• şu aralar başıma gelmesini beklediğim şey...
    ama zekiyim ya... istifa mektubu hazırladım...
    - hayır beni kovamazsınız... çünkü ben istifa ediyom tribi yapcam da...
  • ekonomik kriz sonrasi son derecede benimsenmeye ba$lanan hatta siradanla$an insan kaynaklarina cagirilma ritueli.
  • şu sıralar tensikatların bitmek tükenmek bilmemesiyle artık kavram olarak tek başına şaşırtıcı olamayan "istenmeme ve uzaklaştırılma".

    sadece, "önce hangimiz" "ben yok yok ben" "tüh be kıdemime az kalmıştı" dialoglarının ardından insan kaynaklarına kortej eşliğinde çağırılıp ibraname ile geri dönme ve masanı toplama ritüeli olarak da tanımlanır.
  • biraz önce başıma gelen olay. daha koymadı ama. herhalde yarın sabah uyanınca dank edecek. "yine de alkol almayı tercih etmiyorum, hayırlısı bakalım" dedirten olay. önce bir boşluk duyuyor insan, bir de sürpriz durumuna göre ya gözleri doluyor ya da içi burkuluyor. sonra kendi masasına geçince yargılama safhası başlıyor, benim bu durumda ne kadar payım var diye. iç hesaplaşma yapılıyor. bu esnada çalışma arkadaşları duymaya başlamış oluyor olanları, bir bir gelmeye başlıyorlar. eğer tek ayrılan sizseniz, arka arkaya vah vahlar, iç çekmeler, sen haketmedin diyenler. insanın aklına vefa istanbulda sadece bir semt adidir sözü geliyor, ne de olsa profesyonel yaşam. bir taraftan elde bulunan ve kime devredileceği bilinmeyen işler diğer tarafta yeni bir iş bulma düşüncesi kaplıyor insanı birden. henüz her şey çok sıcak. dostlar çok kurcalamaz umarım diye düşünüyor insan. eşyaları toplamaya başlamalı ufaktan, belki parti parti. bak şu köşede duran resim iz yapmış orada. karton kutu nerden bulacağım şimdi?
  • kesinlikle kişisel algılanmaması gereken ama kişisel olduğu her yanından akan işten uzaklaştırılma durumu. hayatta ilk kez dün başıma geldi, her gün yüzüme gülen insanların aslında gülünecek bişi olmadığını anlamaları; dolayısıyla pazartesi günü erkenden kalkıp işe gitme zorunda kalmama... nihayetinde 2 ay 18 gün süren "deneme süresi" dolmuş da olabilir. bir de bu iş mesainizin bitimine 10 dk kala yapılıyorsa ve o 10 dk öncesine kadar hiç bir şey anlaşılamıyorsa... ya kovulan salaktır, ya da kovan...

    bu oyunda salak olmayı tercih ediyorum.
  • klavye delikanlılığı yaparak da olabilen durum.

    çok yoğun geçen bir ayın sonunda patrondan mail gelir;

    -çok yoruldunuz, hepinize tşk...

    bu mail hiç gelmezse sinirlenmezdim. "tşk" yazacağına teşekkürler yazsa da bir şey demezdim. belki hoşuma bile giderdi. ama tşk tepemin tasını attırdı ve

    (reply all)

    + bizimle tşk mi geçiyorsunuz?

    dedim.

    böylesi daha güzel.
  • sebep ne olursa olsun, hakli yada haksiz, belli veya belirsiz, dogru veya yanlis.. insanin zoruna giden dava.. rahatlamis hissedersin kendini, bahaneler ararsin kendince, zaten gidecektim dersin..

    ama en kotusu bir an olsa kendi kendinle basbasa kalirsin.. yapayalniz.. dunyanin sonuna geldigini hissedersin hele ki ilkse.. heleki 30 yasini devirmissen.. aglatir adami.. en son cocukken, okurken, ögrenciyken ağladığını hatirlarsin.. için burulur.. koyar lan adama.
  • ben bunun kadar birleştirici bir eylem görmedim.

    bizim şirkette bir yönetici var. herkesle arası kötüdür lavuğun. patronun akrabası mı ne? bu kadar başarısız olmasına rağmen yerinde oturuyor. geldiğinde departmanında 30 kişi çalışıyordu şu an 4.

    başka departmana bir yönetici alındı adam bir hafta geçmeden kovuldu. sigara içerken yanıma geldi ki hayatta yapmaz böyle şeyler.

    - 3 senedir buradasın bu kadar çabuk kovulan gördün mü?
    - valla senin kovulmanın daha hızlı olacağını düşünüyordum ama yanıldım.

    dedim. adamla konuşmaya başladık hacı. bir senedir yolda görsek selam vermediğimiz adamla muhabbet eder olduk o göt korkusuyla. herkes de bir işine sarılma bir birlik olma. üç gün sürecek biliyorum ama iyi motivasyon kovulmak.
hesabın var mı? giriş yap