• rübab-ı şikeste diye yazılmakta olup
    tevfik fikretin şiir kitabının ismidir.
    haluk'un vedaı, cevabı, rübabın cevabı vs. gibi devami kitaplar da mevcuttur.
  • kitap 1907'de çıkmış... "bindokuzyüz yedide doğdu aşkımız" diyenlere selam olsun..
    "şiirsel yazı" diye bir akım mevcut imiş, (fransızların öncülüğünü yaptığı) o akımdan etkilenerek şeetmiş bu kitabı amcamız.
  • ahmet muhip dranas ın bir eseri.
  • bazı baskılarında teyfik fikret'in kendi çizdiği bir remiz vardır. güllerin ve sürreal bir takım tasvirlerin olduğu bu çalışma fikretin sadece edebi alanda başarılı olmadığının ispatıdır.
  • yıllar önce orijinal harfli tıpkıbasımını bile zor bulmuştum. çağrı yayınları'ndan (bence geç bir tarih olan) 2001'de basılan cep kitabı boyutundaki rübab'ın hazırlayıcısı tanıdık bir isimdi: abdullah uçman. yeni edebiyat kürsülerinin handiyse kutsal kitabının yeni harfli bir basımını da bulmak lazımdı. asım bezirci'nin 1984 tarihli can yayınları neşri kıymete binmişti, göstermemişti nazlı yüzünü. sonra fahri uzun'un hazırlayıp (o zamanki adıyla) inkılap kitabevi'nden neşrettiği transkripsiyonlu, sadeleştirmeli versiyonu buldum uzun sahaf turlarının ardından.

    çölde su bulduğumu anlayan sahaf, o zaman için* hatırı sayılır bir paraya bıraktı, yayın yılının 1955-1960 arasında bir yıl olduğunu tahmin ettiğim tarihsiz kitabı. ciltli, o kadar seneye iyi dayanmış temiz bir baskı. girişinde fikret'in hiç görmediğim bir portresi ve el yazısıyla "kimseden ümmid-i feyzetmem dilenmem perr ü bâl" diye başlayan şiiri konulmuş. fahri uzun'un ön sözündeki "öleli daha kırk iki sene olduğu halde" ifadesinden, en azından ön sözün 1957'de yazıldığı anlaşılıyor (devamında önce rübab-ı şikeste'nin yayına hazırlandığını, ancak sonradan bir külliyat oluşturma düşüncesiyle fikret'in diğer manzumelerinin de neşre alındığını yazıyor). şiirler sanki mehmet kaplan habercisi bir üslupla kategorize edilmiş: "yüksek heyecanlı eserler, didaktik ve ideal eserler, millî ve vatanî eserler, mâşerî ve içtimâî eserler, fikir eserleri, san'at konularına aid eserler, tasvirî ve temsilî eserler, hissî eserler, şahıslar ve portreler, maneviyata aid eserler, hayat ve insan hakkında".

    bana bütün bunları hatırlatan geçenlerde edindiğim yeni bir rübab-ı şikeste neşri. tevfik fikret'in ölümünün 90. yılına rastlayan 2005'te ilk baskısı yapılan (bir kitap bin zorlukla bulunduğunda mutlaka yeni baskısı yapılır diye bir murphy kuralı var mıydı acep?) kitabın ikinci baskısı 2007'de yapılmış. rübab-ı şikeste'ye tarih-i kadim ve rübab'ın cevabı'nın da eklendiği, abdullah uçman ve hasan akay tarafından hazırlanıp yine çağrı yayınları'ndan basılan kitap; geniş bir takdim, yeni harfli sadeleştirilmemiş metin, lugatçe ve orijinal harfli tıpkıbasımdan oluşuyor. her güzelin bir kusuru varsa, bu kitabın kusuru da kâğıdı. incecik pelur gibi bir şey. onu da herhalde yaklaşık 1000 (yazıyla bin) sayfalık kitabı 300 sayfa standart bir kitap gibi göstermek için yapmak zorunda kalmışlar.
  • ömer seyfettin'in yeni lisan makalesinde iddia ettiğine göre tevfik fikret, şiir kitabına verdiği bu ismi emile bergerat nam fransız şairin "lyre brisee" adlı kitabından aşırmış imiş. sadece o mu, "aşk-ı memnu" ve "siyah inciler"de fransızcadan aşırma kitap isimleri imiş.

    ahan da makalenin o bölümü:

    "abdülhamit’in sayesinde siyaset ve ciddiyetle iştigal külliyen lağvolunduğundan bugün kendilerine ‘dünküler’ denilen eski edebî ‘servet-i fünûn’ heyeti ortaya çıkmıştır. fikret’le cenâb cidden güzel fakat son derece milliyetimize hissimize zevkimize muhalif fransızca şiirler vücuda getirmişler. fâik ali, ikinci bir abdülhak hâmid olmağa çabalamış. hâlit ziya, fransız romanlarını hassaten rene maizeroy’u okuyarak sayfa sayfa nakle başlamış hâsılı hiçbirisi esaslı ve mühim bir teceddüd gösterememişler yalnız çalmışlar çalmışlar çalmışlar eserlerinin isimlerini bile fransızca’dan aynen aşırmışlar. amours defendues, perles noires’ları bilmiyorsanız işte bu fenadır. zira bir gün elinize emile bergarat imzalı bir kitap geçer ve isminin 'lyre brisee' olduğunu hayretle görürseniz o vakte kadar zihninizde büyüttüğünüz fikret’in meşhur kitabına kendiliğinden bir isim bulamayarak şu ufacık terkibi bile fransızcadan aşırmağa mecbur kaldığına müteessir müteessif olursunuz. otuz beş sene evvel başlayan sadeliği öldüren onlardır; tekellüm lisanıyla yazı lisanını yani tabiî lisan ile sun’î lisanı birleştirmek değil kilometrelerle birbirinde ayırmışlardır. onların öyle mısralarına öyle cümlelerine tesadüf olunur ki içinde hiç türkçe yoktur."

    (bkz: ikonoklast)
  • (bkz: kırık saz)
hesabın var mı? giriş yap