• var böyle bir şey. sokrates başlığında bahsedilmiş olabilir kontrol etmedim. ama ayrı bir başlığı hakettiğini düşündüğüm bir kavram. daha sonraları nice etkileşim ve tartışma yaratmış olan bir kavram. platonun diyaloglarında her zaman en güzel en sağlam pozisyonu alan sokrates, etiğini de o sağlam yerlerde geliştirmiştir diyelim kabaca. ve bir şema çizmeye çalışalım:

    buna göre önce şunları koyalım temele :

    * insanın kendisi hakkında bilmesi, "kendi" bilgisi iyi bir yaşam için yeterli bir şarttır.
    * sorgulanmayan hayat yaşamaya değmez. yani kişi, kişisel çıkarlarının öncesinde bilgi ve farkındalık peşinde olmalıdır.

    daha sonra ise biraz üste şunları koyalım:

    * bizim gerçek mutluluğumuz doğru olanı yapmakla elde edilir.
    * bu mutluluğa ayrıca kendi görevini doğru bir şekilde yerine getirerek ulaşılır. insanın kendi görevi ise hangi konuda iyi ise onu yerine getirmektir. (bir kişi iyi bir tarımcı ise onu tarım alanında bırakırız hani, gidip mühendisin yapacağı işleri ona vermeyiz)
    * sokrates etiği bir telos/teleolojiye sahiptir. bu telos da insan davranışlarının iyiye yönelmesidir.

    bu temelleri attık mı hafızaya. şimdi biraz yükseltelim binayı:
    `insanlar ahlak dışı davranışlarda bulunuyorlar,ama bunları kasten/bilerek yapmıyorlar`
    * herkes kendisinin en iyi olduğu şeyi arar veyahut kendi çıkarına olacak olan şeyi arar. iyi olduğunu düşündüğü şeyi arar bi anlamda.
    * eğer bu kişi, gerçekten iyinin ne olduğunu biliyorsa, kişi her zaman bu iyi doğrultusunda hareket edecektir.
    * eğer bunun aksi davranışlarda bulunuyorsa, yani iyidoğrultusunda hareket etmiyorsa, bir yanlışlık yapmıştır bu kişi. (vah vah) [bilgi eksikliği yaşıyordur belki]
    * eğer bu kişi bilgi ile hareket ediyorsa, kişinin kendisine en uygun olan şeyi, iyinin doğrultusunda hareket etmeyi pekala becerecektir.

    burada birkaç çıkarım yapalım : tüm bunlar göz önüne alındığında sokratesciğim için, bilgi = iyi (erdem/vertu) iken, cehalet = kötü (yarar dışı) anlamlarına gelir.

    bunları da cebe koyduktan sonra ilerlemeye devam edelim, sokratese eşlik edelim:

    * kimsenin kendine bile bile zarar vermeyeceği gerçeğinden hareketle (bu önkabul, ne derece gerçek sokratese sormak lazım), söyleyebiliriz ki, kişi bir hareket sonunda kendine zarar vermişse eğer, o hareketi bilgi yoksunluğu (=cehalet) ile gerçekleştirmiştir.
    * burdan çıkacak sonuç ise, kişinin bildiklerinden ve aynı zamanda bilmediklerinden sorumlu olduğudur. yani, kişi kendi mutluluğundan sorumludur.
    * sonuç olarak ise, sokrates, bize iyiliğin zenginlik veya fiziksel olarak iyi durumda olmaktan ziyade, bilgi ve/ya doğru olanı yapmak olduğunu gösterir.

    tüm bunlar sonucunda görüyoruz ki sokrates etiği denilen şey insanın bilgiyle, ve daha önemlisi kendi hakkında bilgiyle (self-knowledge) ne kadar içli dışlı olduğuyla alakalıdır. her şeyi bilen birisi, bu etik anlayışına göre, kesinlikle kötü sonuçlar doğuracak bir harekette bulun(a)maz. bu etik anlayışında bile bile yanlış/kötü sonuç doğuracak veya doğurması muhtemel hareketler yapılmaz. örnek de verelim tam olsun, alkollü araba kullanmanın yasak ve riskli olduğunu bilen bir kişi, akşam arabayla dışarı çıktığında bu bilgisinden dolayı içki içmez.

    peki kimin ahlakında o içkiyi içer bu adam dersek, cevap aristoteles olacaktır. canım aristoteles ahlakı, erdemi, iyiliği, etik anlayışını sadece bilgi üzerinden kurmuyor zira. insan bile bile yanlış olan şeyi de yapabilir aristo'ya göre. net. sokrates etiğinden etkilenerek ona karşı (aynı platona olduğu gibi) bir çıkış da yapmıştır aristo bu anlamda.

    aristo'nun karşı çıkışı dışında, bu etik anlayışına getirilebilecek birkaç eleştiri ile bitireyim:

    * eğer kötülük ve kötü/yanlış hareketler bile bile yapılmıyorsa, o zaman bu hareketleri "irade dışı" yapılan hareketler olarak görebiliriz. böylece kimse, yapılan kötü/yanlış hareketlerden sorumlu tutulamayacaktır çünkü bu tür davranışların hepsi irade dışıdır.
    * eğer iyi kişinin özel çıkarlarının ötesinde bir şey ise, ve bu durumda o iyi bilinir bir duruma sahip ise insanlar onu aramaya başlayacak. ama böyle bir durum da söz konusu değil.
    * eğer tüm bu ahlaki sistem ve etik alanı bilgi ile sınırlıysa, erdem= bilgi ise, ahlaki sorunlar sahip olunan bilgilerle mutlaka çözülmesi gerekirdi. ama bazı öyle problemler oluyor ki, bunların eldeki bilgiyle çözülmesi mümkün değil.
hesabın var mı? giriş yap