• fikir dünyası ile yapmış olduğu bir söyleşide "kuru tarih bilgisini canlandıracak formül; tarih ile birlikte düşünmektir!" diyen ve bu düşünüş yolculuğunu detay ve sürpriz arayışlarıyla sürdüren bir düşünce dedektörü.
  • osmanlı devleti ile ilgili makale çalışmalarına devam etmektedir. insanlığın son adası serisinden sonra 2005 yılı içinde osmanlı'nın kayıp atlası ve osmanlı tarihinde maskeler ve yüzler isimli kitapları çıktı. eserlerinde osmanlı konusunda bilinmeyenleri ya da osmanlının çöküş devri gibi yanlış bilinenleri herkesin kolayca anlayabileceği ve birinci elden kaynaklarla işlemektedir. örneğin, sultan abdülaziz'in klasik müzik eseri bestelediğini ve bu eserin londra'da çalındığını biliyor muydunuz? osmanlı tarihine farklı bir bakış açısı için okunmalı...
  • sohbeti yazıları kadar akıcı olmayan insan.
  • son olarak abdülhamid'in kurtlarla dansı kitabını yazmış olan yazar.
  • küller altında yakın tarih serisinin 3. kitabı efsaneler ve gerçekler eylül 2007'de piyasaya çıkmıştır.
  • atatürk'ün vatan haini olduğunu ima eden zaman gazetesi yazarı. ingiliz bir muhabirin hatıralarından oluşan bir kitaptaki iddiayı yazısına konu etmiş. neymiş atatürk 1918'de ingilizlere onların himayesinde bir vali olarak çalışmayı teklif etmişmiş. bu da gazetesini okuyan cemaate şirin gözükme fırsatını kaçırmamış. 'kim kahraman, kim hain?' başlığıyla köşesine taşımış bunu. acaba kaç kişinin aklına neyzen tevfik'in atatürk'e dil uzatanlara hitaben yazdığı şiiri getirdi diye merak ettirmiştir.
  • okuduğunu anladığını sanan insanlar tarafından savunulan yazar. köşe yazısında 'kim kahraman, kim hain?' başlığının hemen altında şu ifadeler yer almaktadır: ''anadolu'da ingiliz idaresinden o kadar da rahatsızlık duyulmaması gerektiğini söyledikten sonra mustafa kemal, bu topraklar üzerindeki ingiliz idaresinde bir vali olarak çalışmaya hazır olduğunu gazeteci aracılığıyla işgalci yetkililere şöyle iletecektir: eğer ingilizler anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa britanya idaresinde bulunan tecrübeli türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim''

    'ingilizlerle ilişki kurmak vatan hainliği sayılabilir miymiş?' diyerek yediği haltı kamufle etmeye çalışması vermek istediği mesajın barizliğini örtemeyecek yazardır. aklı sıra vahdettin'in hain olmadığını atatürk'ün de ingilizlerle irtibata geçmiş olması üzerinden ispat etmek istemektedir. bunu yaparken de vahdettin hainse, atatürk de haindir demeye getirmektedir.
  • söz konusu yazisinda o devirde herkesin ingilizlerle muhatap olduğunu, olmak zorunda olduğunu söylemiştir. yazısından kolayca anlaşılabileceği üzere üzerinde durduğu mesele, aynı şeyleri yapan iki kişiden niçin birinin hain birinin kahraman ünvanıyla anıldığıdır. katılırsın ya da katılmassın, o kadar kaynak gösterilmiş bir yazıyı eleştirirken bile dogmatiklikten kurtulamıyoruz. dedikleri doğru değildir çünkü şu belgelerde, bunun anılarında böyledir demek yerine, vay bunu demek istedi ne cüret diye saldırıyoruz. fincancı katırlarını; değil ürküten yaklaşan bile aynı yaftayı yiyor ve ne acıdır ki yakın tarihin en kara cahilleri de bu fincancı katırları.
  • içi boşalmış bir vatan haini tartışmasından sıyrılarak yeniden okunması, ve yazdıklarının üzerinde durulması gereken yazar. ne diyor;

    1- mustafa kemal paşa'nın istanbul'da kendi parasıyla çıkardığı minber gazetesinde işgalci ingilizlerin tebrik edilip alkışlandığını da, 17 kasım 1918'de aynı gazetede çıkan söyleşisinde "ingilizlerden daha hayırhah (iyiliksever) bir dost olmayacağı" mesajını verdiğini.

    resmi tarihimize ters duran bu ifadenin doğru olup olmadığının araştırılması gerekmiyor mu? adam kaynakta vermiş. 17 kasım 1918 tarihli minber gazetesini açar bakarsın, nereden bulacağım diyenler için taksim'deki atatürk kitaplığında bulunabilir minber. eski yazı bilmiyorum diyorsanız. erol kaya tarafından yeni yazıya çevrilmiş halini bulabilirsiniz. (erol kaya, mustafa kemal atatürk'ün ilk gazetesi: minber, ebabil yay., ankara 2007.)

    2- ertesi gün çıkan vakit gazetesinde ise "britanya hükümetinin osmanlılara karşı olan iyi niyetlerinden şüphe etmediğini" söylediğini ve dahi "muhataplarımızla [yani ingilizler, fransızlar vd.] anlaşmak lazımdır" dediğini.

    yine resmi tarihimize pek uymayan benzer manadaki sözler, bu defa vakit gazetesinde söylenmiş, bu vakit gazetesinin şimdiki ile uzaktan yakından ilişkisi yok. 1917-1960 arası yayımlanmış vakit gazetesini yine atatürk kitaplığında bulabilirsiniz.

    3- mustafa kemal paşa'nın 11-13 ekim 1918'de halep'ten vahdettin'e çektiği telgraftaki ilginç teklifleri... şöyle diyordu padişahın yaveri naci (eldeniz) bey adına gönderdiği telgrafta: müttefiklerle olmadığı takdirde ayrı olarak ve mutlaka barışı sağlamak lazımdır ve bunun için kaybedilecek bir an bile kalmamıştır. (orijinali: "müttefiken olmadığı takdirde münferiden behemahal sulhü takarrur ettirmek lazımdır ve bunun için fevt olunacak bir an dahi kalmamıştır.")
    atatürk'ün bütün eserleri, cilt 2, istanbul 2003, kaynak yayınları, s. 232.

    4- ptt'sinin mondros mütarekesi'ni kutlamak için tam 22 bin serilik bir posta pulu çıkardığı.
    bu kadar açık sunulan bir şeyin yalan olacağını pek sanmıyorum, sirkecide ki ptt müzesinden bilgi alınabilir sanırım.

    5-mustafa kemal, bu topraklar üzerindeki ingiliz idaresinde bir vali olarak çalışmaya hazır olduğunu gazeteci aracılığıyla işgalci yetkililere şöyle iletecektir: "eğer ingilizler anadolu için sorumluluk kabul edecek olurlarsa britanya idaresinde bulunan tecrübeli türk valileri ile işbirliği halinde çalışmak ihtiyacını duyacaklardır. böyle bir selahiyet dâhilinde hizmetlerimi arzedebileceğim münasip bir yerin mevcut olup olmayacağını bilmek isterim..."

    - bizim kemalistleri küplere bindiren yazının en çarpıcı bölümü, gayet açık verilmiş herşey. kaynak'ta gösterilmiş.
    price'ın extra-special correspondent (çok özel yazışmalar) adlı kitabından (1957, sayfa 104) aktaran gotthard jaeschke, kurtuluş savaşı ile ilgili ingiliz belgeleri, çeviren: cemal köprülü, ankara 1991, türk tarih kurumu yayınları, s. 98.
hesabın var mı? giriş yap