• bir duygu feyezanı.
  • "on milyonun var"la listere bomba gibi düşen avantgarde sanatçı lekelimelek, bu çalışmayla yolunda emin adımlarla ilerlediğini dosta düşmana bir kez daha gösteriyor. akıp giden pastoral bir ezgiye elektrik akımı yüklemeyi başaran "bir ordayım bir burda" konseptli muazzam bir çalışma. dinlerken insan ne yapacağını şaşırıyor. bal ne ki, şeker ne ki, siyanürlü ayva tatlısı gibi bir şey..

    "anladım ki her şey koca bir yalanmış."
    -ahmet sourtimes-

    (bkz: misket)
  • sid vicious üstadın (çaylak mı demeliydim) kıskanacağı türden icrasıyla bizi orta anadolu bozkırlarına, kasabalarımızın şen düğün salonlarına, yerel televizyonların kasvetli stüdyolarına götüren postmodern bir yeniden inşa; yok hayır derin bir yapısöküm.
    önceki işi, adeta bir masterpiece diyebileceğimiz on milyonun var ile kulağımıza ismini kazıyan lekelimelek'in bu yeni eserinde çok daha profesyonel bir kayıt kalitesi, kıvrak bir gitar icrası ve fazlasıyla lirik bir ezgi var. gitar ne gerekiyorsa onu söylüyor: ağlıyor, kızıyor, üzülüyor, boğuluyor. hele intro'daki (ilk 14 saniye) 80'ler havası tam bir nostaljiya.
    herkes lekeli'den* sözlü-şiirli bir şarkı beklerken gelen bu enstrümantal eser bence bu topraklara rimi rimi ley'den sonra ilaç gibi gelmiştir. 6' 24'' süren müzikal bir drama.

    ...
    projenin basın halkla ilişkiler sorumlulsu olarak yaptığımız medya takibi'nde ise şu haberlere ulaştık:

    "şaşırtıcı bir performans"
    frankfurter allgemeine

    "lekelimelek türkiye'nin müzikal imkanlarını zorluyor; bu çağ için fazla modern bir tavır."
    le figaro

    "irlandalılar çok kıskanacak"
    kerrang

    "miss get anadolu hüznünü ada'ya* taşıdı.
    metal hammer

    bizim dergicilikte yapmak istediğimizin notalarla ifadesi.
    the headbangers

    "- lekelimelek ekmeğimizle oynuyor; üstelik nota bilmiyor."
    ankaralı turgut
    şereflikoçhisar postası
  • anadolu hüznünün çorak topraklarda kavrulmus hali ile gitarın küreselleşmiş, kendi içinde özgünleşmiş hevasının içiçe geçtiği bir eser..ilginçtir ama bir gram oryantalistlik yok, boynu dik duran ankaralı çiftçinin traktoru ile tarlada hız sürüşleri yapması gibi bir şey.. benim esas korkum bu eserin mercan dede nin kulagına gitmesi..çok az eserde yakalanan garp-şark uyumunun yanlış ellerde, kanadalarda, festivallerde yer bulması uzer tüm miss get severleri..
  • bir destan. notalara vurulmuş müzikal bir şölen. bir enstrümantal çığlık. adını hatırlayamadığım bir filmde kadir inanır'ın o vakur, o delikanlı, o aşık havası içinde, türkan şoray'ın önünde, pistte, kollarını bir kartal gibi açıp, bir zeybek edasıyla dans edişini hatırlatıp tüyler ürperten bir aşk masalı.

    (bkz: orijinalinden iyi olan coverlar)
hesabın var mı? giriş yap