• "türkiye’deki soruşturmalarda, gazeteciler, akademisyenler ve askerler, ne kadar kolaylıkla, “terör örgütüne üye olmak”la suçlanabiliyor?
    tıpkı amerika’da müslümanların terörist olmakla suçlanması gibi değil mi?
    ne zamandır bu konuyu yazmayı düşünüyordum. abd temsilciler meclisi’nde “müslüman toplumunun radikalleşmesi tehdidi” üzerine bir oturum yapılınca hatırladım..
    oturumu düzenleyen temsilciler meclisi iç güvenlik komitesi başkanı peter king, el kaide’nin amerikalı müslümanları saflarına çekmek için çalıştığını iddia etti. king, oturumda yaptığı konuşmada müslümanların radikalleştiğini de söyledi. temsilciler meclisi’nin ilk müslüman üyesi demokrat keith ellison ise komiteyi girişiminden dolayı kınadı ve bu oturumun abd değerlerine uymadığını söyledi.

    ***

    aslında abd’nin sıkıştığı zaman uyguladığı yöntemdir bu. tıpkı mccarthy dönemi gibi.. ikinci dünya savaşı’yla birlikte amerika birleşik devletleri’nde, önce sovyet ajanlarının ülkedeki varlığından ve gizli tertiplerinden bahseden bir yaygara koparıldı. 29 haziran 1940’da, amerikan kongresi, amerikan hükümetinin devrilmesini savunmayı ve bunun propagandasını yapmayı suç haline getiren bir yasayı kabul etti. amerikan karşıtı faaliyetler komitesi, aydınları sorgulamaya başladı. 9 şubat 1950’de wisconsin senatörü joseph mccarthy, 205 kişilik bir komünist listesi yayınladı. liste önce 80 kişiye, sonra 50 kişiye düşürüldü ama böylece tarihe “mccarthizm” olarak geçen cadı avı dönemi başladı. sorgulamalar, eskisinden daha hızlı devam ediyordu…
    komitenin sorguladığı kişilar arasında bertolt brecht, charlie chaplin, arthur miller, orson welles ve pete seeger gibi ünlü sanatçılar ve genç sinemacılar da vardı. elia kazan gibileri ise arkadaşlarının ismini vererek kendilerini kurtardı.. birçoğu, muhbirlik yapmayı kabul etti..
    mccarthy son olarak eleştirilerini amerikan ordusuna yöneltince, ordu da karşı harekâta girişerek gazetelere mccarthy’nin usülsüzlükleri hakkında bilgiler sızdırdı. basında mccarthy’nin alkolik ve eşcinsel oluşu sürekli gündeme getirildi. mccarthy, seçimleri kaybetti ama hareket soğuk savaş boyunca devam etti."
    http://twshot.com/3l9j
  • mccartyhy'nin saldırdığı kişilere karşı elindeki en önemli koz olan unamerican activities balonu ile mukayese için (bkz: türklüğe cumhuriyete devlet kurumlarına hakaret)

    (bkz: have you no sense of decency sir at long last)
  • "neymiş?

    hatip dicle'nin, milletvekilliğinin ysk tarafından düşürülmesi ergenekoncuların provokasyonuymuş.

    (...)

    hüseyin gülerce’nin bu yazısı, bana; senatör joseph mccarthy’nin amerika’da estirdiği, yalan ve iftiraya dayanan zulüm dönemini ve rosenberg olayını hatırlattı:

    ikinci dünya savaşı’nın başlamasıyla birlikte amerika birleşik devletleri’ndeki bazı çevreler; ülkede çok sayıda sovyet ajanlarının bulunduğunu ve gizli tertipler içinde olduklarını iddia etmeye başladı.

    29 haziran 1940’da amerikan kongresi; “ amerikan hükümetinin devrilmesini savunmayı ve bunun propagandasını yapmayı” suç haline getiren bir yasayı kabul etti.

    ayrıca, ülkedeki komünist faaliyetleri araştırmak üzere “amerikan karşıtı faaliyetler komitesi” kuruldu.

    bu komite, isimsiz ve imzasız ihbarlara dayanarak; sendikacıları, yazarları, müzisyenleri, eğitimcileri, film yıldızlarını, yapımcıları ve akla gelen herkesi sorgulamaya başladı.

    bu sırada, wisconsin senatörü joseph mccarthy; “komünist partisi üyesi 205 gizli komünistin devlet içinde çalıştığını ve bunların listesinin elinde bulunduğunu söyleyerek” kamuoyunun karşısına çıktı.

    söz konusu listeyi elinde sallayarak televizyonlarda boy gösteren mccarthy, iddiaları hakkında tanıklık yapmak için “amerikan karşıtı faaliyetler komitesi’ne” çağırıldı. ama tek bir sanığın dahi komünist olduğunu ispatlayamadı.

    ancak bütün bu iddialı ve hırslı tavırları mccarthy’e geniş bir kamuoyu desteği sağladı. ve böylece tarihe “mccarthizm” olarak geçen karanlık dönem başladı.

    mccarthy sayesinde başlatılan “cadı avı” sırasında bütün tanıklardan:

    a. komünist parti’ye üye olup olmadıklarını,

    b. üye iseler, diğer üyelerin isimlerini ve bu işleri bıraktıklarını söylemeleri,

    c. artık yalnızca amerikan çıkarları için çalışacak birer tövbekâr olduklarını kanıtlamaları istendi.

    sorulara yanıt vermeyi veya arkadaşlarını ihbar etmeyi reddeden yüzlerce kişi ya hapse atıldı ya da sürgüne gönderildi. işlerini kaybetmek ise, hepsinin ortak kaderiydi.

    komitenin karşısına çıkıp arkadaşlarının isimlerini birer birer sayanlar, gizli tanıklık yapanlar ve iftira atanlar serbest bırakıldılar. örneğin; arkadaşlarını satarak ve onların geleceklerini karartarak paçasını kurtaranların arasında ünlü film yapımcısı elia kazan da bulunmaktadır. yıllar sonra kendisine muhbirliği hatırlatıldığında kazan “utanıyorum” demekle yetindi ve bu konuyla ilgili kimseyle konuşmadı.

    iftiraya uğradığı için hakkında soruşturma açılıp mahkemeye çağrılanlardan, sessiz sinema ustası charlie chaplin ise, abd’yi terk ederek isviçre’ye yerleşti.

    mccarthy’nin kaybettirdiklerinden bazılarının öyküleri ise çok daha acıklı…

    bu döneminin acımasızlığını en çarpıcı biçimde hatırlatan rosenberg'lerdir.

    19haziran 1953’te elektrikli sandalyede idam edilen ethel greenglass rosenberg ve julius rosenberg adında iki masum insan...

    geride 6 yaşında robby ve 10 yaşında michael adında oğullarını öksüz bırakan iki kurban.

    1940 yılının eylül ayında sovyetler birliği, ilk defa atom bombası denemesi yaptı. böylece, amerika’nın nükleer tekeli kırıldı. bu arada, atom bombasıyla ilgili sırların devlet içine sızmış ajanlar tarafından ruslara verildiği şayiaları dolaşmaya başladı.

    fbi olarak isimlendirilen “federal soruşturma bürosu” yani iç güvenlikten sorumlu federal istihbarat ve polis teşkilatı; şantaj yaparak, eski suçlulardan üç yalancı şahit buldu ve bu şahitlerin ifadelerine dayanarak rosenbergler’in ölümüne sebep olacak casusluk iddiasını uydurdu.

    julius ve ethel rosenberg çifti; “ rus ajanı olmak ve atom bombasıyla ilgili bilgileri ruslara vermek” suçlamasıyla tutuklandılar.

    rosenbergler, her duruşmada iddiaları reddettiler. kendilerine yönelik iddiaların tamamını çürütmelerine, suçsuzluklarını kanıtlamalarına rağmen 1953 yılında elektrikli sandalyede idam edildiler.

    kararın verilmesinin hemen ardından tüm dünyada oluşan idam karşıtı kampanyalar nedeniyle, infaz uzun bir süre ertelendi.

    kamuoyu tepkisinden çekinen devlet yetkilileri, rosenbergler’in; “ rus ajanı olduklarını kabul etmeleri koşuluyla idam kararının geri alınacağını” söylediler. ancak ethel ve julius rosenberg hiçbir zaman bu “suçlamayı” kabul etmediler.

    son ana kadar abd hükümeti, suçlamayı kabul etmeleri yönünde baskısını sürdürdü.

    infaz günü olarak belirlenen 18 haziran 1953'te rosenbergler'e son teklif götürüldü. sabaha kadar washington'a telefon açarak affedilmelerini isterlerse biri 6, diğeri 10 yaşında olan çocuklarına kavuşabileceklerdi. ancak ethel ve julius rosenberg “işbirlikçi olmaktansa” idamı tercih ettiler.

    rosenbergler’in idamından on üç yıl geçtikten sonra, mahkemeye sunulan delillerin, gösterilen şahitlerin ve suçlamaların tümünün düzmece olduğu bizzat şahitler tarafından açıklandı.

    yalancı tanıklardan david greenglass ise yaklaşık 50 yıl sonra, 2001 yılında idama yol açan ifadesinin yalan olduğunu itiraf etti ve "kullanıldım, artık vicdanım kaldırmıyor bunu. bunu yapmazsam hapishanede çürüteceklerdi beni" der.

    bütün amerika’yı kasıp kavuran mccarthy zulmü, eleştiri oklarını amerikan ordusuna yöneltmesiyle son buldu. amerikan halkı için bu kadarı fazlaydı. kamuoyu, sıra orduya gelince mccarthy’i harcamaya karar verdi. nihayetinde mccarthy, senatodaki operasyon yönetimi komitesi’nin başkanlığını ve bir sonraki seçimleri kaybetti.

    bunun gibi, insanlık tarihi boyunca unutulmayan büyük davalar vardır. tarih zulüm üreten mahkemeleri unutmamıştır.

    cadı avı başlatan engizisyon mahkemeleri vardır. sokrates'i yargılayan ve asan atina mahkemeleri vardır. bilim adamı giordano bruno’yu yargılayıp roma’da diri diri yakan roma katolik kilisesi'nin engizisyon mahkemesi vardır. yine hitler’in zulüm mahkemeleri vardır.

    fransız aydınlanma felsefecisi voltaire’in ve ünlü fransız yazarı emile zola’nın bu gibi mahkemelerde yaptığı savunmalar, insanlık tarihine birer aydınlanma belgesi olarak geçmiştir.

    masumları suçlayan savcılar ve onları mahkûm eden özel mahkemeler ise olumsuz yönleriyle lanetlenerek tarihe geçmiştir.

    silivri davalarının da tarihe geçecek birçok yanı ve hukuksal boyutu vardır. ileride tarihçiler, hukukçular, siyaset bilimciler davanın çeşitli yönlerini inceleyeceklerdir.

    tarih, rosenbergler’in mahkemeler ve zalimler önünde diz çöküp yalvarmadıklarını yazıyor.

    tarih, galilei’nin engizisyon mahkemesi önünde diz çökerek af dilediğini yazıyor.

    türk hukuk tarihi de:

    a. silivri davası sanıklarının hiçbirisinin mahkeme önünde diz çöküp af dilemediğini,

    b. içimizdeki, atlantik ötesi güdümlü mccarthy özentilerinin nasıl zulüm estirmeye çalıştıklarını,

    c. polis tarafından, sanıkların telefonlarına veya evrakları arasına sahte suç delillerinin nasıl sokuşturulduğunu,

    d. ergenekon’un kasası diye tutuklanan bir fakirin, kahrından nasıl kanser olduğunu ve ölüm döşeğine düşünceye kadar nasıl tahliye edilmediğini,

    e. terörist eskisi suçlulardan nasıl gizli tanıklar devşirildiğini,

    f. isimsiz ve imzasız düzmece ihbar e-postalarıyla insanların nasıl tutuklandığını,

    g. henüz basılmamış bir kitabın, nasıl bomba muamelesi görüp imha edildiğini,

    h. terörle mücadele etmiş madalyalı kahramanların nasıl terörist diye damgalandıklarını ve içlerinden bazılarının nasıl onur intiharı ettiklerini,

    i. yüksek askeri şûra toplantıları arifesinde, tayin ve terfileri engellenmek istenen subaylar hakkında nasıl gözaltı kararlarının çıkarıldığını,

    j. kara, deniz ve hava kuvvetleri’nin beyin takımını oluşturan subay ve generallerin tamamına yakınının tutuklanarak, türk silahlı kuvvetleri’nin nasıl felç edilmeye çalışıldığını,

    k. gizli olması gereken hazırlık soruşturmalarının nasıl yandaş medyaya sızdırıldığını,

    l. insanların yatak odalarına kadar özel hayatlarının nasıl dinlenip kaydedildiğini,

    m. kandil’den gelen teröristlerin habur sınır kapısında nasıl, zafer kazanmış kahramanlar gibi törenle karşılandığını, bu teröristlerin ayağına türk hukukunda olmayan seyyar mahkemenin nasıl gönderildiğini,

    n. söz konusu teröristler, asla pişman olmadıklarını bildirmelerine rağmen “etkin pişmanlı yasasından” nasıl yararlandırılarak serbest bırakıldıklarını,

    o. buna mukabil, bu milletin can ve mal güvenliği için hayatlarını ortaya koyarak mücadele eden türk ordusu mensuplarının nasıl terörist damgası vurularak tutuklandıklarını,

    p. teröristler için doğru dürüst bir tek laf etmeyen ve hatta terörist başıyla el altından görüşen mccarthy bozuntularının, türk silahlı kuvvetleri hakkında nasıl karalama kampanyası yürüttüklerini, elbette bir gün yazacak ve tarihe ibret belgesi olarak kaydedecektir."
    http://www.askerhaber.com/…hy--masum-rosenberg.html
hesabın var mı? giriş yap