• 1999 çek yönetmen jan hrebejk tarafından yapılan ve şimdiki çek cumhruiyeti, o zamanın çekoslavakya'sında, 68 olaylarını konu alan, devrimden sonra çekilen ilk film. minicik çek cumhuriyetinde vizyona girdiği tarihte 1 milyon'a yakın izleyiciye ulaşmıştır. çek kültüründen çok fazla öge içermesine rağmen hiç sıkmayan, karakterlerin çok güzel seçildiği, içinde ufaktan bir kusturica'nın when father was away on business kokusu bulunan, dram-komedi tarzında karşımıza çıkan güzel film.
  • öncelikle belirteyim, cosy dens ismi ile de anılan bir çek filmi. ayrıca sözlükte her iki isimde de başlığı açılmış ve iki başlığa da şimdiye kadar sadece birer entry girilmiş. film bizim için neşeli günler ne ise odur. çekler için bir klasiktir. filmden criticker.com sayesinde haberim oldu. benim için filmin psi'ı * 97 idi. baktım filmi izleyenler arasında en iyi on tada tci'a sahip kişilere *, 6 çek, bir fin, bir polonyalı, bir slovakyalı ve bir ingiliz vardır. yani film çek cumhuriyeti dışında çok fazla bilinmiyor fakat çeklerin çok sevdiği bir film. bizde de hababam sınıfı'nı, neşeli günler'i, tosun paşa'yı, şekerpare'yi izlememiş kimse neredeyse olmadığı ve hemen hemen herkesin bu filmleri çok sevdiği gibi.

    sosyopolitik bir film. 1968'de sovyet ordularının - sosyalist almanya, polonya, bulgaristan - çekoslovakya'ya girdiği dönemdeki sosyolojik durumu, aile yapısını anlatıyor. iki ana aileden biri çek milliyetçisi, diğeri ise sosyalist. milliyetçi olan diğerini sevmiyor, anarşist, komunist vs diye. diğeri de faşist diye aşağılıyor onu. polonya'nın ürettiği kırılmaz bardaklarla gurur duyuyor, sosyalist almanya'nın ürettiği plastik çatallarla. milliyetçi abimiz kızını bohem diye aşağılıyor. aslında kimsenin arası iyi değil çocuklarıyla. düzeltiyorum, babalar ve çocukları arasında çok boktan bir ilişki var.

    - babam evde değilken ne kadar da mutluyuz.

    - en güzeş hayat onunki, ebeveynleri amerika'da uzakta yaşıyor.

    - bak anne, erkek arkadaşımın fotoğrafı.
    - aynı babana benziyormuş.
    - (fotoğrafı hemen geri alıp) o zaman sonumuz bir felaket olur.

    sağcılar ayrı kafada, solcular ayrı kafada ama hiçbirinin arası çocukları ile iyi değil. anneler apolitik. anneler sadece ailelerini düşünüyor. babalar hep agresif hep aşağılayıcı. gıklarını çıkartmıyor anneler. bizim yeni nesil türk kadını gibi dırdır yapmıyorlar. annelerimiz gibi kabulleniciler yani. dırdır dediğime bakmayın, filmde üzüldüm ben kadınların haline. kadını ez kadını ez nereye kadar ama di mi *

    film, o toplumda yaşayan insanlar için çok daha fazla anlam ifade ediyor tabii ki. gene de sıkılmadan izledim. duygusal, zaman zaman komik, sıcacık bir film. şimdiye kadar izlediğim tek çek filmi. her ülkenin klasiklerinden izlemek o ülkenin insanını anlamak için bence çok önemli. tayvan'da çek bir ev arkadaşım olmuştu. o zamanlar bu filmi izlemiş olsaydım çocukluğuna dair anlattığı hikayelerde onunla daha çok empati kurabilirdim. bu yüzden her ülkenin klasiklerinden en az bir adet izlemeye karar verdim.
  • artık tarih olduğumuzu bir kez daha başıma kakan çok samimi bir çek filmi. 1968'de staj için bulunduğum stockholm meydanlarında "dubcek, svoboda!, dubcek, svoboda" diye haykırarak sovyet işgalini protesto ettiğimiz günlere geri götürdü beni.
  • ege üniversitesi iletişim çalışmaları topluluğu perşembe filmleri kapsamında izlediğimiz bir filmdi. filmin siyasal ve mizah kısmı bir yana aklımda kalan sahnelerden birisi vodkayı çakmakla yakıp içmeleri oldu. muhakkak bu eylemi bir gün gerçekleştireceğim, fena durmuyordu.
hesabın var mı? giriş yap