• tursab baskani basaran ulusoy'un sozu.

    --- spoiler ---

    kongrenin açılışında bir konuşma yapan türsab başkanı başaran ulusoy ise, türkiye'nin sahip olduğu mutfak zenginliğine dikkat çekti. paris'te bir michelin restoranında yusuf duru ile birlikte hayatının en pahalı yemeğini yediğini ve süslenmiş bir tabakta ikram edilen ufak bir parça bonfileye 500 euro ödediğini anlatan ulusoy, ''ne michelin'i kardeşim? biz michelin'i otobüs lastiği olarak kullanıyoruz.'' dedi.

    --- spoiler ---

    that's the spirit

    link
  • hala cahilliği öne çıkararak prim yapma çabası. beğensen de beğenmesen de michelin bir standarttır. türkiye'de bir kap yemeğe niye kimse 500 euro vermiyor veya michelin yıldızı olan kaç restoranımız var diyeceğine lastik olayına giriş. ayrıca lastik markası olan michelin de kaliteli bir markadır ve sadece otobüs değil otomobil sahipleri de tercih eder.
  • onlarda da lastik markası bize satıp para kazanıyorlar.
  • türk turizmini yerin dibine sokan en önemli aktörlerden birinin beyanıdır. daha derinlikli bir açıklama beklenemezdi zaten kendisinden. michelin sanki türk markası. kendisi otobüscüdür ve vizyonu bundan ibarettir. turizmi istanbuldaki tüm kongre işlerini kendi şirketlerine akıtmak olarak görmüştür. ailenin sevilmeyen siyah ördeğidir. bankalarla yaşadığı sorunu çözemezse, yakında, ekrenlarda bol görebiliriz.
  • biz o bonfileyi türkiye'de lastik niyetine arabaya takıyoruz, onlar ise para verip yiyor demek istemiş olabilir.
  • ve biz bu adamdan yarım asırdır türk turizmini geliştirmesini bekliyoruz. kılavuz karga keçi çelebi
  • michelin yıldızının hikayesini cahile anlatır gibi tercüme edersek:

    1900 yılında lastik üreticileri andre michelin ve erkek kardeşi edouard fransız motorcular için michelin rehberi'nin ilk nüshasını yayınladılar. rehberin amacı, o zamanlarda 3000 adetten daha az araba buluban fransa'da gerek araba gerekse araba talebi ile ilintili olarak araba lastiği talebini yükseltmekti. ilk nüsha yaklaşık 35.000 adet basıldı. motorcular için haritalar, yönergeler, lastik tamiri ve değişimi gibi bilgilerin yanı sıra araç tamircilerinin yerleri, oteller ve akaryakıt istasyonlarının konumları gibi bilgileri de içeren bu kılavuz, ücretsiz olarak dağıtıldı. michelin kardeşler, 1904 yılında da belçika için benzer bir rehber hazırladılar.

    1907 yılında tunus ve cezayir; 1908 yılında kuzey italya, isviçre'yi kapsayan alpler ve ren ile hollanda; 1910 yılında almanya, ispanya ve portekiz; 1911 yılında british isles ile birlikte "güneş'in ülkeleri" başlığı ile kuzey afrika, güney italya ve korsika bölgeleri için de benzer rehberler hazırlandı. 1909 yılında ise fransa için olan rehberin ingilizce çevirisi yayınlandı.

    (artık sadece gerekli yerleri çevirerek ilerliyorum)

    birinci dünya savaşı'nda yayınlanmayan rehber, 1920 yılında revize edilerek basılmaya başlandı. 1954 yılına kadar ücretsiz olan rehber "insanoğlu para ödediği şeye saygı duyar" düşüncesi doğrultusında ücretli olarak satılmaya başlandı. zaman içinde restoran kısmı eklenen ve otel kısmı derinleştirilen rehberin restoran kısmının çektiği ilgi üzerine michelin kardeşler tarafıdan anonim olarak restoranları ziyaret ederek değerlendirecek uzmanlar istihdam edildi.

    yıldız ataması ise 1926 yılında kaliteli akşam yemeği mekanları için yapılmaya başlandı. ilk başta sadece tek yıldız verilirken 1931 yılında sıfır, bir, iki ve üç yıldızdan oluşan hiyerarşi oluşturularak 1936 yılında yıldız kriterleri açıklandı.

    1974 yılında ingiltere, 2005 yılında abd, 2007 yılında tokyo değerlendirmeleri yayınlandı.

    kaynak ve devamı: https://en.m.wikipedia.org/wiki/michelin_guide

    hasıl-ı kelam: zaten bir lastik firması olarak satışlarını arttırmak için yapılmaya başlanmış rehberlerde yer alan michelin yıldızı demek, "bu restoran, alanında olabilecek en iyi yere gelmiş" demektir, neye ücret ödediğini bile bilmeden yemeğe 500 euro verip de eleştirenleri görmek, o yemeği bir tadım zevki olarak düşünmeyip "ekmekle de doyardım ki" diyenleri görmek paha biçilemez. michelin'in türkiye hakkında inceleme yazmamış olması da sanırım onların da bu zihniyeti otobüs lastiği sattıkları bir l'orient olarak değerlendirmesinden kaynaklanıyor.

    adettendir: lastik olarak başka bir marka * kullanıyorum.

    ps. debe editi olayını sevmiyorum ama 7 yıldır şurada yazarım, özlem duyduğum şeylerden biriydi. "madem reddit gibi olmak istiyoruz neden reddit gold hediye edebilme uygulaması burada da olmasın" düşüncesinde olanlar özelden iban isteyebilirler*.
    sabahın 7'sinde ileti gönderip "debe'ye girmişsin selamımı isterim" diyen, o sıralarda alışkanlıkla 7'de kalkmış ama geri uyumaya çalışan benim pazar günümü 7'de başlatan poseidonlethe'ye de selam.
  • bir adet lahmacuna 60 lira verilen ülkede ki seyahat acentaları oda başkanının osuruğu, yabancı turiste attığımız efsanevi kazıkları yazmıyorum orayı siz canlandırın...
    (bkz: iğneyi kendine, çuvaldızı başkasına batırmak)

    -sözüm pahaya değil, her zaman uçuk rakamlar olacaktır. ancak mekancılık uğruna nice hayatların kaydığı ülkede, sistemin içinde olan birinin böyle bir söz sarf etmesi turizmimizin kimlere emanet olduğunun göstergesidir

    edit:imla
hesabın var mı? giriş yap