• bir william shakespeare sonesi:

    a woman's face with nature's own hand painted,
    hast thou, the master mistress of my passion;
    a woman's gentle heart, but not acquainted
    with shifting change, as is false women's fashion:
    an eye more bright than theirs, less false in rolling,
    gilding the object whereupon it gazeth;
    a man in hue all hues in his controlling,
    which steals men's eyes and women's souls amazeth.
    and for a woman wert thou first created;
    till nature, as she wrought thee, fell a-doting,
    and by addition me of thee defeated,
    by adding one thing to my purpose nothing.
    but since she prick'd thee out for women's pleasure,
    mine be thy love and thy love's use their treasure.

    çevirisi:

    yaradan kadın yüzü çizmiş sana eliyle
    istek dolu sevgimin efendisi dilberi;
    ince kadın yüreğin öğrenmemiştir hile
    bilmez kadınlardaki kancık döneklikleri;
    gözlerin daha parlak kahpelikten yoksundur
    neye bakarsa baksın altın yaldız kaplatır;
    erkeklerin en hoşu en hoş şeyler onundur
    erkekleri büyüler kadınları çıldırtır.
    seni yaratmış olsa kadın olarak önce
    yaradan bile çılgın bir sevgi duyacaktı
    ama bir hiç uğruna bir fazlalık verince
    varlığına doymaktan beni yoksun bıraktı.
    değil mi ki kadınlar için yaratmış seni
    sen sevgimi al onlar sömürsün hazineni.
  • sonelerin hepsini okumadım ama şimdiye kadarkilerde şekspirin zamana yönelttiği öfkenin kadınlara sıçradığını gözlemlediğim sonedir. nitekim iyice açık etmiş aşkı yüzünden kadınlara duyduğu nefreti, kıskançlığı; bu soneye gelene kadar zaman (ilk harfi büyük yazmış hep, vardır bunun da bi anlamı) kah zalim oldu, kah ejder oldu, geçkin oldu; sevgilisini zamanın şom kötülüklerinden bi şiiri bi de doğacak yavrular kurtarıyordu, iyice alışmıştım.. gerçi bence çeviren (bkz: talat sait halman) çok sert kelimeler -kahpe,kancık, dönek- kullanmış, ama ben çevirmen değilim, onun da vardır bi bildiği..şu da var, gene bu sonede ince kadın yüreğinin kötülük bilmezliğini de dile getirerek kendiyle de çelişiyor mu ne, nerde kaldı dönek, kahpe kadın? kafası karışık adammış bu william ya da o çok net, ben çözemiyorum.

    ben de ne kadar safmışım, soneleri hiç okumadığımdan karısına yazmıştır yauv derken, bu soneyle iyice ayıldım; hatta nasıl evlenmiş yazık olmuş anne hathaway ' e diye düşünmeye başladım, sonra 145. sonede şekspirin ona atıfta bulunduğuna dair bişiler okudum, akabinde 145. soneye atladım, eğer bu sonedeki kadın anne hathaway ise, nefretinden vazgeçmesi canına can katmış şekspirin. nefret gibi güçlü, inatçı bi duygunun avucundan sıyrılıp merhamet gösterebilmişse bu kadın, üstelik bu merhametse yazarımızı kurtaran, bu da allahın şekspire lütfudur bence..tabi bunnar hep magazin, hep varsayım.
  • karısı ve çocuklarını terk ettikten sonra en anlamlı sonelerini yazdığı iddia edilen shakespeare'ın bir erkeğe olan aşkını açıkça ilan ettiği sone.

    türkçesi şöyledir;

    yaradan kadın yüzü çizmiş sana eliyle
    istek dolu sevgimin efendisi dilberi;
    ince kadın yüreğin öğrenmemiştir hile
    bilmez kadınlardaki kancık döneklikleri;
    gözlerin daha parlak kahpelikten yoksundur
    neye bakarsa baksın altın yaldız kaplatır;
    erkeklerin en hoşu en hoş şeyler onundur
    erkekleri büyüler kadınları çıldırtır.
    seni yaratmış olsa kadın olarak önce
    yaradan bile çılgın bir sevgi duyacaktı
    ama bir hiç uğruna bir fazlalık verince
    varlığına doymaktan beni yoksun bıraktı.
    değil mi ki kadınlar için yaratmış seni
    sen sevgimi al onlar sömürsün hazineni.
  • başında gizli besmele vardır. nice ingilizce profesörleri orijinal sayfalarındaki sonelerin başında silik mürekkep izlerine anlam veyahut buna ihtimal verememiştir.
  • shakespeare'in diğer çoğu sonesi gibi romantik olmasının yanı sıra en gerçek, en cesur ve en çok magazin malzemesi olmuş sonesidir. 1500'lerin son yıllarında yazılmış olan bu dizeler, aşkın oklarının her zaman aynı cinse yönelmediğini bağırarak söyler; ki bu da soneye, bulunduğu dönem göz önüne
    alındığında devrimsel bir potansiyel yükler.
    tanrı, sevdiği erkeği aslında kadın olarak yaratacakken, güzelliğinin büyüsüne kapılıp (ya da güzelliğini kıskanıp) "sana son bir kez dokundu ve mahvetti beni, işime yaramayan bir şey verip fazladan." dizilerinin de doğumunu sağlamıştır.
  • en etkilendiğim sonelerden biridir. soneyi yazan ozan(belki shakespeare belki hayal ürünü bir karakter) bunu genç, bir kadın gibi güzel, zengin, soylu gence yazmıştır. tıpkı ilk 19 sonede olduğu gibi...
    önceki sonelerde soylu gencin güzelliğinin mutlaka yaşaması gerektiğini yazmıştır. bu arzuyu kâh gencin çocuk bırakmasını istemesiyle kâh şiirlerinde yaşatacağını dile getirmesiyle anlıyoruz.

    gence olan aşkını en dolu dolu yazdığı sonelerden biridir bu.
    "erkekleri büyüler, kadınları çıldırtır."
    "seni yaratmış olsa kadın olarak önce
    yaradan bile çılgın bir sevgi duyacaktı
    ama bir hiç uğruna bir fazlalık verince
    varlığına doymaktan beni yoksun bıraktı"

    aslında bu dizeler bize bazı ipuçları veriyor.
    "varlığına doymaktan beni yoksun bıraktı"
    belki de ozanın kendisi aslında shakespeare'dı. bir erkeğe olan aşkına ulaşamadığı için yazdı bunları, gizledi kendini.
    bunu hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama hep dediği gibi: şiirleriyle yaşatıyor gencin güzelliğini.
  • shakespeare’in de zaman zaman gimme a g and an a! dediğini gözler önüne seren sone. rufus wainwright’ın shakespeare sonnet’lerini seslendirdiği albüm için
    (bkz: take all my loves: 9 shakespeare sonnets) keşke benim için 53’ü de seslendirseymiş...
  • hakikate en yakın sonelerinden biridir, rufus wainwright sesi ile vücut bulmuştur, oldukça romantik oldukça cesurdur.

    “şiirleri ile yaşatıyor, gencin güzelliğini”
hesabın var mı? giriş yap