*

  • sana ne kardeşim!!!

    ... şimdi ne alakası var! diyeceksiniz belki, ama bi de şunu ekleyelim:
    hayata demokratik yaklaşımlar, ancak batı toplumlarındaki gibi, toplumsal/kültürel dokularında çoğulculuğu, özgür iradeyi, (her konuda) seçme hakkını ve olanaklarını(n sağlanmasını) vb içselleştirmiş bir kültürel atmosferde nefes alabiliyor ya... demek ki demokrasiyle bireyin tercihlerine, farklılığına, özgürlüğüne ve refahına saygı, kısacası bireye saygı arasında doğrudan bağlantı var.

    birey sınırlarına, yaşama alanına saygı göstermekse, ona çok fazla karışmamakla, biraz kendi haline bırakabilir olmakla oluyor.

    ben bunu karşılıklı olarak sağlamanın anahtarını iki lâfta buluyorum:
    1. sana ne!
    2. bana ne!

    kendi birey sınırlarımıza tecavüz ettirmemek için söyleyebilmemiz gereken söz, sana ne. başkalarının bireysel alanına haksız yere karışmamayı becermek için söyleyeceğimiz sözse, bana ne. bu ikisini utanmadan, sıkılmadan, daha rahat şekilde söyleyebilir oldukça, daha demokratik ilişkilere yaklaşacağız. daha oraya çok var ama, abartmaya başladığımız gün de artık ileri batı ülkelerindeki aşırı bireycilikten kaynaklanan yalnızlık sorunlarına batmış olacağız; psikiyatrımıza ve barmenimize iş çıkacak.

    sana ne kardeşim'de bir de kardeşim var farkındaysanız, ama o öz kardeşim değil. onu da kardeşçe yaşamanın koşulu olarak kabul edelim isterseniz... ve lâftan o kısmı çıkartıp atmayalım. zira, hani o abartıp yalnız kaldığımız gün, işte o kardeşe ihtiyaç olacak.

    (bu sayfaya arkadasla sevismek maddesinden gelmediyseniz, buradan oraya gidebilirsiniz, buyrun. 12 numeroda bana uğrayın, bi kaavemi için.)
  • "işime burnunu sokma" anlamında bir uyarı cümlesi. ya da "mind your own business" de diyebiliriz. "bro" da eklenebilir sonuna ama pek yakışmadı sanki.
  • söyleyen kişinin kural ihlali yapıyor olması muhtemeldir.
hesabın var mı? giriş yap