*

  • tarihi 5300 yil oncesine dayandigi belirtilen uygarlik.

    "indus topluluğu, kuzeybatı hindistan ve pakistan’ın bulunduğu bölgede yaklaşık 5300 yıl önce, uzun süre önce yok olmuş olan himalaya nehri sayesinde büyük bir önem kazanmıştı. en azından şimdiye kadar öyle düşünülüyordu. yeni araştırmalar, bu büyük su kaynağının aslında yolunu değiştirdiğini ve indus halkı bölgeye yerleşmeden önce kaybolduğunu gösteriyor.

    indus vadisi uygarlığı, mısır ve mezopotamya’dakilerle yarışan, dünyanın en eski yerleşkelerinden biri olarak kabul ediliyor. kuzeydoğu afganistan, pakistan ve kuzeybatı hindistan bölgelerini kapsayan bu antik kültür, indus nehri ve kollarının bulunduğu bölgede gelişmişti.

    bu medeniyetin önemli bir bölümünün sutlej nehri kıyılarında yükseldiği düşünülüyordu, ancak nature communications’ta yayımlanan yeni bir araştırma, bunun geçerli olmayabileceğini öne sürüyor.

    bununla birlikte, nehir tarafından bırakılan kanaldaki çökellerin tarihlendirmesiyle (ghaggar-hakra paleo kanalı olarak da bilinir) araştırmacılar, suyun 8000 yıl önce kuruduğunu veya rotasını değiştirdiğini keşfetti. bu durum, günümüzden önce 5.300 ila 3.300 yılları arasında öne çıkan indus vadisi uygarlığının, artık o bölgede akmayan nehirden su temini için faydalanmadığını gösteriyor.

    (pirinç ilk kez indus halkları tarafından hindistan’da yetiştirilmiş)

    mısır ve mezopotamya’daki diğer iki eski dünya medeniyeti, hem su için, hem de ulaşım aracı olarak kullanmak için büyük nehir kıyılarında yer alıyordu. bugün bile, en büyük şehirlerden bazılarının kendilerine komşu su kaynakları var.

    asya’daki erken indus yerleşimcilerinin çok miktarda su kaynağına kolay erişimi olmadığı fikri, bir sürü yeni soru doğuruyor. bu insanlar bronz madenlerin kullanımında öncü olarak kabul ediliyorlardı ve metalürji için suya ihtiyaç duyuyorlardı. ayrıca tarım yapıyorlardı ve ekin yetiştirmek için suya ihtiyaçları vardı.
    sutlej nehri’nin ortadan kaybolmasının, medeniyetin sona ermesinden sorumlu olduğu düşünülüyordu, fakat çalışmanın yazarı rajiv sinha, kurumuş büyük nehir yatağının, insanların buraya büyük şehirler kurmasında önemli etken olduğuna inanıyor.

    (hindistan’ın nüfus yoğunluğu tarih öncesi çağlara dayanıyor)

    araştırmacılar, “yerleşimlerinden bazıları gerçekten paleo-kanal’ın üstüne kurulmuştu, o zamanlarda burada büyük ve şiddetli bir himalaya nehri olsaydı, bu insanların buraya yerleşmesi mantıklı olmazdı çünkü sulara gömülürlerdi.” diyor.

    “çalışmamız, nehrin ortadan kalkmasının, harappan uygarlığının yok olmasını tetiklediğini varsayan eski nehir-kültür hipotezini açıkça ortadan kaldırıyor. araştırmamızda, büyük nehirlerin eski toplumlarla önemli ilişkileri bulunmakla birlikte, burada durumun nehrin gidişiyle birlikte insanların yerleşmesi olduğunu savunuyoruz.”

    http://arkeofili.com/…-000-yil-sonra-ortaya-cikmis/

    (bkz: harappa)
  • günümüzde pakistan sınırları içerisinde bulunan indus nehri'nin aşağı vadisinde ortaya çıkan uygarlık.
    500.000 kilometrelik bir alana yayılan bu uygarlık, antik mısır'dan birçok alanda daha ilerideydi.
    şehir, kasaba ve bölge planlamacılığının tarihteki ilk örneklerini bu uygarlık vermiştir.
    indus yerleşimleri aynı zamanda döneminin en iler i su kanallarına ve su tesisatı sistemine sahiptir. neredeyse her evde bulunan tuğla kanal formundaki tuvaletler sokakların altından akan bir kanalizasyon sistemine bağlanmaktadır.
    indus medeniyeti'nin 1500'lerde ani bir biçimde çökmesinin sebebi bugün hala net olarak bilinmemektedir.
  • indus vadisinin bel kemiğini oluşturduğu çok geniş bir bölgeye yayılmış, güney asya'daki en eski kent uygarlığıdır.
  • insanlar kanalizasyon sisteminin roma imparatorluğunun medeniyete bir armağanı olduğunu düşünür. oysa kendileri roma kurulmadan 2000 yıl önce kanalizasyon sistemini yapmışlardı. kanalizasyon deyip geçmeyin. 19 yy'da britanya adasında ise kanalizasyon olmadığı için millet kolera nedeniyle ölüyordu. lagımı şehir dışına çıkaramadıkları için thames nehrine akıtıyorlardı. o yıllarda meclis toplantıları bile koku nedeniyle camlar kapalı şekilde yapılırmış.

    https://en.m.wikipedia.org/wiki/great_stink

    ne seviye de olduklarını buradan hesap edin işte.
  • harappa uygarlığı olarak da bilinen indus vadisi uygarlığı, milattan önce 3300-1300 yılları arasında, günümüz coğrafyasında kuzeydoğu afganistan'dan pakistan'a ve hindistan'ın kuzeybatısına kadar uzanan bölgede yer almaktaydı. indus ırmağı’nın verimli ovalarında taşkınları önleyecek, daha verimli tarım yapılmasını sağlayacak teknikleri geliştiren bu uygarlık, ağırlıklı olarak buğday, arpa, bezelye, pamuk ve susam tarımı yapımış, kedi, köpek, sığır, kümes hayvanları, manda, domuz ve deve evcilleştirilmiştir. fildişi takılardan, fil'in de evcilleştirilmiş olduğ anlaşılmaktadır.
    arkeolojik bulguların büyük bir bölümü, ince işlemeli mühürlerdir. mühürlerde insan, hayvan ve şiva figürleri kullanılmıştır. bulgular, mezopotamya ve mısır uygarlıklarıyla ticari ilişkilerde bulunulduğunu göstermektedir.
    250-500 kadar karakterden oluştuğu sanılan yazı dili henüz çözülememiştir. o yüzden, dünyanın bu en eski üç uygarlığından biri (diğerleri mezopotamya ve mısır uygarlığı) olan bu uygarlık hakkında kesin bilgi kısıtlıdır.

    kaynak ve daha fazlası için, wikipedia ve burası http://https/https://tr.khanacademy.org/…er-valley-civilizations

    düzeltme: kaynak gösterme sorunu.
  • birbirini ardı ardına izleyen caddeler ve aksi yönde de bu caddeleri dik kesen daha geniş bulvar mantığındaki yollarla tarihte bilinen ilk "ızgara"* tarzı şehir planlamacılığının yapılmış olduğu uygarlık olarak geçmiş olan, altın çağını m.ö. 3500 ilâ 2500 seneleri arasında yaşamış, indus nehri etrafında tesis edilmiş ve döneminin çok ötesinde olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz uygarlık.

    ilkin harappa'nın, ardından da son dönemlerde nükleer temelli tartışmalara neden olan mohenjo daro'nun bulunmasıyla varlığından haberdar olduğumuz bu uygarlığın, sadece bu iki kentten oluştuğunu düşünmek, insanlık tarihinin ilk gurur tablolarından birisi olarak addedilebilecek bu muazzam uygarlığa yapılabilecek en büyük haksızlık olacaktır. delhi'nin birkaç yüz kilometre kuzeyinde bulunan ve kanalizasyon sisteminin gelişkinliğiyle arkeologları şaşkınlığa uğratan rakhi-garhi, terra kota buluntularıyla dikkat çeken balakot, yerleşik hayata ilk geçilen kent olarak ünlenmiş ve içerisindeki buluntuların yaklaşık m.ö. 7500 ilâ 6000 seneleri arasına tarihlendiği mehrgarh, bu yerleşimin çok yakınlarında bulunan ve m.ö. 4000'lere tarihlenen mekik buluntuları ve turkuaz boncuk ve taş işlemeleriyle dikkatleri çeken çanhu daro ve indus uygarlığının en güneyindeki liman kenti olarak m.ö. 2200 civarında bölgenin en büyük ticari ve sosyal merkezi haline geldiği düşünülen ve liman kazılarında iran'dan geldiği anlaşılan mühürler ve eşyaların bulunmasıyla da çok kültürlü bir yapıya sahip olduğu noktasında tarihçilerin kayda değer iddiaları bulunduğu lothal gibi yerleşimler, indus vadisi uygarlığı'nın yalnızca harappa ve mohenjo daro'dan ibaret olmadığını ispat etmektedir.

    m.ö. 1900 civarında indus nehri'nin ve onun yan ırmaklarının yoğun bir şekilde rotalarından sapmaları sonucu büyük bir çöküş yaşayan bu uygarlığın, antik mısır ve antik roma'dan evvel kentleşme ve altyapı anlamında attığı adımlar çok dikkat çekicidir. artık asla mümkün görünmese de keşke bu uygarlığın insanî boyutuna da erişebilsek. böyle bir olasılık bir mucize eseri gerçek olsa, tarihin ilk ciddi felsefi ve fikrî oluşumlarının da bu uygarlığa atfedilebileceğini düşünmek çok da yanlış olmayacaktır.
  • binlerce yıldan beri hindistan'a egemen olan hint-avrupalı kültürün temsilcilerinin* gelmesinden çok önce o bölgede yaşamış non-aryan otokton bir halk tarafından yaratılmış medeniyet.

    indus vadisi üzerindeki pre-harappan neolitik kültürün (m.ö. 7000-3300) devamı olan bu uygarlığın (m.ö. 3300-1300) kurucusu yerli halk(lar)ın günümüzde yaşayan torunlarının; tamil, telugu, kannada, malayalam vd. dravidyan dilleri konuşan halkların atası veya kuzey hindistan'da yaşamış akrabaları olması yüksek olasılıktır. zira indus* yazıtlarını inceleyen birçok dilbilimci için dravid bağlantısı en güçlü hipotez konumunda. bunun bir de elam bağlantısı boyutu vardır ki taa güneybatı iran'a kadar gider.

    peki günümüzde hintçe ve urduca gibi hint-aryan dilleri konuşan, antik dönemlerde vedalar gibi sanskrit metinleri yazmış hint-avrupalılar nereden ve ne zaman geldi? onlar orta asya'dan andronovo, bmac ve yaz kültürlerine mensup proto-hint-irani* toplulukların devamı olarak indus vadisi'ne dalga dalga göç etmişler. ilk göç dalgası* m.ö. 1900–1700 arası geç harappan döneminde var olmuş h mezar kültüründe* tespit edilmiş.
hesabın var mı? giriş yap