kendini olduğu gibi kabul etmek
-
kendini olduğu gibi göstermek* ile olduğundan büyük göstermek (iyi görünmek) birbiriyle içiçedir her zaman. biri varsa öbürü de akla gelir. eşzamanlı varolmuyorlarsa ardışıktırlar büyük olasılık. zikzakları da bir defaya mahsus* değildir. yani oldum diyenlere kanmayın, olamıyorum diyenlerden ümit kesmeyin.
kendimi bulmamın* kilit adımı (uygulaması) günahlarımı ve kimliğimi olduğu gibi kabul edip üstlenmek. öyle zor ki*. olduğumdan daha iyi olmaya kalkışmamak, yanılttığımda sıkıntı veren sonuçlardan ben suçluymuşum. bu benim hayatımda yeni bir şey. öncesi beri abartılı bir iyilik, iyi bilinme kasıntılığı, onaylanma ihtiyacı sürüyordu. ne yapalım salaktım*, öyleydi. ben kendimi kabul edebilirsem karşımdaki de kabul edebiliyor. ben kabullendiğimde o etmezse, sağlıklı olarak diyalog soğuyor, kopuyor, normal.
sanırım bu iyilik imge ve zorlantısından kurtulma, buna uyan insan ilişkileri ve deneyimleme gerektirdi. ahlaktan ve ahlaklılık* tekelinden vazgeçmem gerekti. o süreç özde ve gözlerde ahlaksız olmayı göze aldırdı. ok yaydan çıktığında ne olacağını ancak zaman gösteriyor. bu, çıplak bilgi ve deneyim-deneyleme zorunluluğu işte. kitaplardan olmuyor.
"kesinlikle yeni bir ahlaki karar anı filan değildi bu. kuşkusuz, kendimizi olduğu gibi kabullenmek, daima ne olmamız gerektiğinin önüne geçmelidir; işte bu yüzden, bu bir adım öne gitmek demekti - ve de yukarı." john fowles - the magus
(ilk giri tarihi: 3.12.2018)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap