manasız *
-
bos, sacma, anlamsiz.
-
(bkz: manali)
-
(bkz: manası yoktur)
-
(bkz: mühmelat)
-
içi boş.
-
"manasız kelimeler arka arkaya sıralansa, düşünce balonlarını doldursa, kafanın üstündeki garip boşluklar kapansa.
manasız insanlar bir odaya doluşsa, kasvet dolu hava bir an olsun dağılsa.
manasız duygular kalplere artık dolmasa, sıkıştırmasa.
sıkışan kalpten kovalananlar, boğaza yapışmasa, nefes verirken bir anda uçsa, kaçsa.
kötü hatıralar, bir sonrakiler gelene kadar unutulsa.
üçe kadar bastıra bastıra saysa biri burda, ordaki bir anda tuzla buz olsa.
rahatlasa."
http://thefrogprincesss.tumblr.com/…ralansa-dusunce -
(bkz: anlamsız)
-
"onun varlığına karşı yok olmak gerektir: onun huzurunda varlık nedir? manasız bir şeyden ibarettir!
varlık kör olmasaydı... ondan erirdi, güneşin hararetini tanır, anlardı." mevlana - mesnevi -
bir şeyler olsa da, eklense de, çoğalsa da, altı, içi dolmayacak gibi olan, anlamsızın dahası.
"geçen vakitlerde, geçmeyen evrelerde anladı ki adam, aradığı anlamların nerede olduğu ya da anlamlara nasıl ulaşacağı değildi; mânâsız olan, avuçlarda gördüğü, içine düştüğü ve çıkmak için pek de bir şey yapmayacağı girdabıydı.
konuşması da, yazması da, bu yüzdendir; boşluklarda savrulur hep."
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap