• geçtiğimiz haftalarda peşi peşine birçok tapu dairesinde,
    tapu dairesi çalışanlarının para karşılığı işlem gördüklerinin gizli kameralarla da ispatlanması ertesi,
    bir sürelik suskunluk sonrası,
    tapu ve kadastro genel müdürü mehmet zeki adlı'nın tam ifadesiyle;
    "bahşiş ile rüşveti birbirine karıştırmamak lazım. hukuki ve ahlaki olmayan herşeyin karşısındayız. bunları savunamayız." demesi,
    bunun yetmeyip,
    "vatandaşların ev alınca sevindiğini, bu nedenle de bahşiş verdiğini belirterek, vatandaşın verdiği 15-20 milyon, rüşvet olarak yansıtılıyor" yorumuna girmesi,
    ile imam osurursa cemaat sıçar, hem de öyle bir sıçar ki; ne kanalizasyon kalır, ne haliç buna dayanacak.
    ama insan, sukunetle düşününce,
    benim memurum işini bilir diyen bir ırkın ahvali olmak ise sanırım bu işin hamurunda var diye kendince hafifletici neden buluyor sanırım bu memlekette.
    yazık, günah.

    ilgili ve alakalı olsun diye;
    (bkz: japonya da bahşiş vermek)
  • bir insan neden bahşiş verir? servisinden memnun olan restoranlar bahşiş bırakırız mesela. neden? herkesin farklı sebepler söyleyebilir ama olayın aslı şudur, eğer bahşiş verirseniz o garson sizi hatırlar ve bir dahaki gelişinizde daha iyi masa ayarlar size, daha güzel servis yapar, bahşiş vermeyenlere göre daha fazla ilgilenir sizinle. olayı devlete taşıyalım: bir devlet memuruna bahşiş verince sizin işinizle daha iyi ilgilecenek, gerekirse sizi kayıracak(restoranda daha güzel masa ayarlamak gibi) bu hiç de masumane, sevinçten verilen bir ödeme değil(ben cebimden zaten dünyanın parası çıktığı bir tapu işleminden sonra bahşiş felan vermem ayrıca). rüşvetten farkı var mı? yok... eğer rüşvet ile bahşiş arasındaki fark aradaki "0" sayısındaki fark ise aralarında hiç bir fark yok... herhangi bir üst düzey görevliden böyle bir söz duyulması o kişinin görevden uzaklaştırılmasını ışık hızıyla sağlamalı.
  • bayındırlık ve iskan bakanı faruk nafiz özak: bahşiş ile rüşveti bir birine karıştırmamak lazım. hukuki ve ahlaki olmayan her şeyin karşısındayız. çok az da olsa, böyle sorunlar yaşayabiliriz. ama bunu abartmamak lazım.

    yıllar öncesini hatırladım. özal'ın bir beyanatı vardı ne diyordu: benim memurum işini bilir. vaktiyle bu açıklamaya laf mı şimdi bu diyenler acaba bugün için ne düşünecekler. ben açıkçası pek bir fark göremedim.
    özal'ın başbakanlığının son günlerini hatırlayalım; enflasyon coşmuş, sendikalar ayakta, basın eleştirdikçe eleştiriyor.(onlarada küçük turgut'a anlatsınlar demişti) ve özal'ın memur şikayet ediyor dendiğinde verdiği cevap buydu. benim memurum işini bilir türkçesi ''kardeşim gerektiğinde rüşvet alın, çok vızıldamayın'' olan bu açıklamanın hemen hemen aynısını bugünlerde yaşadık. acaba akp'ye karşı gelmeyin susun işte bahşiş, mahşiş küpü doldurun, hükümeti eleştirmeyin rüşveti mi veriliyor acep? zaten manşette şöyle: bakan memuruna sahip çıktı.
    (bkz: karakaş kara göz)

    gel gelelim olayımıza. ne olmuştu. tapu dairelerine kamera yerleşmiş tapularını alan vatandaşlar en son 10 , 20 allah ne verdiyse bankonun altına bırakıyorlar ve biz televizyonlardan kabak gibi izliyoruz. sabahtan akşama kadar onlarca hatta yüzlerce tapu dağıtıldığı düşünüldüğünde toplanan parayı siz düşünün. şimdi tapu dairelerinden pek anlamam ama yıllarını gümrükte geçiren bir kişi olarak benzer bir durumun gümrük idarelerinde yaşandığını söylemem sizleri şaşırtmayacaktır sanırım. işte düğüm burada kanser gibi her devlet dairesini saran bu uygulama rüşvet midir,değilmidir? hemen söyleyeyim bal gibi rüşvettir. dahası resmen haraçtır. neden mi?

    bildiğiniz gibi ülkemizdeki aşırı bürokrasi devlet dairelerinde malumunuz hepimizin uzun saatler geçirmesi ve sinir katsayısının yükselmesine sebep vermektedir. dahası bir devlet memurunun elinde bakın burası çok önemli bir nüans hatta bu işin birinci sebebi, sizlere kıllık çıkartıp işinizi uzatacak çok ama çok sebepleri var. armudun sapı, üzümün çöpü, yok şu lazım, yok bu lazım, yok efendim eşşeğin s.ki lazım diyebilecek yüzlerce bahane öne sürülmesi mümkün. aslında tölerans gösterip işimizi kısa zamanda yapmaları da olası yalnız bu töleransı bedava yapmak istemiyorlar. işte burada işin bahşiş yönü ortaya çıkıyor. siz kendinizi kandırmaya devam edin...
  • - rüşvet değil bahşiştir, karıştırmayalım.
    +aman efendim neler diyorsunuz?
    -evet bahşiştir hatta garsoniyedir. bakın makbuzun altına yazdık %10 garsoniye ücreti alınır diye. böylece kayıt dışı ekonominin önüne geçiyoruz.
    +peeki.
    -hizmette sınır tanımıyoruz yahu! kolonya?
  • teknik anlamda pek de gecerli olmayan iddiadır.zira bahsis,hediye veya ikram adı ne olursa olsun,kamu görevlisine saglanan yarar,kamu gorevlisini,gorevini ifa ederken koruması gereken tarafsızlıgından ayırmaya yetecek derecede ise rusvet kapsamına girer.ancak burada ifade etmek gerekir ki rusvet kavramı,farklı sucları olusturan fiilleri kapsayan bir ust kavram haline gelmistir.ceza kanunumuzun duzenlemesine gore,rusvet sucunun olusması icin,kisinin*,kamu gorevlisine* yarar saglarken, sagladıgı yarar karsılıgında isinin gorulecegine dair,gorevliyle aralarında acık veya zimni bir anlasma bulunması aranmaktadır.dolayısıyla eger,boyle bir irade uyusması olmadan,gorevliye yarar saglanması durumunda olayın sartlarına gore irtikap veya gorevi kotuye kullanma sucları olusabilir.veya yine boyle bir anlasma olmadan,is goruldukten sonra minnet duyma, tesekkur etme gibi sebeplerle kamu gorevlisine bir hediye verildiyse bu durumda da kamu gorevlisinin disiplin sorumlulugu dogacaktır.tum bu durumlarda onemli olan,saglanan yararın adı degil, yararın ne amacla saglandıgıdır.pek cok devlet dairesinde,olaydakine benzer sekillerde kurulmus rusvet carklarının varlıgından suphelenilmekteyken,cıkıp genel mudurun bu turden,gecistiren acıklamalar yapması cok vahim bir durumdur.ancak bu durum da toplumdaki yozlasmanın nerelerden basladıgının gostergesidir.zira bir devlette yozlasma muhakkak ki en ustten baslar.eskilerin de ifade ettigi gibi balık bastan kokar...
  • türkiyede resmi muamelenin en üst düzeyde temsil edildiği makamın koltuğunda oturan kişinin söylediği bu söz bitiştir aslında. yozlaşma da bitmiştir. cilalı devirlere, her değerin yeniden keşfedileceği dönemlere dönüyoruz...
hesabın var mı? giriş yap