• otto e mezzo'da fellini'nin asistanı lina wertmüller 7 kızkardeşine namus bekçiliği yapma derdindeki pasqualino'nun şahsında maço italya'nın savaşta erkekliğini nasıl kaybettiğini anlatıyor.
  • faşizme dair şimdiye kadar izlemiş olduğum kafası en net ve en iyi filmdir. filmin açılış sekansındaki "oh yeah!" geyiği faşizmi burjuvazinin krizi hikayesine dayasa da, bu yolda da bir ikileme düşmediği için müthiş olmuş. saló'ya dibi düşüp altmetin okurken götlerini çatlatanlar bu film hakkında ne yorum yaparlar merak etmiyorum tabii ki, filmlerin anasını siktikleri için. bu arada saló'da bok yedirenlerden şaşı olanı burada çok kısa süreliğine akıl hastanesinde görülebilir.

    bilhassa anti-faşist mücadelenin aslında nasıl yapılması gerektiği ve nasıl da gecikmiş olduğu çok iyi ve açıkça anlatıldığı, saló'daki gibi bizim varoş kritikleri tatmin etmediği için memnun oldum.

    bildiğim kadarıyla zizek'in ya da onun gibi boş başka birinin bu film için, faux-sofistike meraklılarını tatmin edip meclislerde kültür gösterisi yapabilecekleri lacan'cı bir analizi de bulunuyor. hadi yine iyi seks yaptınız hacılar;)
  • "adi bir yaşam. pis bir fars. işte yaşam bu!"

    ikinci dünya savaşı ve bilhassa holokost hakkında izlediğim en dikkate değer filmlerden biri oldu. filmin ayırt edici tarafı, trajik duyguyu mizahla eşitleyip güncelleştirmesidir, zannediyorum. çünkü ironi ve parodi, trajedinin ömrünü uzatarak onu aktüelleştirir.
    ayrıca depresif toplama kampı sahneleri ile renkli sicilya dekoru arasındaki zıtlığın filmi mekânın ötesinde iki ayrı ruh iklimi şeklinde bölümlediğini düşünüyorum. neşe ve keder, janus'un yüzü gibi, aynı bedendeki iki farkı katman şeklinde varlıklarını duyumsatıyor.

    başroldeki giancarlo giannini'nun muazzam oyunculuğu, filmin her karesinde kendini anımsatıyor. en etkilendiğim oyunculuk performanslarından biri, şüphesiz. kadınlara olan ihtiyatlı bağlılığı, budalaca cesareti, ironik gülüşü ve melankolik yüzüyle, bu film için biçilmiş kaftan!
  • ilk kez 93 yılında izlediğim lina wertmüller'in 'pasqualino settebellezze' filmi, öyle sanıyorum ki benim için hala ikinci paylaşım savaşı'na dair en iyi film olma unvanını koruyor. enzo jannacci'nin söz ve müziği eşliğinde filmin girişinde sunulan sloganist-kolajdan öylesine etkilenmiştim ki komünist antikorları gereği riefenstahl'dan (1902-2003) daha yaşlı öleceğine inandığım yönetmeni günün birinde ziyaret edeceğime dair tuhaf bir anne-oğul fantezisi geliştirmiştim. ancak argento'yla kızı hakkında mail yoluyla konuşacak kadar zaman bulmuş da olsam, 2021'de ölen wertmüller'e ulaşma şansım tamamen ortadan kalktı.
hesabın var mı? giriş yap