*

  • efenim kucukten mahallelinin bahcesindeki erik,seftali,kiraz,dut agaclarina dadanip olmuslari toplama eylemidir bu.
    mal sahipleri tarafindan pek hos karsilanmaz elbet. kafaya tas yiyenler olmustur.
  • bir sopanın ucuna iyice sabitleştirilmiş pet şişenin dibinin yıldız ya da üçgen şeklinde kesilerek dallara uzatma, şişenin dip kısmına açılan yıldız/üçgen kesiklerin köşeleri sayesinde meyva kopartmanın kolaylaştırıldığı, ağaç sahiplerinin gelmesiyle zevkten altına işemekle sonuçlanan masum hırsızlık vak'ası. biz böyle toplardık, diğer çocuklar ağaçtan atlama vb riskleri göze alırlardı diye hatıraları tütsülendiren olay.
  • yaşlı amcaların/teyzelerin meyve bahçesine çatlayana kadar meyve yemek için izinsiz girmek anlamına gelir. buradakiler yenilen en lezzetli meyvelerdir. ayrica basarili atletlerin yetismesinde büyük rolü oldugu rivayet edilir.
  • ya$ları genellikle 7 ile 14 arasında deği$en cocuk çetelerinin yaptığı eylemdir.en büyük cocukluk dönemi atraksiyonlarından biridir.okuldan eve döndükten sonra hemen bir cırpıda yemek yenir,sokak kıyafetleri giyilir(bazılarının okul pantalonu altındadır),$ayet mevsimlerden ilkbahar-yaz arası dönem ise yapılacak en keyifli i$lerden biri de meyve ağacına dalmaktır.

    öncelikle dalınacak ağaç belirlenir,yakınında ev olursa o kadar dezavantajdır zira birileri engel olabilir.sonra da erik(favori),kiraz(buna cıkması genelde zor olur),vi$ne(bu da zor bulunur),dut(çıkması kolay/toplaması kolay yemesi keyifli değil) ağaçlarından biri seçilir.

    ağaca varıldığında çıkabilenler hemen ağaca çıkıp yemeye ba$lar,çıkamayanlar(ki muhakkak çeteden bir iki tanesi ağaca çıkmaktan tırsar,genelde küçük çete üyeleridir)dalları bütün güçleriyle çekmeye ba$larlar ve o anda film kopar..nerden çıktığı belli olmayan amca/teyze evladım dallar kırmayın diye seslenir."taam teyze,dallar kırmıyoruz x yiyoruz" diye seslenir içinden birisi,ama sessiz kalanlar tırsar,biraz daha baskı altında topuk yapmak için hazır bekler.birkaç dal tam kırılmasa da epey bir eğilir.çıkan çatırtı da birkaç amca/teyze de bağırmaya ba$lar.zaten topuk yapmaya gönüllü çete üyeleri toplayabildikleri meyveleri ti$örtlerinin önlerini pantalonlarından cıkartarak torba haline getirip doldurarak zula yaparlar.meyveden doymu$ çete üyelerinin yapacak ba$ka bir$eyler bulmasıyla meyve ağacına dalma sekansı sona erer..
  • koca adamken de yapılabilir. kış zamanı sessiz, insansız ama yaz zamanı cıvıl cıvıl insan olan bazı yerleşimler vardır. buralarda yapmak daha az tehlikelidir. ancak malumunuz kışın dallarda meyva olmaz. kimi meyvalar erken yaz (dut, kiraz, fişne, nispeten erik ve kayasıl) kimi meyvalar da yazsonu (incir, ceviz) olgunluğa erişirler. bu iki zaman oraya insanların yavaş yavaş geldiği ya da yavaş yavaş gittiği zamanlardır. bu süreçler iyi takip edilmeli, insanlar kollanmalı ve "ühh koca adam olmuş bak hala utanıyor mu?" bağırışına maruz kalmadan ıssız zamanlarda dalmalısınız. burada meyva ağacı sahipleri "koca adam olmuş...vıdı vıdı" diyebilmekteler çünkü siz küçük yaşlarınızdan beri o ağaçlara adalıyorsunuz ara ara, sizin küçüklüğünüzü de biliyorlar icabında. nasıl ki göçmen kuşlara meraklı insanlar ellerinde dürbünlerle boğazın kıyısında falan bekliyorlar, bıldırcın avcıları bıldırcın alaylarını bekliyorlar, siz de gözünüz açık bir halde kim taşındı, kim yerleşti iyi takip etmeli ve sobelenmemelisiniz.

    dalması en zevkli ağaç bence cevizdir onu da belirteyim. bundan sonra ise duttur.

    dut erken yaz zamanı olur, dut yedikten sonra yapacak birşey pek yoktur. hava sıcak olur, polenler etrafta uçuşur. doğa yeni yeni uyanmıştır ve gençliğini yaşamaktadır, kendisiyle ilgilenmekten size vakit ayıramaz, kendini çekici gösteremez size, doğa o anlarda bana fazla zevk vermez. denizde de planktonların en yoğun olduğu zamandır, bulanıktır deniz, keyifsizdir. tüm doğa beslenme, yavru yetiştirme, kışa hazırlanma derdindedir. doğanın körpe zamanlarıdır ve onu, o gençliğini, bir nebze seviyesiz bulursunuz ve ondan sıkılırsınız (ben en azından). gidip bir akşamüstü uykusu çekilebilir. ama dutu çekici yapan şey lezzeti, şekeridir.

    ceviz ise ekim sonu ila kasımın başlarında olur ki o zamanlar doğanın ölmeden önceki en olgun zamanlarıdır. tüm koşuşturmasını geride bırakmış, bir dahaki bahara kadar ölmekle meşguldur ağaçlar. artık tüm vakitlerini size ayırabilirler. başınızı havaya kaldırdığınız zaman göç eden besili ve sağlıklı kuşları, kafanızı denize soktuğunuzda göç eden balıkları görürsünüz. harika zamanlardır. bir ağaçtan cevizler toplanmalı, mümkünse deniz gören bir yerde kırılıp yenmeli, üzerine bir cigara içilmelidir. ceviz ellerinizi sarı ile yeşil arası bir renkte boyamalıdır. bu esnada denizden esen hafif imbatla ağaçların yazın sıcağında kurumuş, suyu çekilmiş, sararmaya yüz tutmuş yaprakları şıkır şıkır etmelidir. o şıkır şıkır sesi kağıt buruşturma sesine benzer biraz. o rüzgar işte teselli rüzgarıdır. ölmeye çalışan yaprakları teselli eder. ceviz yedikten sonra da yapacak iş boldur, akşam yemeği için lüfer arayışına geçilebilir uzun olta ile veya nebileyim sığ denizlerde gümüş sürüleri peşindeki levreklerle uğraşılabilir veya sinek peşinde koşturan küçük lezzetli göçmen kuşlar tongaya düşürülerek yumurtayla kavurma falan yapılmaya çalışılabilir. bu erken kış zamanları doğada yapılacak çok ama çok iş, seyredilecek çok manzara vardır. keyfini çıkarmak gerekir. meyva dedik nerelere geldik.

    tüm meyvalara dalma işlemi tadında bırakılmalıdır. sadece göz hakkı denen kısım alınmalı, dallara zara verilmemelidir. ağacın sahibi de düşünülmelidir.
  • bir paket billur tuzla ayva ağacına tüneyip bir yandan mahallenin bebelerine ayva servisi yaparken bir yandan da tuza bulanmış ayvaları keyifle mideye indirmektir. kimi zaman ise s...na kadar dutları yutmak, olmamış şeftalileri sanki dünyadaki en leziz, olgun şeftalileri yercesine koklaya koklaya yemektir. dünleri, günleri bilmem lakin seksenlerin kadıköy çocuklarının olmazsa olmazıydı meyveye dalmak belki de sokakta top oynamaktan sonra ikinci gelen keyifti. bir çeşit rütbeydi de, meyveye dalarken ağaca çıkanın payeyi aldığı. geçmiş güzel günlerden güne anılar kıvılcımlayan bu başlıktan selam olsun bizi çocuk yapan o güzelim ağaçlara onların toprağı güzel kadıköy'e..
  • bir takım sinirli amcaların kabusu olan davranış. bizim çocukluğumuzda vardı bu amcalardan. bu amcaların bütün olayı bahçesindeki kiraz ağacına "dalan" çocukları sopayla kovalamak, yakaladığı yerde dövmektir. bizim de böyle sopanın ucundan kıl payı kurtulmuşluğumuz vardır, ancak şanssız birkaç arkadaşımızın sopayı yemişliği de vardır. ulan alt tarafı bir avuç kiraz yiyecez, bu allahsızlar yüzünden korkudan ne yediğimizi de şaşırırdık. sanki gizli ajanız da düşmandan gizli bilgileri çalıyoruz, öyle bir gerilim yaşatırdı ki namussuzlar, o kirazlar zehir olurdu. ama biz de az velet değilmişiz ki ertesi gün yine dalardık aynı kiraza. herif de bizim korkumuzdan bütün gün bahçeden ayrılamaz, hiç bir iş yapamazdı... hehehe oh olsun...
hesabın var mı? giriş yap