• bir kelimenin tanımını* yapamadığı için yazdığı kitabı bastırmayan aşmış makine mühendisi, 1947 doğumlu akrep burcu profesör.

    lisans, yüksek lisans ve doktorasını (kendi deyimiyle) i-te-ü'de yapmış, profluğunu "iü"de 1995'te almıştır. doktora konusu “silindirik geometrideki isıtıcılara dik akış halinde kritik isı akısının belirlenmesi”dir.

    lisans'taki termodinamik ve ısı transferi derslerinin zevkli geçmesinin ana nedenidir.

    yüksek lisansta: ileri isı geçişi, ileri termodinamik ve isıl sistemlerin tasarımı derslerini verirken; doktora programında iki fazlı akışlar ve isı geçişi , enerji ekonomisi derslerini vermektedir.

    (bkz: istanbul universitesi makina muhendisligi)
  • dersine ilk defa girecektim salim hoca'nın biraz gecikmiştim şöyle bi diyalog oldu

    ben - tık tık (kapıyı çaldım açtım girdim)
    s.h - (ses yok el havada dur! pozisyonu)
    ben - ne oldu hocam? kontenjanınız mı doldu?
    sınıf - nuhaha
    s.h. - (ses yok el sre sre işareti yapıyor...)
    ben - (kapıyı kapayıp gittim)
    s.h. - işte bu arkadaşanızda okulun yaw.aklar için açtığı kontenjandan geliyor...
    sınıf - nuhau nauh ehuahu

    saygım sonsuzdur.
    salim hoca yavşak demişse,vardır bi yavşaklık elbet...
  • kendisi bir derste şöyle söylemişti ;
    "beni insanların koyduğu kanunlar ilgilendirmez, ben doğa kanunları ile ilgilenirim..."

    termodinamik, ısı transferi, bilim, teknik bir yana dursun,
    parasız mı kaldım, canım mı sıkkın, işler ters mi gidiyo...
    montaigne, epiküros, sokrates, seneca, schopenhauer, nietzsche, düşünceler, düşünceler düşünceler...
    ve sonuç olarak;

    beni insanların koyduğu kurallar ilgilendirmez kardeşim, ben doğa kanunları ile ilgilenirim...
    o kadar.

    (bkz: felsefenin tesellisi)
    (bkz: salim hoca'nın tesellisi)
    (bkz: the consolations of philosophy)
  • sorunlu bir genclik yasamıs olduğu herkes tarafından kısa zamanda farkedilebilen bir öğretim görevlisi. geyiği bol diye giderdik derslere , ders mers yaptıgı da pek görülmezdi bu hocamızın. gelir kac dairesi kac villası var onu anlatırdı derslerde. sınavdan bır hafta once de bu hocamızın asistanı gelir cıkabılecek konulara daır soruları tahtaya yazar sonra da sınava gırerdık..
    her zaman öğrencilerini ezmeye çalışan , derse kendınden sonra gıren bır cocukla sıdık yarıstiran gereksiz biriydi.endüstri mühendıslerıne deve misiniz kuş musunuz dıyebılen bır zıynıyetten bahsedıyoruz. kibir ve tevazunun neyi ifade ettigini algılayamamış bir kişilikten bahsediyoruz. dersın ortasında yoklama kagıdını alıp baskasının yerıne ımza atan bır cocugu tespıt edıp uc sene benım dersıme gelme bosuna kalırsın dıyen birinden bahsedıyoruz.
    bıraz önce ilk derste bu sınıfın üçte biri kalacak diyen hoca başlığını okuduğumda aklıma gelen kişi oldu. oraya yazmak ıcın soyadı neydi filan bölümün sitesine bakarken ogrendım bolum başkanı olmuş istanbul universitesinde. yazık olmus , türkiyede bir makina mühendisliği bölümü heba olmuş.
  • kendisi üstünlük kompleksi ne demek, insanları en güzel nasıl aşağılarsınız uygulamalı olarak çok iyi öğretmiştir. he onun dışında ısı ve sıcaklık farklı şeylerdir veee sanırım bu kadar.

    not: yatay, dikey falan değildim.
  • geçenlerde rüyamda gördüm, yüzü gençleşmiş, hafif bir nur gelmişti ama bilinçaltımda yer etmiş gözlükleri veya saç kesimi nedeniyle olacak ki yüzü hafifçe stephen hawking'e kayıyordu, hani rüyamın bazı anlarında karşımdaki salim hoca mı yoksa stephen hoca mı kestiremiyordum...

    neyse... ne kadar enteresan, bazı hocalar bazen rüyama girer. salim hoca birkaç kez girdi. birkaç kez daha girecek herhalde...

    tanım: ara sıra rüyama giren emekli akademisyen.
  • termodinamik ve ısı transferi derslerinde full goygoy yapardı.
    aksel öztürkün kitabı deyip bir başlardı ki... uf uf.
    yunus çengelden nurcu şakirdi olduğundan pek hazzetmez, frank ıncropera'nın kitabından asistanları soru çözerdi.

    derste anlatmadığını tabi ki de vizede finalde sorardı.

    yoklama falan almaz ama arada bir quiz yapar milleti titretirdi.
    vize sonuçları finale 5 gün kala açıklanır, 10/100 ü geçen kendini şanslı sayardı.
    termodinamik sınavları amfide yapılırdı. sınıfın %75'i dersi tekrar alırdı.

    2000 yılında bölüme girmiş azeri talebeler 10 senede zor dersinden geçerlerdi.

    "ne olursan ol, çöpçü de olsan önce makina mühendisi ol" mottosuydu.
    haklı ne diyelim.

    kendisinden termodinamik 1-2, ısı transferi, yenilenebilir enerji derslerini almıştım.
    artık yaşlandığından pek kazıkçı değildi. eski durumda olsa %90 silkeleme oranı ile ortalığı yıkardı.

    ülkücü tarzı olduğundan pala bıyıksız olmasını şimdi bile yadırgarım.
    çevre, endüstri mühendisliği vb. bölümleri küçümser dalga geçerdi.
    yatay geçişle maden, jeoloji, çevre bölümlerinden gelen olursa ön sıraya oturtur, gözüm üzerinizde moduna geçerdi.
    dikey geçişle gelenleri sınıfın önünde linç ederdi.

    bölüm başkanıyken masasını gördüm, benim masamdan daha dağınıktı.
    aradığını o masada şak diye bulduğuna eminim.
hesabın var mı? giriş yap