*

  • kurucusunun (adı etrafında bir okul kurulmamış olmasına rağmen) thorstein veblen olduğu kabul edilir. son dönem çekim merkezi geoffrey hodgson nam şukela iktisatçıdır. eyüp özveren odtü iktisat bölümünde bu alanda doktora dersi verir. öğreticidir.
  • şimdi bu konuda (yani "institutional economics") bir şey daha söylemek ister deli gönül:

    kardeşim, bu "kurumsal iktisat"tır. "kurumcu iktisat" değil. bu kurum dediğin zaten ocağın, sobanın gerisinde kalan istir, tozdur (latife ediyorum, evet). eğer cehaletlerinden kaynaklanmıyorsa, ki umarım kaynaklanmıyordur, tembellikleri, yani sözcüklere bir -sel, -sal eki eklemekteki düşkünlüklerinden sanıyorum bu yanlış (güzide akademisyenlerimizin). benzer hatalara kavramlaştırmak/kavramsallaştırmak; gelenekleştirmek/gelenekselleştirmek; ilkeleştirmek/ilkeselleştirmek; güzelleştirmek/güzelselleştirmek vs gibi (tamam sonuncusunu salladım ama anladın sen onu) gibi örneklerde, başka bağlamlarda da tesadüf ediyoruz. falan filan.
  • hem yerleşik iktisat geleneğinden, hem de marksist düşünce okullarından farklı bir iktisadi yaklaşımı benimseyen kurumsal iktisat, yirminci yüzyılın ilk yıllarında amerika birleşik devletleri’nde thorstein b. veblen (1857-1929), john r. commons (1862-1945) ve wesley c. mitchell (1874-1948) gibi isimlerin çalışmaları ve katkıları sonucu ortaya çıkmıştır.

    iktisadi olanı “piyasa” alanı ile sınırlı tutan bir anlayışın ürünü olan ve iktisadi çalışmaların sınırlarını “kârı ençoklaştıran davranışsal güdülerin idaresi altında karar veren çok sayıda özerk, tam bilgi sahibi kişinin eşit şartlar altında ve hür iradeleriyle türdeş malları, yüz yüze gelmeksizin, değiş tokuş ettikleri ve istedikleri zaman girip çıkabildikleri soyut bir alan” şeklinde tespit eden neoklasik iktisadın aksine, davranışsal psikoloji, pragmacı felsefe ve darwingil evrimsel biyoloji anlayışı üzerine inşa edilmiş kurumsal iktisat:
    a) bireylere olduğu kadar, toplumsal ve iktisadi kürede ortaya çıkan varlıklar (emergent entities) olarak kavramsallaştırılan kurumlara da yoğunlaşmakta;
    b) bireyler ile ortaya çıkan toplumsal olgular arasında birikimli nedenselliğe dayalı bir açıklama önermekte;
    c) insan davranışlarını anlamada ussal muhasebeden ziyade alışkanlıklara öncelik atfetmekte;
    d) yöntembilimsel bireyselcilikten de (methodological individualism), yöntembilimsel bütüncülcülükten de (methodological collectivism), biyolojik indirgemecilikten de (biological reductionism) kaçınmakta;
    e) teknolojik ve iktisadi evrimin merkezine öğrenme ve bilgiyi yerleştirerek iktisadın bereketli bir süreç olduğunu iddia etmekte;
    f) tarihsel gelişimin erekbilimsel olmayan bir görüşünü savunmaktadır.

    diğer bir ifade ile kurumsal iktisat, başlangıcından itibaren, neoklasik iktisadın zaman, bilgi ve güç (iktidar) hakkındaki kavramsallaştırmalarındaki noksanlıkların farkındadır. kurumsal iktisadın, yerleşik iktisat geleneğinde bulunmayan a) zamansal boyutu-- toplumsal ve kurumsal değişimi; b) bilgi boyutunu-- toplumsal denetim ve müşterek kararların doğasını; c) güç boyutunu-- devletin iktisadi vazifelerini ve toplumun örgütsel yapısını anlamaya çalışarak doğrulamaya giriştiği iddia edilebilir.
    bunların yanı sıra kurumsal iktisadın, iktisadi süreçlerde teknolojinin önemine vurgusuyla neoklasik iktisadın “kıtlık” koyutunu bozmaya aday olduğunu da eklememiz gerekmektedir.
  • ekonominin içindeki unsurlar, ve bu yüzden de iktisadın temel çalışma konuları olan şirket, piyasa gibi toplumsal olguların bizatihi kendilerinin de birer kurum olmasından dolayı iktisadı “kurumsallaşmış bir süreç” olarak kavramsallaştıran ve bundan ötürü iktisadın kendisinin, tanımı gereği ve doğal olarak “kurumsal” olduğunun altını çizen kurumsal iktisadı, adının başında “kurumsal” sıfatı bulunan diğer iktisat okullarından (mesela yeni kurumsal iktisat) ayıran şey budur.
  • bu arada..

    ocak 2007 itibariyle, güzel hocam eyüp özveren'in derlediği ve imge yayınlarından çıkmış bir kitap da bu isme sahiptir.
  • bunun yenisi ile aslı arasındaki temel fark, yeni kurumsal iktisatta (yki) asıl kurumsal iktisadın (aki) kuramsal “katı çekirdeği”ni oluşturan dürtüsel psikolojinin yerine davranışsalcı psikolojinin ve pragmacı felsefe geleneği yerine matematiksel ve istatistiki yöntemlerin uygulanmasına olanak sağlayan pozitivist felsefenin benimsenmiş olmasından kaynaklanır.

    diğer bir ifadeyle ile aki, kurumların dürtüler aracılığıyla bireylerin zihninde içkin olduğunu; alışkanlıkların yapı-birey ilişkisindeki ikiliği bozacak şekilde orta düzeyde (meso-level) yer aldıkları; ve kurumların ortaya çıkan unsurlar (emergent entities) olarak tanımlanması gerektiğini iddia ederken yeni kurumsalcılarda bu vurguların hiçbirisine rastlayamazsınız.

    yani, efendim, yeni kurumsal iktisat dediğiniz şey, esasen, kurumsalcı olmak adına kurumsalcı olmak; başka bir deyişle, mecburen kurumsalcı olmaktan başka bir anlama gelmemektedir.

    peki bu herifler neden "mecburen kurumsalcı"dır? çünkü efenim bu adamcayız ve kadıncayızlar yerleşik iktisat geleneğine, yani neoklasik iktisada göbek bağı ile bağlıdır. fakat malumunuz üzere neoklasik iktisat kurumlar üzerinden eleştiri üzerine eleştiri yemektedir. yani, aman neoklasik iktisada halel gelmesin, fakat bir yandan da bu herifler haklı galiba diye düşünen vekillerin harcıdır bu yeni kurumsal iktisat.

    biraz daha teknik bir ifadeyle söyleyelim: yeni kurumsal iktisat, yerleşik iktisadın temel ontolojisini, bilgikuramını ve yöntembilimini aynıyla kabul ederken, bu kuramsal çerçeve içinde yer almayan zaman, bilgi ve güç gibi birtakım toplumsal gerçeklikler konusundaki neoklasik kavrayışı tashih etme gayretinin bir ürünüdür.
  • buyurun efendim,

    kurumsal iktisat için, biraz tafsilatlı, kavramlar dizini:

    darwingil evrimsel biyoloji (darwinian evolutionary science)
    neoklasik iktisat (neoclassical economics)
    asıl kurumsal iktisat (original institutional economics)
    yeni kurumsal iktisat (neoinstitutional economics)
    dürtüler (instincts)
    alışkanlıklar (habits)
    kurumlar (institutions)
    evrimsel iktisat (evoluitonary economics)
    ortaya çıkan varlıklar (emergent entities)
    birikimli nedensellik (cumulative causality)
    işlem maliyetleri (transaction costs)
    mülkiyet hakları (property rights)
    sözleşme kuramı (contract theory)
    tam bilgi (perfect knowledge)
    sınırlı ussallık (bounded rationality)
    yetinmelik davranış (satisficing)
    ençoklama varsayımı (maximization hypothesis)
    piyasa ekonomisi (market economy)
    pragmacı felsefe (pragmatist philosophy)
    pozitivist felsefe (positivist philosophy)
    dürtüsel psikoloji (instinctive psychology)
    davranışsalcı psikoloji (behavioralist psychology)
    yöntembilimsel bireyselcilik (methodological individualism)
    belirsizlik (uncertainty)
    belirlenmişlik ilkesi (principle of determinacy)
    süreklilik öğretisi (doctrine of continuity)
    kitle düşüncesi (population thinking)
    evrimsel açıklama ilkesi (principle of evolutionary explanation)
    bilimlerin tutarlılığı ilkesi (principle of consistency of the sciences)

    yama: hani olur da, yahu kardeşim biz bunların türkçelerinden bir şey anlamadık, nedir bunun aslı esası diye soracaklar olabilir deyü kavramların yanına ayraç içerisinde ingilizcelerini de yazdım.
  • kurumsal iktisada dair iki temel soru vardir modern iktisadi bilimin cevap vermeye calistigi:
    -kurumlar ekonomi uzerinde bir etkiye sahip midir, ki bunu cevabi biraz barizdir
    -eger etkisi varsa kurumlarin olusumu nasil aciklanabilir, ki bu biraz kallavi bir meseledir, cunku ilk cumlenin verdigi guvenle kardesim kurumlar farkli iste diye isin icinden cikma gucunu zayiflatir. cunku fransizlarla turkler farkli derken niye farkli oldugu sorusuna farkli iste kardesim anlayasi farkli kulturu farkli felsefesi farkli siz nerden ne yapacaksiniz onlarla loo diye hebele hubele bir cevap vermektedir.

    kurumlar onemlidir ama kurumlarin dogmasina yol acan sartlar daha onemlidir.
  • her ne kadar on average neoklasik daireler icinde takilsa da gozumuzun nuru her turlu ekonomik mevzuda soyleyecek lafi olan daron acemoglu amcamiz da zaman zaman bu disiplinden esinlenir. hatta butun bir gelismislik kalkinma vs meselesini matematigin envai cesit guzide teoremlerini kullanarak kurumlar araciligiyla aciklar. sonra tutar 1700lerden data bulur, yeni dunyadaki gelismisligi o zamanlar oraya ilk yerlesenlerin olum oranlarina falan baglar, ucar gider. hadi ordan dersiniz oturur yarim saatte bi teorisini yazar isin matematiginden mantalitesine gecerken tokezleyip kalirsiniz sonra agzi acik abi ben tovbe edecem bu islere dersiniz.

    kurumsal iktisat iyidir de iktisatcilar kotudur belki.
hesabın var mı? giriş yap