• vahşi şempanzelerin geçici bir süre bakıldığı bir barınakla ilgili bir belgesel seyretmiştim bir zaman önce. belgeseldeki dış ses, yiyecek ve içecekleri her gün belli saatlerde verilen vahşi maymunların, nasıl değişime uğradığını anlatıyordu. mesela maymunlar kavga etmeyi bırakmış, liderlik daha az önemli hale gelmişti. daha garip olan ise maymunlar kendine doğal hayatta asla görülmemiş oyunlar icat etmişti. bizim 5 taşa benzer bir oyunu, alıp kaçmaca şeklinde oynuyorlardı. taşı alıp kaçanın peşinden diğer maymunlar kovalıyor, bildiğin hobileri ile eğleniyorlardı.
    işin özeti temel ihtiyaçları karşılanınca, maymunlar hobilerine yönelmişti. 'sen ne anlatıyorsun amk.' diyecekler için bir kitaba 30 lira fiyat koyan kitapevine, buna izin veren yazara giydirmek üzere ön hazırlık yapıyorum.

    bu 30 lira, eğer temel ihtiyaçlarımızdan bir haftalık yemek işini, peyniri, sebzesi meyvesi dahil olmak üzere nefis bir salı pazarı macerası ile çözüyorsa, ben kızarım arkadaş verdiğim o paraya.

    bu ülkenin önemli bir çoğunluğunun hobisi yok, zevk verecek, onu dinlendirecek alışkanlıkları yok. temel ihtiyaçlarının (mecburen) esiri olmuşlar. düz duvara çıkıyorlar. ormanı kesiyor, hazine arazisinin üstünü altına getiriyor, bir araba geçebilmek için trafiğin amına koyuyorlar. mazeretleri de hazır ; ekmek parası.

    diğer tarafta, bazı insanlar düşünüyor, kalem oynatıyor, belki bir insanın hayatını toptan değiştirecek cümleleri kuruyor, fikirler ifade ediyorlar ama filmlerine, 'konuşuklu film', kitaplarına ''tuğla'', televizyon programlarına ''sıkıcı'' deniyor. kimse de ben nerede hata yapıyorum diye düşünmüyor. hala bir kitaba utanmadan sıkılmadan 30 lira etiket koyuyorlar/koyduruyorlar.

    serbest piyasada herkes her şeye istediği fiyatı koyabilir. bu makul. ama söyleşilerde, röpörtajlarda bu halktan, bu ülkeden, bu hayattan, ekşimiş ayran içmiş adam suratıyla şikayet etmeyeceksin o zaman. 7 kişiye bir kitap geyiğini harlandırmayacaksın.
    30 lira diyorum sana alooo, kendisi hala ''hayat kadar gerçek, düş kadar inanılmaz bir kitap '' diyor.
  • üç beş lira fazla verip kitle ve iktidar'ı bilmem kaçıncı kez almak varken pek de akıl karı olduğu söylenemeyecek alışveriş.
  • kitabın niteliğine göre ucuz veya pahalı şeklinde değerlendirilir.

    ince veya kalın olması bir kitabın değerini belirleyecek en son etmendir. yüzlerce sayfalık, bedava dağıtılan bir kitabının veya kişisel gelişim kitaplarının gözümde değeri 80 sayfalık lao tzu'nun öğretiler'inden daha aşağı.

    burada dert olan kısım hem ince hem 30 tl olması ise kitabın inceliğinden değil görece pahalılığından yakınılıyordur ,ki o zaman da sahaflardan ikinci eli (neredeyse yarı fiyatına)bulunabilir, kütüphanelere üyeliğiniz varsa ücretsiz temin edilebilir.

    ha yok yeni çıkmış bir kitapsa ve söylediğim yerlerde bulunamıyorsa illa bunu okumalıyım, bu kitap kütüphanemde olmalı derseniz de değeri budur (demiş yayınevi).

    kitap, genel olarak türkiye de pahalı değil gerçi kitap bedava dağıtılsa okuyacak insan sayısında yine bir artış olmaz kanaatindeyim.
    1-5 tl aralığında alabileceğiniz binlerce (düzgün) kitap var. hiç para vermeyeyim derseniz kütüphaneler, (sevmesemde) e-booklar var. kitabın her zaman elinizin altında olmasını istiyorsanız da bunun bir maliyeti olması gayet doğal, bu maliyetin alım gücünüzün üzerinde olması ise ne o yazarın ne de yayınevinin utanmazlığıdır.

    edit: girizgahı birkaç kez değiştirende nitelik yerine nicelikkalmış. biraz okumam lazım *
hesabın var mı? giriş yap