• miyazakiyi çok sevmek, birden geronimolaşmak, yüzbininci defa aynı şeyleri izlemek ve yeni film çeksede izlesek deyip, son filmini deli gibi beklemek....
  • paris'te mart ayina kadar surecek olan miyazaki-moebius sergisini gezerken kucuk kucuk kivilcimlarla icinize yerlesen, sergi cikisi giderek buyuyen, volkanik patlamalarla kopuren; kendinizi fnac'a zorlukla atmaniza ve bol bol miyazaki dvd'si almaniza yol acan duygu.
  • bir ara howl's moving castle'dan sonra miyazaki'nin yaşlılık nedeniyle emekliye ayrılacağı dedikoduları dolaşsa da, 3 proje daha gerçekleştireceğini öğrenen insanların içine su serpilmiştir.

    4 ocak'da 63. doumgününü kutladı sakin usta adam..
  • miyazaki filmlerini ozlemek, eski turk filmlerindeki masumiyeti ozlemeye benzer. her seyin uzerinde bir fiyat etiketi gormeye alistigimiz, arkamizi duvara vermeyince rahat edemedigimiz, ictenliksiz ama icten pazarlikli kisilerle birlikte bulundugumuz; bulunmak durumunda kaldigimiz; ruhumuz kapana sikismis gibi hissettigimiz zamanlarda ozleriz eski guzel gunleri. eski guzel gunleri ozlemek kisiye ozeldir; paylasmasi zordur. dinleyen ne kadar istese de anlayamaz, hissedemez sizin icin ozel olanin onemini. miyazaki'nin yapimlari benzer ruhlarin bulustugu ayinlerdir. filmlerin cikisinda her sey cok daha guzel olacak dersiniz; japon inceligiyle orulmus, detaylarda omur harcanmis ama zenginlik degil sadelige ulasmaya calisilan* bu filmler ruhunuza hitap eder*. yasadigi cevrenin sikistirdigi ruhlara ozgurluk saglar bu yapimlar.
  • ileride doğacak yeğenlerini miyazaki ile büyütmekle ilgili planlar kurmak,müthiş bir dünya görüşüne sahip olacaklarına emin olmak.
  • miyazakinin yaninda studio ghimbli filmleride benzer tadini verir. butun miyazaki filmlerini izlediyseniz siradan ghimbli yapimlari filmlerede bakiniz.
  • ne zaman her şeyden sıkılıp kendi kabuğuma çekilsem hayao miyazaki filmlerinden bir karakter kenardan köşeden çıkıp bana göz kırpıyor. bir bilet alıp hemen o filmin içine yolculuk yapıyorum. bir anda mei'nin yanında oluyorum, totoro kocaman gülümsemesiyle bizi karşılıyor, howl ve sophie bulutların üzerinde uçuyor,
    sheeta ve pazu güzel günlerin geleceğinden bahsediyor, naoko o güzelim resimlerini yapıyor, jiro tüm sevgisiyle ona bakıyor... buna benzeyen tonlarca manzaranın arasından geçip kendi gerçekliğime döndüğümde sıkışmışlık hissi sarıyor etrafımı.
    sanırım bu yüzden miyazaki evrenine, doğasına, arkadaşlarına sürekli bir özlem halindeyim.

    belki de kendi küçüklüğümüze ve o zamanlar sınırı olmayan olağanüstü hayal dünyamıza duyulan kocaman bir özlemdir bu.
  • bazen bu filmlerin icinde kaybolmak istiyorum.
hesabın var mı? giriş yap