokar arkadaş artık.
  • yav hani marmara üniversitesine fetö operasyonu yapilmisti. demek ki yine masumlara oldu olan. bu halen yazdigina göre.
  • ülkenin zamanında afedersin anasını sikmişler şimdi düzeltmeye kalkanıda bırakın çıkarmayın içimde kalsın diyen kemalistleri görüyor bu gözler.utanmadan birde küfürde edebiliyor cahil yobaz chpkk kafaları sizi.
  • doğrudan belirlediği yıllar 60 darbesi sonrası chp-ap koalisyonun kurulabilmesi için,71-73 döneminde zaten askerin etkisiyle kurulan hükümetler,28 şubat sonrasında kendisi mi belirledi yoksa kendiliğinden(s.demirel)mi gelişti emin değilim.
hesabın var mı? giriş yap