kuzey defterleri
-
lale müldür'ün şiirromanı ya da şiirormanı.
-
okumakta çok zorlandığım kitap. beni mi yazmış bilemedim.
-
"içimizde dönen yıldızlara bakıp sessizce
düşlerin kışını ciğerlerimize dolduruyoruz
hep yarıda kalan dostluklar sürdürüyoruz
çekiciliğini kararsızlıktan alır sonlu varlığımız
uzayda acının sonsuz titreşimlerini yayan
bir yıldızdır kahkahamız..."
-lale müldür
ayrıca (bkz: istanbul/246) #2299125 -
lale müldür'ün yurtdışı günleri günlüğü formunda kaleme aldığı şiirlerden oluşan kitabı. evinin dışarıya en hakim penceresinin önündeki koltukta yazılmış o şiirler. avrupalı bir insan, avrupalı bir dil ve sancı. lirik bir söylemin arasına sıkışmış kuantum ve metafizik kardeşlik.
gezgin bir tat da alabilirsiniz okurken. mesela aklımda kalan şiirlerinden bir kaçı; yeryüzünde kaçak ve serseri olacaksın:tcdd, gotik bir masal hermetik haç yolları, kuzeyde bir pencere... -
sereserpe bissürü imaj bırakıyo okurken insanın aklında.
gezdiriyo yani.
'rusların rönesansında bir gün prusya mavisi bir trene bindim.'
(herkes sevdi, rhoda, opium vb.) -
(bkz: siiroman)
-
bi de ; " olanaksiz aldanma, gunes kanatlarimizi yaktigi zaman ve hersey bizi asagiya cektiginde, bu notlarin ne gibi bir inandiriciligi olabilir? " diyor ki, vay benim emeklerim..
-
sisler açılıp da eski tip tekneler iyi karıştırılmış
odun külleri gibi rüyalarda belirdiğinde onu hep aynı
yerde bekliyor olurdum gri bir koltuğun üstünde
bekliyor olurdum onu bekliyor olurdum onu ben hep
bekliyordum böyle gemilerin yavaşça deniz dibine kaydıkları yerde
sıkıldığım için bekliyordum belki de
beklediğim için de belki
bir şeyler hep kayar kayar giderdi denizdiplerine
gümüş balıkçılar eski bir şişe yitirilen yüzükler
eskil denizkızları bir de kayar giderlerdi öylece
bekliyordum ben hep fırtına bekler
gibi ya da yavaşça dönüşmesi gibi bir kömürün elmasa
bekliyordum ben de öyle çiseltiler gibi dinmesini
birşeylerin dinmesini kendimin dinmesini yağmurun
o sonsuz yağmur ülkesinde dinerdi sonar yağmur
birşeyler akıp giderdi akıp giderdi yürek
küllenmiş sedrelalar gibi belli belirsiz hareketlerle
kendilerini belli eden bitkiler gibi
akıp giderdim sürüklenirdim ben de… -
.........................
kağıttan bir şey tutuyorum başımın üzerinde yüzüm
suskunlukla öne eğik, kollarımla çizdiğim üçgenin ortasında
bir üçgen tutuyorum. yazık ki bir yunan tanrıçası değilim ben
ışıldayarak kollarında özgürlük ateşini gösteren. bakışlarım
tedirgin yüzüm yılgı dolu kollarım halsizlikle yukarı
böyle yapılmış. ……………………………………… -
.................................................
bir şey olacak biliyorum ama ne.
antartika’da söylenebilirdi belki.
söylenebilecek tek şey kendimizi unutmanın
mümkün olduğudur. kim görüyor buz denizlerinin
metal ışığını? kimse. buzu görmüyoruz çünkü.
buz görünmeden once buzlu yerlerden ufka
akseden ışığı hissediyoruz yalnızca.
birşey olacak biliyorum ama ne.
daha az parçalanmış bir dünyada söylenebilirdi belki.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap