• bilen bilir; yaklaşık 2 senedir kendi şirketi olan, koşturan, çabalayan, minimal yaşamında ufak zevkleri olan bir adamım. başkasının yanında çalışmaktan sıkılıp kendi işimi kurarken de asla 'ulan porsche panamera ne araba?' diye bir atılım içerisinde olmadım. hayallerim en fazla biraz daha erken emekli olmaktı. hatunumla daha fazla zaman geçirmek, daha rahat düşünmekti. kötü kazanmadığım bir işten ayrılarak bu kararı verdim. tipik genç adamın macera arayışı. ama asla milyon dolarlar içinde yüzerken şampanyamı yudumlamak değildi amacım. ecevit'in dediği gibi "-akşam kapı eşiğinde terli bir giysi gibi, soyunmak vardı derdinden evrenin."

    2 sene boyunca çok az uyudum, sigarayı abarttım, kız arkadaşımla ilgilenemedim adam akıllı. aşırı stresten dolayı çöktüm, ruhsuzlaşmaya başladım. bir elemanın sorunu olunca paralandım, çalışmayınca ben çalıştım. gecelere kadar çalışıp, eve gitmeyi dahi unuttuğum zamanlar oldu. anladım ki insanlar yükseldikçe, insanlığı ekseriyetle alçalıyor. ben üniversite mezunu 2 dil bilen elemana 850.- tl veremedim. sadece bana değil, kendine olan saygısını kaybetmesin diye veremedim.hiçbir zaman kendi üstünlüğümü, patronluğumu, kodamanlığımı(!), elemanların üzerine giderek öncüllemedim. benim için tüm elemanlar sadece mesai arkadaşımdı. kaytaranları, çalışmayanları, paraya tapanları gördükçe uyardım, ama yine işten çıkaramadım; düzelir dedim: insan değil mi?

    ama dostlar, bugün itibariyle 2 sene önceki halime bakıyorum. çok daha uyuz, sinirli ve yalnız bir adamım. işlerim de bu minvalde 2-3 ay öncesine kadar çok yolundaydı. ama özellikle son 2 aydır anlam veremediğim durgunluktan ötürü iflas etmiş bulunmaktayım. tüm borçlarımı kapattığım halde 3200.- tl borcumu ödeyemiyorum. mesele aslında bu da değil, mesele çok farklı.

    iş işten geçti 'deki karakter gibi nedamet var bünyemde. tüm o koşuşturmada kaçırdığım, yakalamadığım o kadar çok şey var ki: yeğenimin doğduğunu kaçırdım, ailemin 40. evlilik yıl dönümünü kaçırdım, hatunumla gidemedik bir tatile çok istemesine rağmen. bazen olur ya 'insan ne ile yaşar?' diye sorarsın tolstoy gibi. işte bu soruyu her şeyi elde eden insana sormak isterdim. sanırım cevap yine hiç olacak ama insan gerçekten merak ediyor.

    3200 lira borç ile iflas ediyorum. zerre umut yok içimde ayrıca bu hayata dair. trafikte elinde iphone olan sarışın altından yapılma ablaları görüyorum. o kadar eğlenceli nisanlar ki aslında. yada şişman fred perry'li abiler. dünyada parayla olmayan tek şey , mallık gerçekten. sözlükçülerin ihtiyacı olan nakit para 3200. fred perry'li abinin ihtiyacı olan nakit para 1 milyon dolar. çünkü o kadar fazla şey var ki kendini tamamlayacak.

    neyse ne diyorduk, iflas ettim, öyle işte. garip bir huzursuzluk var içimde. böyle ne olacağına dair değil, ne olduğuna dair. hani böyle canınızı bir şey sıkar, sonra neye sıkıldığınızı unutup daha fazla sıkılırsınız ya. işte ben o başı tümden unuttum.

    işte öyle bir şey.
  • kendi isinizi yaparken ne yazik ki kapitalist bir dunyada oldugumuzu unutmamak lazim :/
  • 3 cümlesinden birinin umut ile alakalı olacağı andır.
  • en boktan anlardan bir tanesi.

    insanda yaşama arzusu dahil bir çok isteği alıp götürür uzun bir süre.
    yaşanacak süreç ayrılığın evreleri gibidir.
    inkar,öfke,pazarlık,depresyon,kabullenme

    zaman zaman bazı duyularını kaybetmesine neden olur insanın. göremezsin , duyamazsın, hissedemessin.

    zamanla o tokattan bir şeyler öğrenerek çıkarsın. ayağa kalkmak mecburiyetindesindir.
    hiç kolay değil ama zamanla hayatın sonu olmadığı da anlaşılır.

    bir de bu dönemde gerçek dostunu tanırsın.
    cebindeki 5 lirasını paylaşmayı teklif edeni de gördüm, para isterim diye telefonlara çıkmayanını da.
  • babaların ağladığı, annelerin sustuğu zamanlardır.

    babaların akıl sağlığını koruması için dua edilen zamanlardır. bütün yükün osmanlı hatunu olan anaların üzerine düştüğü zamanlardır.

    adam diye bildiğin insanların adam olmadığı, insancık olduğunu anladığın zamanlardır.

    hiç bir babanın veya annenin iflas etmemesi gerek. üzerinden yirmi sene bile geçse unutulmaz yaralar bırakır çocuk dimağlarda. tamir olunmaz yaralar.

    (bkz: kefillik) ne demektir erken öğrendiğin ve asla kimseye, hiç bir şeye kefil olmamayı öğrendiğin zamanlardır.
  • bir de 15 yıl sonra bunu yaşayanlar var.

    x - usta herşey ters gitti, bittik ne olacak?
    y - çayı koy yeğenim yeni baştan başlıyoruz..

    (bkz: önce sağlık) daha önemlisi yoktur.
  • sevdiği kadının gönlen çok uzaklara gittiği andır
hesabın var mı? giriş yap