• bir zamanlar turkiyenin gundemini gereginden fazla mesgul etmis bir cinayetin basindaki kod adi.

    nefsi mudafa olarak sunulmaya calisilmisti cinayet ama hatirladigim kadri ile hakim baska turlu karar vermisti, sanirim "agir tahrik altinda cinayet" gibi biseydi. istenirse kasten adam oldurmek kapsamina bile sokulabilirdi, zira zeynep jeanne d'arc'in mutfaktan bicak alip adami oldurdugu vakiydi ki bu elbette nefsi mudafa degildir. (aethewulf size teknik detaylari daha iyi aciklayabilir, selamimi soyleyin)
  • bir nevi: (bkz: chicago)
  • sabah erken bir vaktinde durduk yere aklıma gelmiş olay. bir zamanlar gündemi ne işgal etmişti. tükettikçe yenisini bulmaya alışkın medyamız ve halkımız bu olayın üstüne baya bir toz serpiştirmiş doğal olarak. şimdi bakıyorum da sözlükte bile unutulmuş bu garip vaka.

    2011 model edit: oylanmasıyla farkettiğim bu entry'de yaptığım yazım yanlışını da yine yıllar sonra farketmek enteresan baya.
  • kumkapı cinayetinin tek mağduru
    aydoğan kılıç, 14 eylül 1996

    geçen yıl temmuz ayında kumkapı'da meydana gelen olay, kamuayunda büyük yankı buldu. kadınlar-erkekler mücadelesine dönüştürülerek çokfarklı yönlere çekildi. ama cinayetin gerçek mağduru, öldürülen ismail kızılkaya'nın eşi gülten kızılkaya her zaman gözardı edildi

    kamuoyunu, aynı zamanda türk adaletini bir yılı aşkın süredir meşgul eden bir olay kumkapı cinayeti.

    23 temmuz 1995 tarihinde kumkapı'da çıkan bir kavgada zeynep uludağ isimli genç kızın bir kişiyi öldürmesini netice veren olay bir anda türkiye'nin gündemine oturdu. medyada çok şeyler yazıldı, çizildi. olayda sarkıntılık iddialarının bulunması feminist kesimleri harekete geçirdi.

    peki kamuoyunu bu kadar meşgul eden bu olay neydi? nasıl gerçekleşmişti? olayın bilinmeyen yönleri nelerdi?

    iddialara göre olay gecesi ersin sakartay (katilin annesi), ankara'dan gelen gülay bağbek ismindeki arkadaşını ağırlamak için iki kızıyla birlikte kumkapı'daki, aile dostları olan faruk ügümü'nün sahibi olduğu, talip restoran'a giderler.

    o sırada ersin sakartay'ın bir arkadaşı gelerek konuşmak istediğini belirtir ve ortam gürültülü olduğu için kendisinin oturduğu yakındaki bir restorana gel mesini ister.

    ersin hanım kısa bir süre sonra yanına küçük kızı sinem'i de alarak yaklaşık elli metre ilerideki restorana gider. yolda anne ersin sakartay ve küçük kızı, iran uyruklu olduğu anlaşılan ali rıza davari tarafından tacize uğrar. bu arada, yine iddiaya göre, neye uğradığını şaşıran ersin hanım, terbiyesiz diye bağırarak ali rıza davari'yi iter.

    ali rıza davari hiç bir cevap vermez. fakat yanındaki arkadaşı ercan kavuncu olaya müdahale ederek 'o turist, istediğini yapar lan. onu itemezsin' der. ersin hanım da, 'o turistse ben de yerliyim' diyerek yandaki masadan aldığı bardağı ercan kavuncu'nun kafasına fırlatır. daha sonra sakin bir şekilde talip restoran'a geri dönerek olaydan tek kelime bile sözetmez. saat 24.00 civarında restoran sahibinin eşliğinde deniz kenarındaki arabalarına doğru yürümeye başlarlar. bu sırada restoran sahibi faruk bey, ersin hanım'ın elinin yaralı olduğunu görerek ne olduğunu sorar. ersin hanım da başından geçen taciz olayını anlatır. o sırada ersin hanım'ın küçük kızısinem, 'anne geliyorlar' diye bağırır.

    ardından ersin hanım'ın büyük kızı zeynep uludağ'ın ismail kızılkaya'yı öldürmesiyle sonuçlanan kavga başlar.

    maktül ismail kızılkaya, ercan kavuncu'nun eski bir arkadaşıdır. ersin sakartay'ın bardağı fırlattığı sırada bir başka lokantada yemek yemektedir. arkadaşı ercan kavuncu'nun yaralandığını görünce ne olduğunu sormak için yanına gelir. hep beraber ersin sakartay'ın yanına giderler. olayla hiç bir alakası olmasa da ismail kızılkaya, zeynep uludağ'ın rastgele salladığı bıçak darbeleriyle hayata gözlerini yumar.

    gerçek mağdur unutuldu

    medya bu konuyu günlerce, haftalarca yazdı. zeynep'in ne kadar suçsuz olduğunu, maganda kültürün bir masumu nasıl mağdur ettiğini, zeynep'in cinayeti işlemiş olsa bile serbest bırakılması gerektiğini, kadınların da özgürce meyhaneye gidebilmesini, kadın haklarını defalarca dile getirdi. olay bir cinayet davasından çıkıp kadın hakları davasına dönüşmüştü.

    bütün herkes cinayeti işleyen zeynep'in mağduriyetini konuştu. ancak öldürülen ismail kızılkaya'nın eşi gülten kızılkaya'yı ise hiç kimse görmedi. biri ıo, diğeri 6 yaşında iki çocuğuyla yapayalnız kalan gülten kızılkaya'yı, kocasınıkaybetmenin acısı yanında olayın saptırılarak kendi mağduriyetlerinin gözardı edilmesi ve hiç yoktan öldürülen kocasının maganda(!) zihniyetin temsilcisi olarak gösterilerek yargılanması da üzüyor.

    "medya, başından bu yana olayı yanlış 0larak verdi hep. bunun sebebini hala anlayabilmiş dekğilim. feministler, kadın hakları gibi teranelerle haksız yere üstümüze geldiler. medya hep bu kadınlardan yana oldu. qysa benim de bir kadın olduğumu unuttular. benim bugün iki çocuğum, anne ve babamdan başka kimsem yok. yarın çocuğumu hastaneye götürmem gerek, oysa cebirnek beş yüz bin liram bile yok. kadın hakları savunucusu feminist bayanlar neredeler? olayı erkek-kadın mücadelesine dönüştürdüler. diğer taraftan bu çevreler mahkemenin kararını da etkilediler" şeklinde sıkıntılarını dile getiren gülten kızılkaya, "önceden hayatı severdim. yüzünden gülümsemeyi eksik etmeyen birisiydim. artık insanları sevemiyorum. rahmetli kocam hakkında söylenen asılsız, olur olmaz sözler bütün hayatımı mahvetti. çocuklarım bu konuda arkadaşları tarafindan rencide ediliyor. onlar da benim gibi sinir hastası oldular" diyor.

    kendisiyle görüştüğümüz gülten hanım, kocasının hiç ilgisi olmadığı halde sarkıntılık olayının faili imiş gibi gösterilmesine anlam veremezken, kocasının arkadaş kurbanı olduğuna inanıyor: "ercan kavuncu, kocamın en yakın arkadaşı olarak biliniyordu. bazı çevreler ercan kavuncu 'nun bana maddi yardımlarda da bulunduğunu söyledi. bütün bunlar yalan. kavuncu şu ana ekk bana tek bir kuruş bile yardımda bulunmadığı gibi eşimin cenazesine bile gelmemiştir. benim eşim son derece namuslu bir insandı. bunu bütün komşularımız bilirdi. başkasının karısına, kızına bakabilecek bir insan ekğildi. sarkıntılık olayı ile ilgili hiç bir alakası olmamasına rağmen medyanın yanlış haberleriyle sarkıntılık ettiği gerekçesiyle öldürülmüşbir insan konumuna düşürüldü. kocam arkadaş kurbanı olmuştur. "

    başlarına gelen bu son derece acı olayın ardından evlerine de hırsız girmiş kızılkayalar'ın. evlerinde bulunan üç beşparça eşyaya bile göz dikilmesine şaşıran kızılkaya, tüm bunlara anlam veremiyor. genç yaşta dul kalarak iki çocuğuyla birlikte yaşam savaşı verdiği baba evinde gözyaşlarını içine akıtarak şöyle devam ediyor sözlerine: "kan davası gütmeyeceğim. çünkü onlar bu dünyada kaybetmiyorlar. bu çok açık. zeynep hapishaneye girmeden önce köylü kızı gibiydi. mahkemelerde nasıl olduğunu gördünüz. paşa kızı gibı bakımlı gözüküyordu. zeynep'in hapishanedeki diğer kadınlardan ne farkı var. qysa ne farkı olduğu ortaya çıktı. türkiye'deki hiç bir şeye güvenim kalmadı. açıkça söylüyorum, türk adaletine güvenmiyorum. onlar bu dünyada çekmeyecekler, bunu biliyorum. ama allah 'tan yakalarını sıyıramayacaklar. "

    celıskıler yumagı

    gülten kızılkaya'nın mağduriyeti devam ededursun biz olaya yeniden dönelim ve konuyu bir kez daha ele alalım. yukarıda iddiaları esas alarak hikaye ettiğimiz hadisede, dikkatli bir zihinle takip edildiği takdirde, birçok çelişkinin ve karanlık noktanın göze çarpmaması mümkün değil. hatıra gelen karanlık noktalardan ilki ersin sakartay ve küçük kızının dı§arı çıkı§ nedenleri. ersin sakartay ve kızlarının avukatı nuran atahan'ın istanbul 7. ağır ceza mahkemesi ba§kanlığı'na verdiği ifadeye göre ersin hanım'ın bir arkada§ı restorana gelmi§, gürültü sebebiyle anla§amadıklarından kendi bulunduğu restoranın ismini vererek isterse orada görü§ebileceklerini söylemi§. yani ersin sakartay ve kızının talip restaran'dan çıkarak ali rıza davari ve ercan kavuncu ile kar§ıla§malarına sebep olan olay öyle ba§lamı§.

    peki ersin sakartay'ı konu§mak için çağıran arkada§ı kimdir? gülay bağbek'in "yemek sırasında bir ara ersin hanım ile kızı masadan ayrıldılar. sanırım tuvale te gittiler veya ben öyle tahmin ediyorum. sonra döndüler" §eklindeki ifadesi de sanık avukatının söyledikleriyle tamamen çeli§iyor. gülay hanım, ifadesinde, ersin hanım'ın hemen yakınlardaki bir restoranda oturan arkada§ından bahsetmiyor.

    ersin sakartay'a cinsel tacizde bulunan ki§inin kimliği de hadisedeki bir diğer karanlık nokta. gerçi kamuoyu bu konuda hiç bir delil ve görgü tanığı olmaksızın iran uyruklu ali rıza davari'yi suçlasa da ersin sakartay'ın özellikle ercan kavuncu'yu yaralaması, tacizi gerçekle§tirenin ali rıza davari olması ihtimalini azaltıyor. bu ki§inin yanında ni§anlısı da bulunan ercan kavuncu yahut o sırada hiçbir§eyden haberi olmayan maktül ismail kızılkaya olması da mümkün değil. ayrıca ersin hanım'ın elinin kesilmesi dikkate alındığı takdirde ercan kavuncu'ya bardak atması da doğru olamaz. atılan cisim olsa olsa bir §i§edir.

    olayda ersin hanım' a tacizde bulunulduğu iddia edilmesine rağmen bunun §ekli hakkında da muhtelif ifadelerde bulunuluyor. sanık avukatı nuran atahan 7. ağır ceza mahkemesi'ne durumu, "anne kolunda kızı ile birlikte talip restoran'a doğru yürümekte iken, karşıdan gelen iri yarı bir bey, birden ersin hanım'ı belinden tutup kendine doğru çeker ve vücuduna doğru dayar" §eklinde ifade etmesine kar§ılık olaydan 5 gün sonra (28 temmuz 1995) emniyet müdürlüğü'nün cumhuriyet ba§savcılığı'na sunulmak üzere hazırlamı§ olduğu raporda"...beyanı tesbit edilen ersin sakartay, hadisenin yaralılardan ercan kavuncu'nun arkadaşı ali rıza davari adlı şahsın kendisine elle sarkıntılık etmesi üzerine zuhur ettiğini... ' denilmektedir. görüldüğü gibi ersin sakartay'ın emniyet müdürlüğü'ndeki ifadesi ile mahkemede söylenenler çeli§kili, taciz ilkin elle sarkıntılık §eklinde ifade edilirken bu daha sonra neredeyse tacavüze dönü§türülmü§.

    tanıklardan gülay bağbek, ifadesin de "etraftan seyreden olmasına rağmen iri cüsseli bu iki kişi ersin'i ve kızlarını dövüyorlardı. başlarını taşlara vuruyorlardı" dese de otopsi raporları ba§ların ta§lara vurulduğu iddiasını yalanlıyor. tanık nuh ekrem öksüz'ün 'başkaca yerde sürüklenme, kafaların taşlara vurulması gibi bir olay da görmedim' sözleri de raporları destekliyor. i§in ilginç tarafı ersin sakartay'ın dostu olduğunu iddia ettiği talip restoran'ın sahibi faruk ügümü'nün ifadesinin de bu yönde olması.

    yine gülay bağbek'in kavgaya ercan kavuncu'dan ba§ka bir erkeğin daha karı§tığını belirtmesine rağmen hatun önal adlı görgü tanığı "ercan kavuncu dışında kavgaya karışan bir başka erkek görmedim' §~ıdinde konu§uyor. görgü tanıklarından ulkü günaydın'ın da "ercan'ın yanında kavga içinde kimseyi görmedim" demesi aynı ifadeyi destekliyor. o halde ercan kavuncu'nun aslında dayak atan değil dayak yiyen olması gerekiyor ki, ulkü günaydın'ın ifadesi de bu yönde: "hatta ercan kavuncu da beni kurtaran yok mu? diye bağırıyordu. karşılıklı bir kavga idi. kadınlar bu kavgada daha hareketli bir pozisyonda idiler. "

    görgü tanığı hatun önal'ın bu konudaki ifadesi .de son derece ilginç: "3 tane bayanın sonradan isminin ercan kavuncu olduğunu öğrendiğim beyaz tişörtlü birisinin üzerine yığılmış olduklarını, kavga durumunda olduklarını ve beyaz tişörtlü olanın yere çökmüş olup, bayanların da onun üzerinde olduklarını ve beyaz tişörtlü olanın bayanları iterek kalkıp orada bulunan taksiye doğru gittiğini, taksinin antenine de yapışarak 'kaç yıldır buralardayım, tanıyorsunuz. bana yardım eden yok mu? kurtarın' diye bqğırdığını duydum." tanık nuh ekrem oksüz ise bu hususja §u beyanlarda bulunuyor: "ercan 'bana erkek gösterin' diye bayanlara müdahalede bulunmuyordu. daha sonra da taksilere doğru giderek kendisine neden yardım emediğini sordu. "

    tüm bunlar olayın aslında zannedildiğinden ve medyan'ın dayattığı haberlerden çok daha farklı geli§tiğini anlamaya yetiyor. ortaya koyduğumuz bu çeli§ki ve soru i§aretleri açığa kavu§turulmadıkça gerçeğin ortaya çıkması mümkün gözükmüyor.

    pekı şımdi ne olacak

    kumkapı olayına adı karı§anlardan iran uyruklu ali davari §u anda danimarka'da. kendisinden en ufak bir haber alınabilmi§ değil. ercan kavuncu da danimarka'da ya§amaya devam ediyor. zeynep uludağ ise tutuksuz yargılanmak üzere tahliye oldu, son mahkeme 16 eylül'de ya pılacak.

    görünen o ki; gülten hanım iki çocuğuyla birlikte, ya§ama mücadelesine devam edecek, bir ba§ına ve çaresiz... .
  • şu günlerde üçüncü sayfaya ancak kutudan girebilecek bir cinayetken, 90'lı yıllarda gündemi aylarca meşgul etmiştir.

    şimdi düşünüyorum da, ne güzel günlermiş be. ülkenin en büyük derdi, kumkapı'da yarı sarhoş kafayla kendilerini taciz eden adamı öldüren bir kızmış. manşetler saat başı yıkılıp yeni baştan yapılmıyormuş, gündem haberleri her saniye ayrı bir skandal başlığı taşımıyormuş...

    2000'lere girmeden fişi çekecekmişiz aslında.
  • günün birinde turkish crime story tarzı bir uyarlama dizi çekilirse, bölümlerinden biri mutlaka bu olay olmalı diye düşündüğüm trajedi.

    olayın yaşandığı zamanları hatırlamaya pek yaşım yetmiyor, mevzudan bugün cnntürk'te çıkan şu derleme yazı sayesinde haberdar oldum. (bu arada şimdiye kadar nasıl bu olayı bilmem ya? tarihi yarımada, ceza hukuku, feminizm, 90'lar, meyhanecilik falan şu hayatta ilgilendiğim ne varsa topluca bu olayda resmen)

    haberin dili rezalet bu arada. "karılar orospu oldu, feminizler de haksız" deyip geçmiş. 7. ağır cezanın vakti zamanındaki zabıtlarına erişip, işi piyasalaştırmadan belgesel gibi sadık kalarak senaryosu yazılsa ne şahane olur diye düşünmekten kendimi alamadım. ukte olarak burada dursun.
  • bir muddet kumkapiya gitmenin tehlikeli olacagi algisina, diger bir grup insanin da kumkapi bizimdir, kumkapi temizdir cigliklarina sebep olmus eski, karmasik, tuhaf cinayet.
  • bugün şokopop'un gain için yaptığı belgeselleri izledim. skandallar&co serisinin ilk bölümü bu cinayete ayrılmıştı. aslında olayın en başında hiç alakası olmayan iki insan olayın sonunda karşı karşıya gelip bir cinayeti doğuruyor. işin içine feminizm davası da girip büyüyor. en üzüldüğüm nokta maktulün eşi oldu. genç yaşında iki çocukla dul kalmış üstüne kimse düşünmemiş. kendisi de demiş zaten kadın hakları için uğraşıyorlar ama benim de kadın olduğumu unutuyorlar diye. sonunda iki kadın da aynı menajerlik çatısı altında birer şarkıcı olmuş ve hatta düet bile yapmışlar. sonra o dönem medyayı doyurup başka bir skandala yerini bırakıp gitmişler her zamanki gibi.
hesabın var mı? giriş yap