• batılı kadınlar böyle düşünüyormuş; "keşke türk kadınlarının yerinde olsaydık". milli savunma bakanımız sayın vecdi gönül bu tespitte bulunmuş. nedenleri de var; avrupalıların %27'si evlilik dışıymış, yük kadınlara biniyormuş. zaten avrupalı kadınlar da salaktı çocuk aldıramıyorlar. neyse avrupanın %27'si de efendim 100 milyon ediyormuş. sayın bakan diyor ki "işin ahlaki yanını bir kenara bırakıyorum", yani 100 milyon avrupalı ahlaksızlık sonucu mu dünyaya gelmiş, mi?, ben anlamadım. ve bu çocukların yetiştirilmesi annelerin üzerinde kaldığı için avrupalı kadınlar yana yakına "keşke türk kadınlarının yerinde olsaydık" diyorlarmış. bakanımız bu istatistikleri* eurostat'dan almış.

    hala evlilik olmadan çocuk olmaz mantığıyla yönetiliyoruz mu ne? ve milli savunma bakanı sanırım ülke için bir tehdit unsuru gördü ki bu tespitlerde bulunuyo. evet, dış mihrakların yeni oynu bizi avrupa birliğine sokup evlilik dışı çocuklarla bölmek!*

    bir avrupalı kadın görüşü alalım:

    p- excuse me! may i ask some questions?
    k- yes
    p- our defense minister...

    türkişe:

    p- pardon! bir kaç soru sorabilir miyim?
    k- evet
    p- savunma bakanımız vecdi gönül "batılı kadınlar keşke türk kadınlarının yerinde olsaydık, diyorlar" dedi. düşüncelerinizi alabilir miyiz?
    k- kafa bulmuş bakan bey sizinle
    p- yo hayır gayet ciddi
    k- !! o zaman bakanınız kafayı bulmuş
    p- yok alkol kullanmıyor bakanımız
    k- yok öyle bişey, kadırmış sizi
    p- yani siz evlilik dışı çocukları kendi rızanızla doğuruyorsunuz.
    k- siz zeki olmalısınız
    p- hanım efendi ciddi bir konuda konuşuyoruz
    k- bana öyle gelmiyor ama
    ...
    ...
    ...
  • dolandiriciligin, yalanciligin, serefsizligin, adiligin ve akla gelebilecek her bokun ustunun ortuldugu, tum ahlaki degerlerin kadinin iki bacagi arasina sikistirildigi bir memleketin ruhu iste boyle oksanir. bizim onlar hakkinda bildiklerimizin carpikligi en az onlarin bizim hakkimizda bildikleri kadar carpik, tamam adamlarda buyuk bir ahlaki cokuntu yasanmaya baslamis son 20 yilda sordugunuzda bunu zaten soyluyorlar ama kac tanesi bir turkle evlenip turkiyeye yerlesmeye can atar merak ederim dogrusu. keske turk kadinlarinin yerinde olsaydik demisler eyvallah da memleket o adamlarin birligine uye olmak icin kotu vermeye razi adamlarla dolu be hocam bide bunu soyleseniz.
  • neden istemesinler ki, kim istemez, okuma yazma bilmemeyi, kocasindan allah'in gunu kotu soz isitmeyi, dayak yemeyi, tarlaya tapan gidip,esek gibi calisip, takdir gormemeyi, ulkede soz sahibi olmamayi, sagliksiz kosullarda on tane cocuk dogurup omrunu kisaltmayi, yeterli beslenememeyi, tecavuze ugrasa bile suclu bulunmayi, disi kopekle bir tutulmayi... (bu sozler zor durumdaki cogunluk adina kulanilmistir, elbette ki tum kadinlarmizi bu halde degildir, o azinlik da olmasa zaten..)
  • sovenist bir yaklaşım içinde değilim, hatta olabildiğince bu tür başlıklardan uzak durmaya çalışırım ama pek sağyın milli savunma bakanımız vecdi gönül ' ün akıllara zarar açıklamasından sonra ben de bir kaç satır yazayım dedim.

    kim kimin yerine imreniyormuş en başta idrak edemedim, hatta malum kişinin bağlı bulunduğu partideki zatların bu derece ince espri yapabilme ihtimali beni çok şaşırttı, ama ardından grubun mantalitesi * aklıma gelince sağ gösterip sol vurmanın anlamını kavradım ve de "siz insanı öldürürsünüz!!!!ilahi" dedim kendi kendime.

    kime ne verdiniz de kim kime özeniyor anlamadım, bu bir. gururumuzdur türk kadını seçme seçilme hakkını avrupalı kadınlardan bilmem kaç yıl önce aldı diye her yerde milletin gözüne sokmaya bayılırız. peki ya sonuç? belirli bir zaman diliminde sonra görünüşte olan birçok yeniliğin ardından pratikte hiç bir uygulamaya gidilmemiş, aksine koşullar adeta daha da gerilemiştir.evinin biblosu olmayı reddeden, kocasının sözünü dinlemeyen bir kaç bayan dışında tabi. fakat onların da başı zamanla ezilmiş, değerlere saygısızlığın ne demek olduğu öğretilmiştir. yapımda ve de yayında emeği geçen herkese teşekkürler.

    seçimlerde kazandıkları başarıyı bile ki nasıl oldu aklım hala almıyor, kadınlar üzerinden erkeklere dayayan bir zihniyet, avrupa'nın demografik yapısına da el atmış. 40 yıldır eşiğini deştiğimiz avrupalıyı da genel ahlak, toplum huzuru ve türk aile yapısı normlarına uygun davranmaya çağırmıştır. helal olsun. bu arada ülkemizde olan evlilik dışı ilişkileri, tecavüzleri ve bunun sonucunda olan doğumları hatırlatır, sığınma evlerine bakmasını isterim ki yerinde bulunduğu makama uygun işler yapsın. tamamen şahsi fikrimdir kimse üstüne alınmasın aman ha başımıza taş yağdıracak demesin ama hala anlamını kavrayamadığım sosyal bir kurum içinde birbirini sevmeyen, sevmemeyi bırakın tanımayan ve de daha da ileri gidip nefret eden bir çiftin meşru çocuğu olacağıma, o yüz milyon avrupalıdan biri olmayı yeğlerim...

    neyse fazla dağılmadan sona geleyim ben, yoksa roman yazıcam, ne de olsa kadın nedir ki, belinden sopayı, karnından çocuğu eksik etme, mal gibi al sat, aklına saygı gösterme, duygularını göz ardı et, döv, sokak ortasında bıçakla vs, vs, vs...tabi ki avrupalı kadın imrenir türk hanımlarının heyecan dolu çılgın yaşamına. sen tut özgür ol, saygı ve de sevgi gör, eşitliğini sağla. sıkıcı şeyler bunlar, resmen abesle iştigal ediyoruz efenim.
  • bunu söyleyen üç-beş esprikli bağyeni bile ciddiye alan bakanların yaşadığı bir ülkede uzunca bir zaman sonra belki duyabileceğimiz temenni.tabii zaman her zaman ilaç değil.durum daha da kötüliyebilir.nikahı yaşam sigortası olarak takdim ve teşvik eden, çocuk sahibi olmayı tamamen bir külfet olarak gösterdiğinin farkında bile olamayan, erkek egemen bir toplum idealini kadınlara nasıl kakalayacağını şaşırmış yöneticiler ve onların peşinden giden güruh pek de iç acıcı olmayan bir geleceğe koşuyor gibi.
  • genelde hürriyet gazetesinin başvurduğu ,masa başı habercilik örnegidir.3 şekilde görülür.

    1. türü
    bir moda çekimi için ülkemize gelen ünlü manken nayrobi cumbel , gazetecilerin "türk kadınları nasıl buluyorsunuz" sorusunu:

    "türk kadınları çok güzel , kendilerine çok dikkat ediyorlar .özellikle saçları çok bakımlı ve sağlıklı.biz amerikalıların saçları ise çok cılız ve sönük.keşke türk kadınlarının yerinde olsaydık" şeklinde cevapladı.

    2. tür uydurma haber de şu şekilde gerçekleşir.
    başı kapalı bir kadının resminin altına şöyle yazılır: iranlı (eskiden bazen iraklı da olurdu ama malum şimdi ırak , fevkalade demokratik bir ülke oldu) ünlü yazar emina el fatiha " başımız açık sokaklarda gezemiyoruz.bizde kadınlara oy hakkı bile tanınmıyor. halbuki mustafa kemal atatürk bundan 70 sene önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştı.keşke türk kadınlarının yerinde olsaydık" dedi.

    3. tip haberde ise mayolu bir bayanın resminin altına :

    bir katalog çekimi için ülkemize gelen adrina skovenkala şöyle konuştu.
    -türk erkeklerine hayranım.hepsi çok sevimli ve yakışıklı.sevgililerine çok sadıklar.ayrıca çok da zekiler."bir saati 200 dolar diyorum " ."geçen sefer 150 dolar almıştın ya " diyorlar.fil gibi hafızları var mübarek.bizim ülkemizde erkeklerin hepsi gay.keşke türk kadınlarının yerinde olsaydık, dedi.
    adriana , ülkesinde tarih ve psikoloji eğitimi alıyor.
  • biz hic dayak yemiyoruz, meydanlarda polisler canimizi cikarmiyor, tore cinayetinde olen yok aramizda, karnimizda bebegimizle sadece imam nikahiyla evli oldugumuz kocamiz bizi sokaga atmiyor diye devam etmesi elbette muhtemel aciklama...

    ote yandan cok bilir vecdi gonulun dayandigi lafla alakasi olmaksizin,

    avrupa ve amerikada ozellikle partner cinayetlerinin son yillarda tavan yaptigini, ozel sektorde kadin erkek ayrimciliginin had safhada oldugunu, evlilik disi dogumlarda erkeklerin bebekleri kendi nufuslarina gecirme oraninin gittikce azaldigini da gormek lazim...

    not: hayir sevgili milliyetci, muhafazakar, metropol insani dostlarim, derdim siz de kadin haklarinda cok gerisiniz demek degil, derdim dunyanin her yerinde ezilenen oyle ya da boyle kadin oldugunu gostermek... yoksa avrupada, amerikada kadinlarin olduruluyor olmasi, burada meydanlarda kadinlarin dovuluyor olmasini asla hakli cikartmiyor...
  • "türk olsaydık namus cinayetine kurban gidip gayrımeşru çocuk doğurmak zorunda kalmazdık." diye düşünen kadınlar olabilir bu lafı eden kadınlar. ya da sayın bakanımızın dediği gibi tüm yük sırtlarına bindiği için "dört kişi olsaydık ev işlerini daha kolay hallederdik" diyor da olabilirler.
  • tümden gelip tüme varırsak şöyle bir tablo çıkabilir ortaya..ortada bir istatistik var.bu istatistiğe göre avrupa insanının %27 si, yani dörtte birinden az fazlası evlilik dışı ilişkilerin ürünü.yani bunlar gayrımeşru, toplum içindeki genel tabiriyle piç hepsi.dolayısıyla bunları peydahlayanlar da afedersiniz rrospu..zaten "bunların" yetiştirilmesi görevi de çoğu sefer annelerinin üzerine kalmaktaymış.yani babaları bu kadınları karambolde bafileyip hemen akabinde arazi olmaktadırlar.sayın bakan, avrupa kadınını bu koşullar içerisinde değerlendirerek ve diğer verileri sabit kabul ederek, onların türk kadınının yerinde olmak isteyecekleri sonucuna varmış.

    sırf birbirlerine güvendiler diye..iki imza atmadılar diye, iki şahit tutmadılar diye...
hesabın var mı? giriş yap