*

  • nüzhet bana yalan söyledi serlevhasının gölgesinde büyüyen, büyüyen, büyüyen....

    öyle bir yaşta idim ve öyle mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil, eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşıyordum. yalana herşey isyan etmelidir. eşya bile: damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde toz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filan... zavallı mürahik...

    nüzhet bana yalan söyledi.

    (peyami safa, dokuzuncu hariciye koğuşu, syf;49)

    kitabın belki en vurucu bölümü.
  • ve fakat dünyanın kanunudur. bütün nühzet'ler yalan söyler.
  • romanın sadece bu bölümü bile payami safa'yı büyük bir edebiyatçı yapmaya yetecek güzelliktedir.

    ne zaman duysam bu cümleyi, içimde, taa derinlerimde bir yerler titrer... evet, dünyanın hiçbir nüzhet'i yalan söylememelidir. ama ne yazık ki, içimdeki damlardan kiremitler uçuyor, ağaçlar köklerinden sökülüp havada toz duman oluyor, camlar kırılıyor,yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılıyor... insanlar var oldukça yalanlar da var olacak biliyorum. ama yine insanlar var oldukça, yalana her şey isyan edecek.
  • benim için derin anlamı olan bir söz. yıllar sonra ekşide görünce hatıralarım canlandı hey gidi hey.
  • dünyanın en saf ve naif temennilerinden(?) biri. belki de, kalbi kırılmış bir erkeğin içindeki o ince sızının, rafine acının en yalın ve en kısa hâliyle dile getirilmesi.

    bilmiyorum... bu cümle ne zaman aklıma gelse ne yapıyor olursam olayım duraksarım. romanda * ilk okuduğumda da kalakalmıştım. dakikalarca bakmıştım o cümleye. ardından, yıllar yılı işitmiş olduğum, kalbimi kıran ve ruhumu inciten ve masumiyetimi zedeleyen her yalanın ardından aklıma bu cümle gelir. ama o yalanları söyleyenlerin hiçbirinin adını nüzhet'in yerine koyamam. belki ben o çocuk kadar güzel sevemiyorumdur, belki de onlar o kadar güzel sevilmeyi hak etmiyorlardır. bunları ölçebilecek merci ben değilim ne yazık ki. nüzhet bana yalan söyledi
  • türk edebiyatının en önemli romanlarından biri olan dokuzuncu hariciye koğuşunda geçen cümledir.
    dokuzuncu hariciye koğuşu, peyami safa’nın ızdırabın ilacı yine ızdıraptır diyen romanıdır. o ızdırap okurken iliklerinize kadar işler.
    --- spoiler ---

    hastaydım, ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürürdüm.
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    büyük bir hastalık geçirmeyenler, her şeyi anladıklarını iddia edemezler
    --- spoiler ---

    hastalığın üzerine bir de nüzhet’in aşkını çeker talihsiz.

    --- spoiler ---

    fakat, keşke futbol oynasaymışım; belki de bacağımı nüzhet'in aşkı kadar yormazdı
    --- spoiler ---
  • ağaçların bile sıhhatine imrenerek yürüyen hasta bir çocuğun, tertemiz sevdasını ve ızdırabını anlatan haykırıştır.
    --- spoiler ---

    “nüzhet bana yalan söyledi. dünyanın hiçbir nüzhet'i yalan söylememelidir.”
    --- spoiler ---
    (bkz: dokuzuncu hariciye koğuşu)
  • nüzhet bana yalan söyledi

    dünyanın hiçbir nüzhet'i yalan söylememlidir.

    öyle bir yaşta idim ve öyle bir mizaçta idim ve çocukluğumda o kadar az oyun oynamıştım ve aldatmasını o kadar az öğrenmiştim ki, yalan bana suçların en ağırı gibi geliyordu; ve bir yalan söylendiği zaman insanların değil , eşyanın bile buna nasıl tahammül ettiğine şaşırıyordum. yalana herşey isyan etmelidir. eşya bile: damlardan kiremitler uçmalıdır, ağaçlar köklerinden sökülüp havada bir saniye içinde yoz duman olmalıdır, camlar kırılmalıdır, hatta yıldızlar düşüp gökyüzünde bin parçaya ayrılmalıdır filan... zavallı mürahik...

    nüzhet bana yalan söyledi.

    ah ben ruhumun içindeki o ikinci ruhu bilirim, esrarı gören gözleriyle ve esrarı duyan kulaklarıyla her şeyi sezer ve bana sezdirir ve beni aldatamaz, ah, içim beni aldatamaz.

    ben o gün odaya girer girmez her şeyi sezdim. aynalı dolap kapısının gıcırtısı, nüzhet'in dizleri ve nurefşan'ın gözleri bana üç münadi gibi haykırdılar.

    hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne yalan çin setleri gibi kalın duvarlar örsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgar dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcuduyietini bildiri: ''buradayım'' der.

    nüzhet bana yalan söyledi.
  • nickimi aldığım, çok sevdiğim peyami safa'nın en sevdiğim romanında geçen çarpıcı bir bölümün akıldan silinmeyen cümlelerinden…
hesabın var mı? giriş yap