• "postkanonik" terimi, edebiyat ve sanat alanında kullanılan bir terimdir ve genellikle geleneksel veya klasik normlardan, kurallardan veya kanonlardan ayrılan, dönüştürücü veya sınırları zorlayan eserlere atıfta bulunur. postkanonik eserler, mevcut edebi veya sanatsal kuralları sorgulayan, değiştiren veya yeni bir bakış açısı getiren çalışmaları ifade edebilir.

    postkanonik eserler, çeşitli yollarla ortaya çıkabilir. işte bazı örnekler:

    edebiyat:
    - yeniden yorumlamalar: klasik edebi eserlerin veya mitolojik hikayelerin modern veya farklı bir bakış açısıyla yeniden yorumlandığı eserler postkanonik olabilir. örneğin, jean rhys'in "gençlik (wide sargasso sea)" adlı romanı, charlotte brontë'nin "jane eyre" adlı klasik romanının bir yan hikayesini anlatır ve geleneksel anlatıyı sorgular.

    - tersine düşüş: postkanonik eserler, geleneksel bir kahramanın veya karakterin hikayesini tersine çevirebilir veya sorgulayabilir. örneğin, william shakespeare'in "hamlet" oyununun bir parodisi olan tom stoppard'ın "rosencrantz and guildenstern are dead" adlı oyunu, geleneksel hikayeyi geri planda kalan karakterlerin perspektifinden anlatır.

    - deneyler ve yenilikler: postkanonik eserler, dil, yapı veya anlatı teknikleri gibi edebi unsurlarda deneysel veya yenilikçi yaklaşımları benimseyebilir. örneğin, james joyce'un "ulysses" romanı, geleneksel roman anlatısından sıyrılıp, bilinç akışı tekniğini kullanarak farklı bir deney yapar.

    - toplumsal eleştiri: postkanonik eserler, toplumsal normları, tabuları veya güç ilişkilerini sorgulayabilir. örneğin, virginia woolf'un "orlando" romanı, cinsiyet ve kimlik kavramlarını ele alırken, geleneksel sınırlamalara meydan okur.

    resim:
    - pablo picasso'nun "les demoiselles d'avignon" (avignonlu genç kızlar) tablosu, geleneksel perspektif ve figüratif anlatıyı sorgulayan ve kırarak kubist bir yaklaşımı temsil eder.

    - frida kahlo'nun otoportreleri, geleneksel kadın portrelerinden farklı bir şekilde, acı, travma ve kimlik arayışını temsil eder.

    heykel:
    - marcel duchamp'ın "fountain" adlı eseri, bir tuvalet kabini olan bir seramik pisyuarın heykel olarak sunulmasıyla geleneksel heykel anlayışına meydan okur.

    - louise bourgeois'in "maman" heykeli, devasa bir örümcek heykeli olarak, beklenmedik bir biçimde geleneksel heykel anlayışını dönüştürür ve evrensel sembollerle oynar.

    müzik:
    - john cage'in "4'33''" adlı eseri, müzikal performansın sıradışı bir yorumu olarak kabul edilir. besteci, hiçbir nota çalmadan sahneye çıkarak sessizliği müzikal deneyim haline getirir.

    - björk'ün müzikal çalışmaları, geleneksel pop şarkı formlarını kırarak deneysel ve yenilikçi bir sese sahip olmasıyla postkanonik olarak değerlendirilebilir.

    sinema:
    - david lynch'in "mulholland drive" filmi, geleneksel sinema anlatısını bozan ve rüya, gerçeklik ve kimlik arayışını sorgulayan bir postkanonik eserdir.

    - lars von trier'in "dogville" filmi, minimalist bir sahneleme ve sürreal bir anlatı yapısıyla izleyiciye alışılmadık bir deneyim sunar ve geleneksel sinema formunu zorlar.

    bu örnekler, edebiyat, resim, heykel, müzik ve sinema gibi farklı sanat dallarında postkanonik olarak kabul edilen bazı çalışmalara örnek olarak verilebilir. bu eserler, geleneksel normlardan ayrılarak sınırları zorlayan, dönüştürücü ve sorgulayıcı bir yaklaşım sergilerler.
hesabın var mı? giriş yap