• palme yayınlarının zirvedeki beyinler serisinden, windows xp reloaded 2005 adlı kitabı çıkmış bilgisayar kurdu insan. yeni projeler üzerinde çalıştığı duyumları alınmıştır, hatta bill gates sıkı dur geliyorum şeklinde demeçler verdiği söylenmektedir. kendisine en bi içten şekilde başarılar diliyoruz.
  • en heyecansiz yayinlari seyirciye cok heyecanli bir sekilde iletebilen yetenekli genc spikerlerden. gercekten insana zevk veriyor seyretmesi ve izlemesi.
  • her ne kadar heyecanlı ses tonuyla izleyici için en ilgisiz spor müsabakalarını bile izlettirecek güce sahip olsa da, dakikada on kere kullandığı bazı kalıp cümleler ve tekrarlar yüzünden insanı çileden de çıkarabiliyor. örneğin "pek mümkün değil/görünmüyor"u bir maçta on milyon kere kullanabilir.

    "ahonen'in morgenstein'i geçmesi pek mümkün değil/görünmüyor"
    "hilde'nin ahonen'i geçmesi pek mümkün değil/görünmüyor" gibi...

    ama sonuçta candır, izlenir, izlettirir...
  • kendisini cengiz üstün'ün anti-klişe timine havale etsem de ski jumping'i ben dahil bir çok kişiye sevdirtmiş, heyecanlı, bağırırken hoparlörlerin sınırlarını zorlayan, gelecekte güzel yerlere gelmesini dilediğim başarılı spiker.
  • bu gece 2009 dünya kayak şampiyonası kuzey disiplini yarışmalarındaki kayakla atlama mücadelesini trt 3'den takip ettim ve maalesef güven göktaş'ın anlatımına* kalınca bir kez daha fark ettim ki onur salman çok ama çok başarılı bir spiker... yarışmaları resmen yaşayarak anlatıyor, heyecanı çok güzel bir şekilde veriyor izleyiciye... sporculara, antrenörlere, yarış içinde ve dışında olup bitenlere fazlasıyla hakim... olamadıklarını da genellikle güzel bir şekilde toparlamayı başarıyor, ki bence spikerlikte en zor ve önemli nokta da bu...

    evet, biraz hızlı anlatıyor olabilir kendisi, aralarda daha fazla es verebilir. ya da bazı kelime tekrarlarından kaçınabilir, mesela "göre*...biliriz, izleye*...biliriz, söyleye*...biliriz vs. kalıplarını sık kullandığını söyleye*...bilirim. ya da sumo anlatırken kimaritelerin isimlerini verirken daha çok açıklama yapmaya çalışabilir... örnekler artırılır, problem değil... hiç kimse mükemmel olmak durumunda da değil zaten...

    bugün tecrübe ettiğim ve bilhassa belirtmek istediğim, özellikle spor spikerliğinde bir okul olarak, bir ekol olarak kabul edilen trt'nin en önde gelen spikerlerinin birinden kat be kat daha başarılı kayakla atlama anlattığı... çoğunlukla biatlonu da, sumoyu da, kuzey kombineyi de, snookeri da benzer bir performansla götürdüğünü ekleye*... bilirim...
  • kayakla atlama yarışlarını seyretme sebebidir. hesaplama çizgisini geçemeyen sporcuları bile heyecanla anlatabilir. arasıra ağzından simi ve morgi gibi laflar duyarsanız :

    (bkz: simon ammann)
    (bkz: thomas morgenstern)
  • şu ana kadar uğruna eurosport'u ingilizce dinlemekten vazgeçebileceğim tek eurosport spikeri oldu kendisi. gerek anlatımı gerek yorumları o kadar düzgün ki, bazı kalıpları çok sık kullandığını farketmemişim bile.

    "şimdi ammann geliyor, bakalım liderliği ele geçirebilecek mi? (yere iner inmez) simon ammann!!!" şeklinde atlayışı yapanın ismini haykırması bile yeter...
  • eurosport'da kayakla atlama müsabakalarını anlatan spiker..
    kış günlerinde evde yalnızken, bunun aksini hissettiren yegane ses, kimi zaman uykuma ninni, kimi zaman sıkıntıma çare. zengin anlatımıyla bilgi dağarcığımı genişletir. hele birde bir sporcu atlamasını tamamlayıp diğeri kapıdan çıkana kadar geçen sürede birbirinden farklı ama alakalı bir çok konuyu özetleyerek anlatır ki öğrenmemeniz imkansız.
  • onun için pist bisikletindeki 300 metrelik mesafe de, kayakla atlamadaki 200 metrelik mesafe de, yol bisikletindeki 200 kilometre de aynı, hepsi birer yolculuk*. rahatsız edici bir takıntı değil ama ne zaman kullansa gülesim geliyor. severek izliyoruz onu da belirtmek lazım.
  • yeni anlatım kalıbı/takıntısı "lakin" galiba, çünkü yorumladığı 2012 snooker galler açık çeyrek finali'nde yüzbinlerce kez kullanmıştır.
hesabın var mı? giriş yap