• onlar boyledirler, istedikleri yer giderler. istanbulun her kosesinde gorulen ama neredeyse herkes tarafindan gorulmeden gecilen cocuklarin* hikayesi. beyogluna her cikildiginda, istiklalde oylesine yuruken, kizilkayalarin onunde hamburger tikinirken goruruz onlari. gelir bir yerinden seni tutar ve "yuzbinlira ver abi" derler.
    onlarin bu acinasi durumuna dayanamaz cogunlukla bu durumla karsilasanlar, sefaletten tiksinme dogar hemen herkesin icine korkuyla karisik, hemen kurtulunmak istenir onlardan. biraz para verilir veya ilgilenmeden yokmus gibi yapilarak savusturulur tehlike sonrada kucuk burjuva evlerinde konu hakkinda ahkam kesilir. bu durumlarin cok guzel bir hikayesidir bahsedilen cizgi roman tarzi kitap.
  • uygulamada* genc yaşta vefat eden kocalarindan yuklu bir miras kalmış sen dullar da bu sınıftandır
  • şüpheci ve güçlü sezgileri olan bir yazar.
  • zaaterli fetayir tarifini annesinden araklayarak beni benden almis yazar. bir kac tarif daha araklamasi durumunda en sevgidim badi olmaya en yakin aday olacak.
  • çok zeki yazar. o kadar zekiymiş ki kendisi, diğer insanların en basit şeyleri düşünemeyeceğini varsayıp kendi varsayımları üzerinden insanlara "gerizekalı" gibi hakaretler etmektedir.
  • pkk terör örgütü değildir siyasal bir harekettir diyen tahir elçi yi aklayan terörist sevici.
  • zenginlerdir
  • kitaba bu ismin verilmesinin nedeni bally çeken sokak çocuklarını konu alması dolayısıyladır...bally çekmiş biri olarak belirtmem gerekir ki bu yanlış...bally çekince istediğin yere gitmezsin...bally çekmeye başlamadan önce bu mit kafamda yer etmişti...daha önceden çekmiş arkadaşlarla konuşunca; yok gülben ergen'i hayal ettim ve karşımda duruyordu vs. gibi saçmalıklar öne sürmüşlerdi...bende de o zamanki yaş ve karakter gereği her şeyi deneyimlemeye müsait bir ruh hali ve kafa yapısı olduğu için merak etmiştim...neyse yumurta poşetine bally döküp derin nefeslerle çekmek suretiyle 15 saniye içinde bilinciniz kaybolur...ee bilinç yoksa tabii ki yaşanan bir kafa da yok demektir...

    madem konusu açıldı bir halisünasyonumu anlatayım: çıkmaz bir sokağın sonundaki 3 katlı apartmanın zemin katındaydım...oraya taşınalı 1 ay falan olmuştu...en üstte ev sahibi, 2. katta ise duyduğuma göre başı kapalı bir kız kalıyordu...duyduğuma göre çünkü o kızı o zamana kadar hiç görmemiştim...neyse bir gün bally çekerkene...ha bir de henüz perdelerim olmadığından pencerelere gazete kağıdı bantlamıştım...yerde dandik bir halı serili idi ve bir de yatağım vardı...duvarlar yer yer çatlak ve sıvası dökülmüş idi...ambians çok acayipti...neyse bally çekerken kaloriferden gelen sesleri farkettim...çıt çıt çıt...bilirsiniz; metal peteklere sıcak su pompalanınca genleşir...genleşirken de çıt çıt çıt diye sesler çıkarır...işte ben bu sesi yukarıdaki tarafımca meçhul kızın gönderdiği mors alfabesiyle kodlanmış sesler olarak algılamaya başladım...ve cevap olarak ben de peteğe tırnak uçlarımla vurmak suretiyle sesler çıkarıp gönderdim...o anki algıma göre bu tamamen gerçekti...yani aslında var olmayan çevresel etkenleri varmış gibi algılıyorsun...zaten halisünasyonun tanımı bu...
  • atatürkçü laik arkadaşlarımın çoğu için geçerli bir durum. üniversiteden mezun olduktan sonra çoğu gezmek için defalarca yurtdışına çıktı, türkiye'nin dört bir tarafını kafasına estikçe gezdi gördü. böyle bir sosyal seviyenin bireyi olmak gurur verici.

    her ne kadar çomarlar olmak istedikleri yeri ev-bakkal-camii üçgeni olarak tanımlasa da, bu sikik üçgenin arasına sıkışmış kalmış dar açı olmayı kendi tercihi gibi gösterse de inanmayın derim. tecrübeyle sabittir. bu kompleksli insan müsvetteleri senin benim gıybetimi yaparken kendi sığ ortamına gittiği zaman sizin planlarını kendi tatil planı gibi anlatıp kendini satmaya çalışır.
  • "nalbur dükkanları, eczaneler, bujiteri mağazaları ve sonuçta "koku" bizde kalır. gündüz biz yokuz ama zulalarımız meydandadır (görebilene, bulabilene). akşama doğru başlarız. koklamaya (şişir-bırak-şişir-bırak). biraz üstübü veya bez parçası... ağıza yaklaşır ve, koparız, kopartırız bağlantıları. uzaklaşırız. düşteyiz, düşlerdeyiz, düşeşiz. karanlığa doğru, boş bir gülümseyişle; istediğimiz yere gideriz."
hesabın var mı? giriş yap