• bulunması çok zor olan bir tanesi ,mitoxantron asta medica 20mg/10ml 1flakon olup, sanıyoruz ki doların fiyatının bir türlü sabitlenememesi yüzünden ülkeye ithali sürekli geciktirilmektedir. üç kuruş kazanacağım diye hastaların perişan olmasına sebep veren şahane sağlık sektörümüzün yüzsüzlüğünün iyi bir göstergesidir.
  • temini sırasında kendine has sektörlerin oluştuğuna tanık olunan ilaçlar. vurgun.

    gene kendi tecrübelerimden kısa kısa notlar:

    izmir'de nokta konmuş eşime umut kapısı olarak istanbul aralandı. ancak doktorumuz ve kliniği özeldi, bizim ise özel sağlık sigortamız yoktu. ve sgk'lı olarak benim üzerimden bakılan eşime bu özel klinikteki tedavisi sırasında kemoterapi ilaçlarının hazırlanıp kullanılabilmesi için de önce heyet raporu çıkartılması gerekiyordu.

    işte doktor dayanışmasına tanık olduğum ilk andır bu. öyle herkesin imzası, mührü de geçerli sayılmıyormuş. mutlaka bir sgk ya da devlet hastanesinin iç hastalıkları klinik şefinin onayı şartmış. işte bu noktada bana istanbul'daki ünlü bir ssk hastanesinin adı ve prof. ismi verildi.

    ama! hastaneye gitmeden önce, nişantaşı'ndaki muayenehanesine gidip selam verilmesi koşuluyla. eyvallah demekten başka çarenin olmadığı bir durum. kapıda karşılayan sekreter, beni hocanın yanına götürdü, gayet nazik el sıkıştık. ben benim doktorumun selamını söyledim, iade-i selamla kabul edildi yüzde beliren kocaman bir fiyonk eşliğinde, kısaca hastanın hikayesi dinlenildi; 2007 yılı itibariyle 300 lira para ödeyip allahaısmarladık diyerek ayrıldım ertesi sabah hastanede görüşmek üzere.

    ertesi gün oldu. tabii ben işi bağladım düşüncesinin verdiği rahatlık içinde kapıyı tıklatıp girmek üzereyken gelmemi söylediği saatte, çığırtkan gibi prof'un oda kapısı önüne konuşlanmış personel abinin gönlünün hoş edilmesi suretiyle öncelik tanınacağını da o an öğrendim. o engeli de aşarak içeri girdiğimde, muayenehanede ayaklarda karşılayan kişi gitmiş, yerine ssk'nın klişe insanın yüzüne bakmayan nadan bir tipi gelmişti. lahavle çekerek içimden özel doktorumun tedavide kullanacağı ilaç listesini verdim, hemen tak tak tak yazdı ve hastane içindeki diğer prosedürü tamamlamak üzere teşekkür ederek ayrıldım.

    işte o anda, hemen yanı başınızda başka tipler beliriyor. benim payıma güleç yüzlü, türbanlı genç bir kız düştü. meğerse o hastanede ve özellikle kemoterapi ilacı yazdıran hasta/hasta yakınlarına ''refakatçi'' olarak hastane çevresindeki eczanelerin görevlendirdiği elemanlar bakıyormuş. adet. (ve o hanım kızcağızımız da, bir caz club'da gitarist olarak eşi çalışabilsin diye şart koşulan tesettüre girmeyi kabullenmiş bir kişi. sohbet akışında yapılmış bir itiraf)

    neyse, bu eleman da her ay yenilenen kemoterapi kür ilaçlarını sağlamak adına, periyodik olarak muayenehanesine uğrayıp, el sıkışıp para bıraktığım prof. gibi; iki yıla yakın bir süre yaşantımızın parçası haline gelmişti.

    öyle bir zincir kurulmuş ki; herkes birbirine bağlı, herkes birbiri ile paslaşıyor ve hasta sahipleri de metazori olarak boyun eğmek durumunda hareket ediyorlar.

    özel sağlık sigortamız olmadığı için - bunun ne kadar büyük bir önem taşıdığını da o an öğrendim- heyet raporu olmaksızın -2007 itibariyle- her hafta 3-4 bin liralık bir ücret ödenmesi söz konusuyken bu özel onkoloji kliniğine, ''bir şekilde'' çıkartılan heyet raporu ile bu rakam yarı yarıya azalıyordu. bir de özel doktorumuz izmir'den kalkıp geldiğimiz ve eşimin durumunun da özellik taşıması sebebiyle, yüce gönüllü bir tavır sergileyerek olması gerekenden daha az bir ücret alıyordu. insanlık.

    tabii ki bizim için izmir ümidimizin sıfırlandığı bir yer olduğundan, biz de bize nefes olacak her çareye ve her kişiye koşulsuz olarak tabii olmak durumundaydık.

    allah her nerede şifa bekleyen ve özellikle kanser hastası kişi varsa gerçekten yardımcısı olsun. hasta açısından da bu tek başına altından kalkabileceği bir rahatsızlık kesinlikle değil. aile, akrabalar, eş-dost tanıdık/tanımadık herkesin ucundan tutarak bir şeyleri yoluna sokabileceği rezil bir şey. başka bir tanım aklıma gelmedi. insanlık imtihanlarından biri bence.

    ve paranız kadar size bir yaşam kalitesi sunuluyor. acı.
  • her yere para veren hükümetin kendi vatandaşları için ücretsiz ihtiyacını karşılaması gereken ilaçlardır.

    ama gel gör ki bahsi bile geçmiyor.
  • `:(bkz: #113479037)`
hesabın var mı? giriş yap